Dokun bana

HIV Pozitifim, yani AIDS’im… Böyle bir hastalıkla yaşamak çok zor, herkesin korkarak uzaktan baktığı ve dokunmaya çekindiği biri olmayı kaldıramıyorum. Bana da dokunun istiyorum... Deseydim, dokunmaya çekinir miydiniz? Halime üzülüp de avutmak için bana sarılır mıydınız?


Birkaç gün önce bunu Finlandiya’da Janne adında genç bir adam denedi. Tam olarak benim dediklerimi söylemedi ama bir kartona yazdığı mesaj bunun çok benzeriydi. ‘HIV Pozitifim. Lütfen dokunun bana.’ Sokakta kolları iki yana açılmış, gözleri kapalı bir şekilde dimdik durup öylece bekledi saatlerce, akşam haberlerine konu oldu. Tabir-i caiz ise, sevgi dilendi. Enteresan ve üzücü geliyor insana ilk bakışta ama son derece zeki ve duyarlı bir yaklaşımla hem AIDS ile ilgili önemli bir konuda insanları bilinçlendirdi, hem de dokunulmadan yaşamanın ne kadar yıpratıcı olduğunu en çarpıcı şekilde sergiledi. Ben çok etkilendim...


AIDS’in sarılma ve dokunmayla bulaşmadığı hemen herkesçe biliniyor günümüzde. Ama hala bilmeyenler varmış belli ki. Eğitim seviyesi ileri olan bir Avrupa ülkesinde bile bu konuda bilgisiz olan birçok insan olduğunu bize kanıtladı bu olay. Etraftaki insanların tepkilerini filme çekmişler ve görünen o ki, çoğu insan uzaktan bakarak tasvip etmeyen bir ifadeyle öylece seyretmiş onu sadece. Bırakın dokunmayı, yanına bile yaklaşamamışlar... Birçoğu ‘vebalıymış gibi’ uzaktan bakarken, bazı kişiler cesaretini toplayıp dokunmuş çabucak adama ama ona da dokunma denirse! Yani kıyafetinin üstünde bir noktaya ateşe değmiş gibi telaşla ellerini çekerek, korkarak dokunmuşlar… Hepsi youtube’daki filmde var, seyrederken içimden ‘iyi ki gözleri kapalıymış da görmemiş bu aşağılayıcı halleri’ dedim. Sonra filmi seyrederken de incinmiştir belki ama o bakışları o an görmüş olsaydı eğer, ruhu çok derinden zedelenirdi bence.


Neyse ki sonraları yavaş yavaş bazı insanlar sevgiyle yaklaşmış ve dokunmuş, hatta elinden sıkıca tutup güç vermiş ona. Bazıları sıkı sıkı sarılmış. Bebek arabasıyla ikizlerini gezdiren bir anne, önce çocuklarına durumu izah eden bir şeyler söylemiş sonra da gidip Janne’ye sevgiyle sarılmış, çocuklarına örnek olmuş. Bir ara da dünya tatlısı bir ufak kız çocuğu kollarını kocaman açarak müthiş bir sevgiyle sıkı sıkı sarılmış ve sevgiyle iç geçirmiş. Bu sevgi seli AIDS’li adamı ağlatmış, mendiliyle gözlerini kurularkenki ifadesinden besbelli, yüreği katılmış o an...


Janne sevgi istiyor. Bebekler, çocuklar onsuz sağlıklı gelişemiyor. Eksikliği, yetişkinlerde boşanma sebebi olabiliyor. En büyük acılarda, travmalarda en etkili yatıştırıcılardan biri sayılıyor. Etkisi bilimsel araştırmalarla da ortaya koyulmuş. Dokunmanın gücü hafife alınır gibi değil...


North Carolina Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, stres altındayken salgılanan kortizol hormonunun düşüş gösterebilmesi için sadece 20 saniyelik bir kucaklaşmanın yeterli olduğu kanıtlanmış. Harvard Üniversitesi’nde hastalar üstünde yapılan bir araştırmada ise ameliyat olacak iki ayrı grup hastadan birincisinin ten teması sayesinde daha hızlı iyileştiği ve taburcu olduğu görülmüş. Bu gruba yapılan farklı uygulama neymiş tahmin edin... Doktorlar, ameliyat öncesi ve sonrası iki grubu da odalarında ziyaret edip hallerini hatırlarını sormuşlar, denek grubuna uyguladıkları tek farklı şey ise hallerini hatırlarını sorarken ellerini hafifçe hastaların omuzlarına koymaları olmuş.


Yani son derece basit bir tedavi veya bedava, kolayca her yerde erişilebilir bir ilaç gibi dokunmak. Tuhaftır ki, yine de birçok insan bundan mahrum bırakıyor sevdiklerini. Belki kendi de sevgisiz büyüdüğü ve sevgiyi ifade etmeyi öğrenememiş olduğu için, belki de sevgiyi kısıtlayan ve yoksun bırakan inançlarla hayatı algıladığı için. Omuza ufak bir dokunuşla ‘Yanındayım’ demek, zor bir anda sıkı sıkı elini tutmak, sarılmak sevilenden cimrice esirgenebiliyor. Sevgi sadece sözlerde kalarak, mesafeli yaşanırken zenginleşip çoğalamıyor yüreğe dokunamıyor, sığ sularda yüzüyor.


Dokunmak, sevginin usulca ifade edilişi, tene akışı, şefkatle ruhu onarışı, yürekte iz bırakışı. Bu farkındalıkla sevmek, eksik kalan bir şeyler olduysa da bir yerlerden başlamak gerek. Sevgiye sıcaklık kattığınız, tenden tene taşıdığınız bir haftasonu diliyorum.


Sevgiyle kalın.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.