Evliliğin anatomisi

Üç arkadaş buluşalım dedik. İki bekâr, bir evli. Gittik, evlerimizin yakınında bir yer bulduk, oturduk. Çaylar kahveler geldi. Ben, içimden gecenin ilerleyen saatleri için plan yapmaya başlamıştım ki, ben kalkayım artık, dedi evli olan. Daha oturalı yarım saat olmamıştı. Hayırdır, dedik. İzni o kadarmış. İki bekâr birbirimize baktık. Konu bize uzaktı. Sonradan fark ettim ki, buluştuğumuz yer de evli olanın evine daha yakındı. Peki, dedik. O evine, karıcığına koştu, biz geceye devam edebileceğimiz bir mekâna. Canımız sıkılmıştı. Eski dostumuzla şöyle iki senede bir oturup adam gibi sohbet edemeyeceksek dostluk neye yarardı? Tamam, biz bekârlar evliliğin nasıl bir şey olduğunu bilmiyor olabilirdik ama bu kadarı da haksızlıktı.


Gece boyunca bu konuyu düşündük. Nasıl oluyordu da insanlar bu hale gelebiliyordu? Ben, evlilik bir yalnızlaştırma makinesi, dedim. Dostlarımızı bizden alıyor, biz de yalnız kalıyoruz. Ayrıca dostlarımız da bizden mahrum kalıyor. Hem evli olup, hem de arada sırada dostlarına vakit ayırmak çok mu zor? Katılıyorum, dedi arkadaşım. Yalnız şöyle bir şey var: Kim bu hale getiriyor evliliği? Kurduğu düzenin kendi kişisel istekleri yüzünden bozulmasından korkan mı, düzenin devamı için, kendi isteklerinden ziyade eşine baskı yapan mı? Her ikisi de olabilir dedim. Ama asıl önemli olan evliliğe bakış açısı. Erkekler açısından ele alırsak, evliliği, öncesinde her şeyi yapmanın mübah olduğu bir son olarak görüyorlar. Dolayısıyla evlilik, hayattan el etek çekmek anlamına geliyor. Öyle olunca daha en başından tavizlerle başlıyorlar evlilik hayatına. Bir de evlenmeden önce derviş hayatı yaşayanlar var ki, onlar için durum daha da vahim. Mal bulmuş mağribi gibi atlıyorlar evliliğe. Kendileri olarak bir evliliğin içinde var olabilmek akıllarının ucuna bile gelmiyor. Doğru, dedi arkadaşım. Asgari müşterek dedikleri şey bu olsa gerek. Herkes kendini kendisi yapan tüm isteklerinden vazgeçsin, adına da evlilik desinler. O zaman biz de azami müşterek kavramını geliştirelim, dedim. İsteklerin ve beklentilerin en üst seviyede tatminine yönelik yapılsın evlilik. Kıçından element uydurma dedi, arkadaşım. Ayrıca bunun için önce evlenmek gerek. Elimi nerede, anlamına gelecek şekilde salladım ve güldüm. Aslında dedim, evlilikte değil sorun. Evliliği ya da dostluğu yanlış yorumlayan dostlarımızda. Bu kadar da zor olmasa gerek oturup iki saat sohbet etmek. Dostluğa gerçekten değer veriyor olsalardı, bunu bir şekilde eşlerine de anlatırlardı. Biz de biliyoruz ya da anlıyoruz evlenince hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını. Bir arkadaşım var, dedi. Lisedeki arkadaşlarından sadece kendisi evli değil. Ama her yaz eşleriyle birlikte tatile çıkıyorlar onu da alıp. Kocaman bir aile gibi. İşte aynen böyle, dedim. Demek ki bizimkiler hayırsız. Evliliğe bok atmayalım. Yine de dostluğa kadeh kaldırdık. O sırada telefonum çaldı. Tezcan’dı. Baba oldum, dedi. Senin gibi gürbüz mü o da, dedim. Güldük. Daha geçen hafta eşi Damla, o, ben ve bir grup arkadaş birlikte yemek yemiştik.


Düşününce, bazı dostlar ve bazı evlilikler dedim. Hepsi değil. O zaman, hem evliliğin hem de dostluğun değerini bilenlerle devam etmek lâzım yola.


Aramıza hoş geldin İrem. Annen ve baban da sabırsızlıkla seni bekliyordu.







Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.