Yumurcakça

Yeni yıl için doğduğum kent Ankara'daydık.


İstanbul'a alışmış Ankaralı güruh ve haklılığına her sefer hayret ettiğim şair gibi, bu kentin en çok İstanbul'a dönüşünü sevenlerdenim ben de. Ama Gökçe öyle mi?


Mevsim de kışsa, soğuk ve puslu Ankara havasından koynunda erguvanları saklayan o kente dönüşü ben bir ayağım kapıda bekliyorum.


Oysa O, anneanne evinin teklifsiz sevgisinden, mırmır kedimiz Şok'un oyunculuğundan, anneanne ile yakılan şöminenin tutuşmasından sorumlu olduğu çırasından, karşı bahçedeki havhav Mişa'nın hayal gücünü besleyen oyunlarından ayrılıyor, bir de büyük bir çadır gibi gelen çatı katında uyuma değişikliğinden.


Böyle olunca Ankara'dan her ayrılışımız Gökçe'nin gözyaşlarına karışıyor.

Sebepler sebil: Vay valizimi sen doldurdun, yok sen onu niye söyledin, ama ben bu kıyafeti giymeyecektim, hayır mandalinayı teyzem değil babam soyacaktı gibi... Bir yetişkin mantığının kontrol dışı kalış noktasında sabretmeye çalışırken yakalıyorum kendimi. Kısa mesafe bakacak olursam, anlamıyorum ne istiyor.


Aslında gerçek şu ki, kendi de bilmiyor ne istediğini! O yüzden bunu cımbızlayıp söylemek bana düşüyor. Harvey Karp'ın 0-4 yaş iletişimi için öğrettiği yumurcakçayı konuşmaya başlıyorum ben de.


Yani:

1. Hamburger sipariş kuralını uyguluyorum. Fast Food restoranında siz siparişinizi verdikten sonra siparişinizi size tekrar tebliğ ederler ya, işte aynısını yapıyor ve duygusunu aynalıyorum: Yani "Ankara'dan, çatı katından, kedinden ayrıldığın için üzgünsün" diyorum.


2. Sonra buraya tekrar geleceğimizi, sevdiği şeylere kısa zamanda tekrar kavuşacağını söylüyor ve ona duymak istediğini söylüyorum.


3. Geldik siparişin parasını almaya: O da İstanbul'da geçirilmesi gereken zaman. "Okul, arkadaşlar, odan seni bekliyor, şimdi gidip onları görme zamanı" diyor ve ücreti tahsil ediyorum.


Sonuç, duygusu yansıtıldığı için anlaşıldığını düşünen bir çocuk, anlaşıldığı için alınan ruhani gaz ve stresinden arınmış olarak yeni duruma adapte olabilme kabiliyeti, hatta kabullenme becerisi.


Hep söylediğimiz gibi, aslında çocuklar sorunlarını çözmemizi değil sadece sorunlarını duyduğumuzu bilmek istiyorlar. Nefret ettiği araba koltuğuna biterken de, çok sevdiği parktan ayrılırken de, daha kapıda seni unutacağı ama gitmeyeceğim diye ayak dirediği okula giderken de.











Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.