Doğal ebeveynlik bir trend mi yoksa bir süreç mi?

Ebeveyn olma yolculuğuna hazırlığımız aslında kendi ebeveynlerimizin bizi kucağına aldığı o ilk anlarda başlıyor. Onların bize nasıl davrandıkları bugün nasıl bir anne ve nasıl bir baba olduğumuzu belirliyor. Sevgi dolu gözlerle bakılan o küçük kız, o küçük erkek çocuğu bugün kendi çocuğuna da aynı gözlerle bakıyor.


Doğa anneye hormonları aracılığı ile bebeğine nasıl davranması ve onun sinyallerini nasıl dinlemesi gerektiği konusunda bir sürü destek veriyor. Bebeğimizin ağlaması ile kendimizi onun yanında bir anda buluvermemiz, ağzının hareketlerinden acıktığını anlamamız, kimi zaman sadece kucağımıza alıp öylesine sallamamız hep bu yüzden.


Ancak hem annenin, hem de babanın bu konudaki uzmanlığı bebeğiyle geçirdiği zamanın süreci ile geliyor. Bağlanma beraber geçirilen zamanla oluşuyor. O yüzden babalara "siz de onların altını değiştirin, siz de onları besleyin" diyorum.


Ve zamanla bebeğimizin sinyallerini daha iyi anladığımız, onun da sinyalleri anlaşıldıkça daha iyi sinyal vermeyi öğrendiği bir yolculuğa dönüşüyor bu doğal ebeveynlik yolculuğu.


Ancak her yolculukta olduğu gibi bu yolculuğun da zor anları var. Ağladığında panik olmam, uyumadığında öfkelenmem, susmadığında çaresiz hissetmem gibi daha önce tanımadığım, hatta şaşırdığım kendi duygularım.


Bu duygular beni gün be gün anlayamadığım şekilde sardıkça, kuşattıkça bebeğimin davranışlarını nasıl değiştireceğim konusunda reçete ararken bulabilirim kendimi.


Uyku eğitimi, kendi başına olma desteği, beslenme eğitimi, farklı oyuncaklarla dikkatini yöneltme desteği derken zamanla dipsiz bir kuyuda kendi iç sinyallerimden uzaklaşmış bir yerde kayabilirim.


O mekanik yaşamımda artık her şey saatlerin, ve rutinin kontrolüne geçebilir. "2 saat olmuş emzirmem gerek, saat 5'i geçmiş uyutmam gerek, ağlıyor ama alışacak kendi başına uyumasını öğrenmesi gerek" gibi benim dışımda başka kararların ilişkimin önüne geçmesine izin verebilirim.


Ve bu yolculuk artık iki kişinin karşılıklı dansından tek kişinin kontrolüne dönüşebilir.

Doğal ebeveynlik anlayamadığım duyguların beni zorladığı anlarda "bebeğimin davranışını nasıl değiştiririm" bakışından "içimdeki duygunun bana söylemeye çalıştığı ne" söylemine geçebilmek.


Bebeğim gece uyumadığında göğsümden çıkan alevin aslında benim kendi geçmişimden gelen bir tetiklenme olduğu farkındalığına varabilmek. "Bebeğim sadece kendi yapması gerekeni yapıyor. O an uyuyamıyor çünkü bu yeni geldiği dünyanın alışılması gereken bir sürü dinamiği var. Kolay değil kendini güvende hissettiği anne karnından çıkıp bu her şeyi farklı dünyaya adapte olabilmek. İhtiyacı olan onun bu duygularına sevgiyle bakabilen ebeveynlerle olmak" tarzında iç bilgimin dışarı çıkmasına izin verebilmek.


Beyin sosyal bir organ ve ilişki ile yapılanıyor. Bebeğin her zor anı öğrenme için bir fırsat. Ağlaması sevgi dolu ebeveyn kollarında olduğunda sakinleşmeyi öğreniyor.


Sinyalleri anlaşıldıkça beyindeki nöronlar "bu dünya güvenli bir yer" diye ateşleniyor.


Yolculuk zor bir süreç ancak bir o kadar da özgürleştirici. Nasıl diye soran gözlerle bu yazıyı okumaya devam ettiğinizi görür gibiyim.


Hadi o zaman... Bir an için şu ana dek öğrendiğim tüm o davranış kalıplarını bir kenara koysam. Bebeğim gece uyuyamadığında göğsümden çıkan alevin bana ne söylemeye çalıştığı olgusuna baksam. Ve bu olguyu anladıkça, o alevi bastırmaya çalışmak yerine içimden şefkatlice akıp gitmesine izin versem. İşte o zaman kendi içimde savaşacak bir yer olmayınca geriye kalan bebeğimin ağlamalarına bakan başka bir tür bakışla baş başa kalabilirim. Ve bu bakış her birimiz için daha önce deneyimlemediği kadar özgürleştirici bir yer olabilir.


Ve ben içimde bu şefkati buldukça o anın içinde bana kalan tek şeyin ilişki olduğunu görebilirim. Şimdiye kadar bilmediğim tarzda bir çıplak ilişki. Her şeyin ötesine geçen o sihirli anlar. Kucağımda tuttuğum bu inanılmaz mucizevi küçük insanı başka bir gözle görebilirim. Daha önce olmayan, bir şekilde içimde başlayan yolculuğunu dışarıdaki dünyada öğrenen ve benim sevgimle beslenen bu özel insan yavrusu ve ben birlikteliğini kucaklayabilirim.


Ve içimden şunlar dökülebilir:

Onu şu an kucağımda tutuyorum, avuçlarımın içinde onun tenini hissediyorum. Bedenimdeki tüm hücrelerimden fışkıran bu inanılmaz sevgi ırmağı ile ben ona akarken o da bana akıyor. Birini sevdikçe mi büyür bu sevgi, bu nasıl bir şey diye haykırasım var iken o küçük varlık uykuya dalıyor. O masumane yüzüne biraz daha bakıp yatağımın yanına ya da yandaki odaya onu götürürken biliyorum ki nerede yatırırsam yatırayım bu karar bir uzmanın söylemi değil. O ufaklığı tanıyorum, onun ne zaman acıktığını biliyorum.


Etraftaki tüm saatlerin bir anlamı yok, anlamı olan tek şey bu mucize varlıkla benim kurduğum ilişki.


Eğer bir zor an var ise biliyorum bu bebeğimin davranışı değil, benim zorlanan parçalarım. Bebeğime verdiğim şefkat gibi veriyorum ilgiyi kendime, kendi zor parçalarıma da. Yorulduğumda yardım istiyorum, acıktığımda yemek yemek için kendime de zaman ayırıyorum. Ve içimde ta derinlerde bir yerlerde doğal ebeveynliğin bir süreç olduğunu biliyorum.


Bu yolculuğun ömür boyu sürdüğü gibi, zor anların bana ve ona öğretilerle dolu olduğunu da bilen o bilge parçama gülümsüyorum.


Sevgiyle Kalın

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir super bir yazi emeğinize sağlık
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.