Hayat annelerin ellerinde

Kim ne derse desin, ben, anneler gününü çok seviyorum.



Ben zaten anneliği, anne olmayı çok seviyorum.



Hep söylerim “Ortam müsait olsa, kesin iki yılda bir doğururdum.” diye. Yılın her günü, anne olmanın keyfini zaten çıkarıyorum. Bir gün de, hediyeler almak, biraz fazla naz yapmak hoşuma gidiyor.




“Annelik nedir?” diye sorsalar, sadece “Hayattır.” diyebilirim.




Birbirinden güzel varlıklar hayatı seçtiklerinde, onların gelmesine izin vermek...




Hepimizin yeryüzünde yaratanın halifesi olduğunu ve yaratanın nefesini devam ettirdiğimizi düşünürüm, hissederim hep.

Bir de düşünün, hamilelik gibi muazzam bir mucize var ve siz buna aracı oluyorsunuz. Büyüleyici!Bedeninde bir varlığın nefes alıp vermesi... Bir o kadar da sorumluluk isteyen bir durum. Sadece doğurmak, beslemek, büyütmek gibi mekanik değil o varlıkla aramızdaki ilişki.




Tamamen sevgiye dayalı, özellikle de koşulsuz sevgiye.




O yüzden, kendi içimizdeki çocuğun da çocukluğunu yaşamasına izin vermemiz gerekiyor. İçimizdeki yaraları, eksiklikleri iyileştirmeden, kendi çocuğumuza koşulsuz sevgiyi verebilmek mümkün değil.




İyileşme olmadan kurulan tüm ilişkiler beklentiye dayalı olur ve bir süre sonra arapsaçına döner.




İçimizdeki çocuk için bir şeyler yapmalıyız. Ne bileyim, ona bir şeker alabiliriz mesela. Bir çizgi film izleyip, o sonsuz neşeyi yeniden kalbimizde hissedebiliriz.




Çocukluğumuza ait bir resmi elimize alıp, “Seni seviyorum, seni görüyorum, iyi ki varsın” diyebiliriz. İnanılmaz iyileştirici bir gücü var bu çalışmanın. Kesinlikle tavsiye ederim.




Şunu da yapın mutlaka; Farkında olmadan sorumluluğunu aldığınız bir ebeveyniniz olabilir. Karşınızda onu hayal ederek, “Ben çocuğum, sen annesin/babasın” deyin.




Biliyorum ağlayacaksınız, ama sonrasında inanılmaz güzel bir özgürlük duygusu saracak bedeninizi. En güzeli de ne? Biliyor musunuz? Bunu yaptığınızda, çocuk olduğunuzu kabul ettiğinizde, gerçekten büyüyecek, gerçek bir anne olacaksınız.




Bu, çocuklarınızın sizin kaderinizi takip etmemesi ve çocuk olarak kendi ailenizin içinde yer almalarını sağlayacaktır. Kendiniz için olmasa bile, çocuklarınız için bunları yapmanıza değer. Ben oğlumla yapmıştım bunu.




Babasından ayrıldıktan sonra kendini sorumlu hissetmişti. Sanki benim oğlum değil, evin babası, erkeği gibi davranıyordu.




Bir gün omuzlarından tuttum. Gözlerinin içine baktım ve “Sen çocuksun, ben anneyim” dedim. “Sen sadece çocuksun.” Çenesi kitlendi, yüzü kıpkırmızı oldu. Zor oldu bunu kabul etmesi. Bir kaç kez daha yaptım.




Hayatındaki iyileşmeyi nasıl mı anladım? Sosyalleşti. Evin dışında bir hayatı oldu. Bir kaç yıldır da çok özel bir kız arkadaşı var. O çocuk, ben anneyim.




Hiyerarşik düzende herkes kendi yerinde mutlu, bir başkasının rolünü üstelendiğinde değil.




Bir anne olarak her sabah kendinize şu soruyu sorun; “Bugün mutlu olmak için ne yapacağım?” Sakın hayatınızı annelik kimliğiyle, bize öğretilenlerle sınırlamayın. Hizmetçi olmak zorunda değiliz. Susmak, alttan almak zorunda hiç değiliz.




Bana sakın “Fedakarlık” demeyin. O fedakarlıkların altında, fena halde kâr taşıyan ilişkiler var. Kendine güvenen ve yaratanın yerine başka bir şeyi koymayan hiç kimse fedakarlık yapmaz.




Kendinize karşı dürüst olun. Gerçeğe kendinizi uydurmayın, gerçeğinizi yaşayın.




Çok rahat kariyer de yaparım, çocuk da yaparım. Mutlu insan, kendi varlığını kabul eden kadın, mutlu bir anne olmayı da rahatlıkla başarabilir.




Önce insan, sonra kadın, sonra anneyiz. İnsan olmanın ortak amacı ise “Mutlu olmaktır.”




Kadın olmak, var oluşunu en güzel şekilde yaşamayı seçmek, kendini sevmek demektir.




Anne olmak ise, hayat vermektir. En güzel var oluşa aracı olmaktır.




Bu yüzden hayat, annelerin ellerindedir.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.