Karamba karambita!

Bakalım bu sarin gazı meselesi nereye varacak, dik duran başlar ne kadar serin tutulacak. İleride acaba doğru bilgilerin yer aldığı tarih kitapları yazılacak mı ve acaba şöyle duygusal bir cümle yer alacak mı: Her şey, Seymour Hersh’ün inatçı iddiasıyla başladı!


***


Orta ikideydim.

Din öğretmeni bir derste günahları ve sevapları anlatıyordu.

Şunun gibi bir şey dediydi: “Yaptığınız hiçbir şey gizli kalmaz! Kimsenin görmediğini zannettiğiniz zamanlarda bile ‘onun’ sizi izlediğini unutmayın.”

Meseleyi doğru kavramamız için de ömrümüz boyunca her yaptığımızın kaydının tutulduğunu ve ‘o gün’ geldiğinde, insanoğlunun toplandığı meydanda kayıtların tek tek izleneceğini söylediydi.


Şimdinin çocuğuna desen nasıl inansın buna; ne de olsa her kaydın illa ki montajı var, delete tuşu ise el altında...


Ben inandıydım elbette. Hemen de canlandırıvermiştim.

Tabii o zamanlar dev ekran plazmalar yaratıcıların kafasında bir cücüktü daha, hayalime bir sinema perdesi gerildi mecburiyetten, müthiş kalabalık onun önünde toplaştı. Filmim de şöyleydi:

Din dersi kitabının arasına yerleştirdiğim Zagor’u okuyorum. Baltalı kahraman Zagor, dostu Çiko ile kötülerin peşinde. Zagor ata binmiş, Çiko ise katır üstünde gittiği için çok kızgın “Karamba karambita!” diye söyleniyor. O sırada annem kapıyı aralayıp “Ders mi çalışıyorsun?” diyor. Ben de kafa sallıyorum gülümseyerek. Annem “Afffferim kızım, çalış” deyip gidiyor.


İşte bu utanılası kısa filmimi izleyen kalabalık çok ayıplıyor beni... Olağan cık cık sesleri sarıyor her yanı. Denizde kabaran haşin bir dalganın içinde nefessiz kalmışım sanki, öyle utançlıyım. Zagor “Aahhyaaaakk!” çığlıklarıyla kıskıvrak yakalıyordu bütün kötüleri oysa...

Çocukluk işte.


***


Sarin gazı nedeniyle ölen çocukların hayallerinde neler vardı kim bilir... Oncacık yaşamlarında kaç utanç yaşamış olabilirler; küçücük parmaklarının toplamını geçer mi?

Onlar çoktan soludukları gazla gözlerini kapamışken, dinliyorsun “Cirit bizim ata sporumuz” diye gururlanan kötüleri. Birbiri ardına sıralanıyor yalanlar, sahiplerinin tuttuğu mumların bitmiyor ipleri. Üstlerindeki kıyafetler cetvel gibi duruyor, içlerinde eğri büğrü olmuş vücutlar var...

Seymour Hersh ise inatla yazıyor; “İster inan ister inanma gerçek bu” diyor.


***


Seymour Hersh kimdir, ne iddia etmiştir, bizi niye ilgilendirir umursamıyorsanız eğer üzülmeyin...

Siz de boş durmayın, utanılası filmler arşivinizi karıştırın. Hiç kimsenin görmesini istemediğiniz kaç kısa filminiz var, sayın. Günü geldiğinde herkes izlerken duygu sayacınızın ne göstereceğini tahmin etmeye çalışın. Bahar rehavetinde iyi gider!

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.