Pozitif Düşün Negatif Kal

Sizleri PuDiNK ile tanıştırmak istiyorum. Yepyeni bir sosyal sorumluluk projesi. Projeye imza atanlar kısaca akılda kalsın diye PuDİNK diyorlar:

Pozitif Düşün Negatif Kal


Hepimizin yaşadığımız ülkeye ve bu ülkenin geleceği gençlere karşı sorumluluğumuz var. Bu anlamda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla büyüyen ama bir o kadar da hızlı örtbas edilen bir konuya karşı duyarlı olduğumuzu göstermek adına yola çıkılmış.


Gençleri HIV hakkında uyarmak ve onların dikkatlerini çekecek etkinliklerle bunu sürekli olarak yapmak istiyorlar. Korkutucu değil eğlenceli olmayı amaçlıyorlar.


TerapistA firmasının HIV hakkında başlattığı bu projede belediyeler ve üniversiteler ile birlikte çalışıyorlar. Aslında bana kalırsa ortaokul ve lise öğrencilerine de bilgilendirme yapmak gerekir diye düşünüyorum. Sonuçta ağaç yaş iken eğilir değil mi? Şimdilik hedef kitle 18-45 yaş arası herkes. Özellikle de 13-18 yaş aralığında olan tüm ebeveynler.


Geçen akşam PuDİNK’ in tanıtım toplantısındaydım. Pınar Defne Korkmaz ve Beril Atakul liderliğinde düzenlenen atölyede aslında HIV ile bildiğimi sandığım ama bilmediğim o kadar çok şey öğrendim ki. Sizler ile paylaşmak istedim.


Ünlü Quenn grubunun efsanevi solisti Freddie Mercury AIDS hastalığından öldüğünde lisedeydim ve bu hastalığı ilk bu yıllarda duymuştum. Bundan iki sene sonra da ki göz iki çeşme “Philadelphia” filmini izlemiştik. Maalesef o zamanlar ölümcül bir hastalık olarak beynimize kazındı. Peki, nedir bu HIV?


Açılımı “Human Immunodeficiency Virus” olan HIV, “İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü”.

Virüs ilk ortaya çıktığı zamanlarda adı GIV idi. Yani Gay Related Immunodeficiency Virus.

Amerika’da bir anda eşcinseller (gayler) hastanelere düşüp bir süre sonra da ölmeye başlayınca ilk etapta virüse bu ismi vermişlerdi. Daha sonra kadınlar, çocuklar, yaşlılar da aynı şekilde hastalanmaya başlayınca HIV adını aldı.

Hastalığın adı AIDS açılımı şudur: “Acquired Immune Deficiency Syndrome” yani “Edinilmiş Bağışıklık Yetmezlik Sendromu”.


İlk defa Leopoldville, Belçika Kongo'sunda yaşamış bir kişiden 1959 alınan kanda tespit edilmiş. O tarihten beri dolapta saklanan kanın, 1998'de geliştirilen HIV testi ile hastalığı taşıdığı onaylanmış.


Hepiniz nasıl bilirsiniz HIV+ ‘i? Ölümcül değil mi? Aslında artık öyle değil. HIV virüsü taşıyan bir kimse kontrol altında tutularak yaşayabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün ölümcül hastalıklar listesinde iken, tıptaki son gelişmelerle “ömür boyu kontrol ve ilaç tedavisi desteklenen kronik hastalıklar” kategorisinde artık.


Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) 2009 yılı raporuna göre;

Dünya'da 33,3 milyon erişkin HIV taşıyıcısı bulunduğu,

Yılda 2,6 milyon kişi HIV'e yakalandığı,

Yılda 1,8 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğü,

Günde 7000'den fazla kişinin HIV ile enfekte olduğu bildirilmiş.


Şu anki verilerle Türkiye’de yaklaşık 7000 kayıtlı yani tedavi gören HIV + kişi bulunmaktadır. Doktorlar gerçek rakama ulaşmak için bu sayının 20 ile çarpılmasını söylemektedirler. Bu sayının içinde bebekle ve çocuklar bile var. Sanırım beni en çok etkileyen bilgilerden biri bu oldu.


HIV Nasıl Bulaşır?

HIV’nin bulaşabilmesi için koşul vücut sıvıları ya da bizzat kan yolu ile HIV+’li bir kanın HIV - bir kana teması olması gerekiyor.

Cinsel ilişki, kan ve anneden bebeğine olmak üzere üç yolla bulaşır.

Cinsel ilişki ile bulaşır: Korunmasız cinsel ilişki ile bulaşır. Tüm bulaşmaların %80-85’i bu yolla olmaktadır. HIV kanda bulunduğu gibi erkeğin sperm sıvısında, kadının vajina salgısında da bulunur. Cinsel ilişki sırasında vajina, penis, anüs mukozası veya ağızdaki zedelenmiş doku ve çatlaklardan vücuda girerek; erkekten kadına, kadından erkeğe, erkekten erkeğe veya kadından kadına bulaşabilir. AIDS’ten başka korunmasız cinsel ilişki ile bulaşan 50’ ye yakın hastalık bulunmaktadır. Bulaşma riski sıralamasında en riskli cinsel ilişki biçimi anal sekstir. Vajinal seks ve oral seks bunu takip eder.


Kan ile bulaşır: Tüm bulaşmaların %10-15’ i bu yolla olmaktadır. AIDS hastasının ve taşıyıcısının kanında HIV bulunur. HIV’li kanla bulaşma çeşitli şekillerde olur:


Kontrolsüz kan nakli ile bulaşır (HIV’li 1 ünite kanın bir başka kişiye nakil edilmesi durumu bulaşma ihtimalinin %100 olduğu bir durumdur)


Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş, şırınga, iğne, cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme aletleri, akupunktur iğneleri, jilet, makas, manikür aletleri, tıraş makineleri gibi tüm kesici ve delici aletler ile bulaşma olabilir.


HIV’li erkek ve kadının cinsel organlarındaki kanamaların veya adet kanının penise, vajinaya ve ağıza teması ile bulaşma olabilir.


Damar içi uyuşturucu kullananların paylaştıkları iğne, enjektör ve uyuşturucu madde eritilen kaşıklar ile bulaşma olabilir.


HIV’li organ, doku ve sperm nakli ile bulaşma olasılığı da vardır.

Anneden bebeğine bulaşır: Tüm bulaşmaların %5-10’u bu yolla olmaktadır. HIV hasta veya taşıyıcı anneden bebeğine gebelik, doğum veya emzirme sırasında bulaşabilir. HIV pozifif kadının doğuracağı çocuğa HIV’nin geçme oranı %30 civarındadır. Gebe annenin tedavisi ile bu oran %7’ye düşmektedir. Ayrıca emzirme ile bulaşma durumu nedeniyle HIV +li annelerin emzirmesi önerilmez.

HIV’nin Bulaşmadığı Durumlar Nelerdir? HIV/AIDS günlük yaşamda, aynı odada bulunma, aynı okulda okuma, aynı havayı soluma ile bulaşmaz. HIV sağlam deriden geçmez.


Diğer bulaşmadığı durumlar: Tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı, el sıkışma,

deriye dokunma, okşama, kucaklama, öpüşme (yeterince vücut sıvısı ve gözle görülür miktarda

kanın açık yaraya temas ettiği öpüşmeler hariç). Yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak,

telefon, tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam. Sivrisinek ve diğer

böceklerin sokması, kedi, köpek ve diğer hayvanlarla yaşamak HIV’nin bulaşmasına neden olmaz.

HIV + = AIDS demek değildir.

HIV kendi kendini kopyalayabilen bir virüs değildir. Çoğalmak için kandaki CD4T hücrelerini kullanır ve çoğalırken vücuttaki CD4T sayısının düşmesine neden olur. Sağlıklı bir insanda 600-1300 arası CD4T hücresi bulunurken, HIV +’li kişide virüsün bu hücrelere saldırması sonucu CD4T 8 ile 10 yıl arasında değişen bir süreçte 200’lere ve altına düşebilir. Bu nokta AIDS’in başladığı yani vücudun fırsatçı enfeksiyonlara açık olma durumudur. Tedaviler CD4T hücre sayısını arttırır, viral yükü düşürür ve bağışıklık sistemine destek verir. Tedavi gören kişinin HIV test sonuçları tedaviden bir süre sonra negatif çıkmaya başlar.


HIV + eşcinsel ve transseksüellerin hastalığı değildir. HIV + bulaşma koşuluna maruz kalmış genç,yaşlı, çocuk, bebek herkeste görülebilir.


Farz edelim kontrolsüz bir cinsel ilişki yaşadınız ve içinize bir kurt düştü. Gittiniz hemen test yaptırdınız ve sonuç negatif. Çok sevindiniz değil mi? Peki, bu virüsün 90 gün kuluçka süresi olduğunu biliyor musunuz?


Bugün alınmış bir negatif sonuç yaklaşık 90 gün öncesinde bu virüsün o kişide olmadığı anlamına gelir, yani bu kişi 1 hafta önce bu virüsü almışsa bu durum test sonucuna yansımaz. Virüsü alan kişide ortalama 3 ile 12 hafta arasında bir süreçte vücut antikor ürettiği için grip benzeri, yüksek ateşin eşlik ettiği 1 haftaya kadar süren belirtiler görülebilir. Bu nedenle normal bir gripten ayırt edilmesi çok zordur. Bu ilk belirtilerden sonra kişi hiçbir ilave belirti göstermeksizin 8-10 yıl AIDS olmadan normal hayatına devam edebilir.


Kanınızda HIV virüsünün olup olmadığını anlamak için ANTI- HIV (ELISA) gerekir.


Bu hastalıktan korunmak için KESİNLİKLE prezervatif kullanılmalıdır. Prezervatif sadece gebelikten korunmak için değil, tüm cinsel hastalıklardan ve HIV’den korunmak için tek korunma yöntemidir. Prezervatifin doğru kullanımı da kullanımı kadar önemlidir.


HIV + olup tedavi gördüğünü bildiğiniz bir kişi ile güvenilir bir cinsel yaşam sürdürmek mümkündür.


Prezervatif kullanımını sürekli hale getirmek, tedaviyi kesintisiz ve tam teşekküllü bir hastanede bir enfeksiyon hastalıkları doktoru kontrolünde sürdürmek, HIV + kişileri toplumu nasıl koruyabilecekleri ile ilgili bilgilendirmek şartı ile kişi cinsel hayatına güvenli biçimde devam edebilir, doktor kontrolünde tedaviye devam ederek çocuk doğurabilir.


HIV+ kana bir defa geçer ancak yaşam boyu kanda kalır ve doğru kontrol aşamaları ve ilaç tedavisi ile desteklenmesi gerekir. Günümüzde gelinen noktada HIV + kişiler gayet uzun ve sağlıklı bir yaşam sürebilmektedirler. Hatta sürekli kontrol altında oldukları için normal kişilere göre yaşam sürelerinin daha uzun olma şansları bile bulunmaktadır.


Toplumdaki herkesin ortak sorumluluğu, HIV +’i tanımak, kendisini uygun şekilde korumak, bu virüsü almış kişilere karşı önyargılarla mücadele etmek ve böylece HIV +’li olup şu an tedavi görmeyen, göremeyen dünyadaki milyonlarca kişinin tedaviye başlamasına cesaret vererek bu virüsü tamamen sağlıklı kişilere bulaştırmalarını önlemektir.


İşte burada kendinize ve yaşadığınız bu ülkenin insanları için kişisel sorumluğunuz budur! Bu yazıyı okuduktan sonra herkesin konu ile ilgili pozitif bir hareket yapmasını öneririm. Belki hemen test yaptırmak isteyebilirsiniz? Okuduklarınızı tüm çevreniz ile özellikle ergen çocuklarınız ile paylaşmayı boynunuzun borcu sayarım. Bugünden itibaren korunmasız cinsel ilişkiye girmeme kararı alıp hemen eczaneden/marketten bir kutu prezervatif alabilirsiniz. Unutmayın, HIV+ kana bir defa geçer ancak yaşam boyu kanda kalır. Evet, tedavisi kontrollü olarak vardır ama neden 7001. kişi olalım değil mi?

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Yalan
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.