Baharrrrr!

Yağmurlu havada esen rüzgârın tersine çevirdiği bir şemsiyenin altında kalmışçasına çaresiz hissediyorum kendimi.

Özel bir nedeni yok, genel bir nedeni de yok.


Olsa olsa bahardan...

Bahar geldi ya, bahar temizliği vakti de geldi demek ki!


Ama kim kalkıp da temizliğe girişecek şimdi?

Kim tozumu alacak ki?


Serseri bir umarsızlık sardı tüm bedenimi, halim yok!


Konuşasım bile yok!


Doktor bana bir çare...


Birkaç sene önce, çalışırken...


(“Habire çalıştığın günlerle bugünü kıyaslıyorsun” demiş bir okur, haklı. “Ev kadını olduğunu kabul et artık” demeye getiriyor. Ama biraz da onun için buradayım, çalışma günlerini geride bırakıp ev kadını olmanın hissiyatını anlatmaya çabalıyorum, kendi çapımda canım...)


Ne diyordum, çalıştığım günlerde yeni bir yazar arkadaşın kitabını getirdiler.

‘İçimdeki Kalabalık’ öykülerden oluşuyordu. Gamze Güller’in kaleme aldığı öykülerden birkaçı gerçekten çok hoşuma gitmişti ki hala hatırlıyorum. Birisi mesela, temizlik üzerineydi.


Bir ev kadını dip bucak temizliğe girişiyor...


Halıların altını kaldırdıkça, bir bir kalkıyor aklındaki, ruhundaki halılar...


Kollarını sıvayıp evini mis gibi yaparken, içini de pırıl pırıl parlatıyor.


Çok detaya girmeyeyim, o ki temizlik aslında ruhundaydı.


Elindeki bezler, yükselen sinirlerini yatıştırmaya araçtı.

Ben de ne zaman içim sıkılsa, sinirlerim tepeme doluşup dansa başlasa, en azından bulaşıklara sarıyor, sakinleşiyorum.


Bulaşıkla hallolmayan bir durumda, şart oluyor dağınıklığı toparlamak...


O da olmuyorsa, süpürge...


Ve giderek artan bir tempoda, devam eden tedavi süreci...


Şu anda böyle bir temizliğe gerek de yok, ihtiyaç da...

Ben şu anda kendimi sadece yağmurlu havada esen rüzgârın tersine çevirdiği bir şemsiyenin altında kalmışçasına çaresiz hissediyorum.


Aslına bakarsan, şemsiyeyi düzeltmek ne kadar yorucuysa, yağmurda ıslanmak bir o kadar mutluluk verici olabilir.


Ne kadar ıslanırsan ıslan, sonrasında, anahtarınla girebileceğin bir evin, sıcacık bir evin varsa eğer...


Kurulanıp, sıcak bir çay ya da kahveyle pencerenin önüne kurularak az öncesine dek aralarında bulunduğun şu ıslanan insancıklara baktığında işte...


Basit bir dilekte de bulunabilirsen; “Yüce Tanrım, sırılsıklam oldular, onlar da benim gibi kurulanıp ısınabilsinler.” gibi...


Bu mutluluk getirmez mi sana?


Evet, tek tesellim de bu. Biraz sonra bir dilekte bulunacağım...

Temizlik mi, bir ara yaparım nasıl olsa...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.