Ayrılık Güncesi: Bir rüya nasıl gerçek olur?

Seni çağırıyor. Az önce rüyanda gördün. Beyazlar içindeydi ve masmavi bir suyun içinden sana gülümsüyordu. Şimdi uyanıksın. Bir bavul hazırlıyorsun. Gitmen gerek. Nereye olursa olsun. Yeter ki bir daha böyle rüyalar görme.



Yola çıktın. Her şey iyi olacak diyorsun. Kalbini avuçlayan el. Sen gaza bastıkça daha çok sıkıyor. Geride bırakman gerekmiyor mu aslında? Öyleyse bu içindeki ona gittikçe yaklaşma hissi niye?


Bir süre yol aldıktan sonra sağa çekiyorsun. Saçlarının arasında hafif bir rüzgâr. Geri mi dönmeli? Dönemezsin. Rüya evin her tarafına sinmiştir şimdi. Gözünü kapadığın anda… Evin neresinde olursan ol…


Gaza basıyorsun. Radyoda bir yol şarkısı. Sesini sonuna kadar açıyorsun. Sen hızlandıkça netlik kayboluyor. Sadece bir yol var artık önünde. Her şey flu. Bir adadan bahsediyor şarkı. Huzurdan. Günbatımında şarap içmekten. Yalnızlıktan değil de yalnız kalmaktan. Belki de sana iyi gelecek şey budur. Ne dersin?


İşte denizin ilk kıpırtıları. Solunda zeytin ağaçları, sağında deniz. Şimdi bir vapurda adaya doğru yol alıyorsun. Rüyalar hep karada mı görülür acaba? Bunu anlamak için bir teknede uyumak gerek.


Ada tam hayal ettiğin gibi. Daha attığın ilk adımda bir mutluluk kaplıyor içini. Sevin. Çünkü istersen unutabilirsin. Otelin, kasabanın kalbinde. Odana çıkıp yatağına uzanıyorsun. Biliyorsun, uyumak yasak.


Akşam ilk işin kendine deniz kenarında güzel bir masa bulmak oluyor. Ben geldim ada. Kadehini güneşe doğru kaldırıyorsun. Kulağında dalga sesleri. Yavaşça bir şey siliniyor içinden. Belli belirsiz bir bulut gibi. İstese de seni ıslatamaz artık. Öyleyse son kadeh, kendisi yok olup da sızısı kalana.


Otele dönüyorsun. Kapı sarhoş. Merdiven sarhoş. Anahtar sarhoş. Yatağa uzanmak istiyorsun, yatak sarhoş. Camını açıyorsun. Limanda tekneler. Uyumak yasak. Belki teknede görmem. Yine de uyumak yasak.


Uyandın. Seni çağırdı. Beyazlar içindeydi. Hayır diyemedin. Masmavi bir suyun içinde birbirinize sarıldınız. Öptün. Öptün. Öptün. Gülümsedi. Daha da sıkı sarıldı sana. Beyazlara doladı. Suyun dibini işaret etti. Anlamadın. Sadece bir ağırlık duydun üstünde. Sanki seni aşağı doğru çekiyordu. İşte tam o andı. Ağzında şarap kuruluğu. Başında bağ kütüğü.


Bir tekne bulmak gerek. Saplantılı bir düşünce. Onu unutamayacağını düşünmek de bir saplantı değil mi? Öyleyse? Bir adamla anlaşıyorsun. Bu gecenin sonunda bulacaksın onu. Kısa bir gezinti için teknesini kiralayacak sana. Yalnız binme istediğini kabul etti. Rahatla artık.


Bütün gece içiyorsun. Yeni birileriyle tanıştın. Çok eğlendiniz. Onlara rüyalarından bahsetmedin. Anlarlar mı? Evet, neden olmasın. Peki anlaşılmak istiyor musun?


Gittiler. Yalnız kaldın. Yeni aldığın şişelerle adamı bekliyorsun. Bekleme. İşte tekne orada. Biniyorsun. Teknenin motoru sessizliğe bir çizik atıyor. Hâlâ gece. Yeni şişeyi açabilirsin artık. Yol da sensin. Yolcu da.


Gün ağardı. İkinci şişe bitmek üzere ve sen hâlâ uyumadın. Öyleyse bu gördüğün ne? Masmavi sular içinden gülümsüyor sana. Uyanıksın. Uyanık olduğunu düşünüyorsun. O, gülümsemeye devam ediyor. Beyazlar içinde. Seni suyun dibine çağırıyor. Son yudumunu alıyorsun. Teknenin çapası elinde. İpi sıkıca boynuna düğümlü. Çapayı denize atıyorsun. Bir martı havada daireler çizerken. Şimdi sıra sende. Boynundan suya çekiyor seni çapa. Dört bir yanın masmavi. O beyazlar içinde. Sarmalıyor seni. Uyanık mısın? Öyleyse bu gördüğün? Birlikte suyun dibine inerken anlıyorsun. Rüyalar sadece karada görülür. Gerçekleşmesini istiyorsan bir teknede uyumalısın.



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.