Annenin ahı tutar

Nasıl kutlayacaksınız bu anneler gününü? Ne aldınız annenize?


Hiç giymeyeceği gömleği alıp kenara koyacağını bile bile, aslında ben şu ortopedik terliklerden istiyordum diye mırıldanacağını tahmin ede ede.. Nasılsa bir iki güne kalmaz çaktırır durumu, siz de ‘Onu da alırız anne’ dersiniz. O da zaten geçenlerde beş taksite Boyner’de görmüş olur, tamam dersiniz oraya da bakarız. Gömlek geri verilecek, yerine triko bir hırka alacak. Hem ne zamandır şöyle bej bir hırkaya ihtiyacı varmış! Üniversite mezuniyetinizden beri aynı kıyafetle kaç düğün çıkartmış kadına laf anlatılmaz ki.


Sonra o çok pahalı yere kahvaltıya götüreceksiniz annenizi, bahçesi çok güzel çünkü, suratsız sahibi gülümsüyormuş gibi yapacak kapıda. Dönüp annenize, ‘bu nemrutun karısı da kendine ev yaptırdı bu suratsızlığıyla’ diye söyleneceksiniz. Anneniz aman evladım duyacak diyecek. Duyarsa duysun diyeceksiniz. Annenizin günü, bir tatsızlık olmasın diye susacaksınız.


Suratsız kadının üç kuruşa çalıştırdığı garson çayları eksik getirecek, baban da çayını büyük bardakta içer diye annen yandan sufle verecek, babana küçük çay gelecek, annen kendi çayını soğutup garsonun peşinden ‘Evladım evladım bir bakar mısın?’ diye seslenirken, sen annene, ‘Anne sen işine bak ben halledicem’ diyeceksin. Annen yıllarca işine bakmış zaten, yine bakacak.


Babanın çayı beklenirken, annen Hamret’in bahçesi diye bir yermiş burası eskiden, şimdi burayı onun kardeşi almış, küslermiş diye esnafın içişleri haber bültenini sunacak. Herkesin yumurtası soğuk gelecek, tabakta üç zeytin, peynirin üstü kurumuş, menemenin biberi az. Baban söylenecek, vizyonsuzluktan girecek şunların yaptığı binalara baksana diyerek TOKİ’lerden çıkacak, annenin derdi senin bütçen ‘yazık günah parana’ diyecek. Birazdan zaten senin kıçının deliğini bilmediğin başlıklı konular açılıp kavga patlayacak. Özel günlerin besmelesi!


Masanın bir köşesinde annene köşedeki çiçekçiden aldığın çiçekler. Çingene de zaten sabah sabah 2 demet sümbüle 30 liradan kapıyı açmış, aralarda çürümüş yapraklarıyla, mor sümbüller. ‘Sen şu aralardakini bir temizle de öyle ver’ demişsin, o da taze abla ya daha sabah aldık bunları demiş. Yok yok diye iki adım atmış ilerlemişsin, hadi sana 25 demiş, geri dönmüşsün 15’e el sıkışmışsınız. Annen soracak, ‘Kaç para verdin bunlara, ben 5 liraya alıyorum!’ Sen hiçbir zaman 5 liraya çiçek alamadığını anlatmayacaksın. Annen pazarlık yaparken utanarak geçmiş küçüklüğün, anne ya şunu yanımda yapma demişsin, o seni hiç dinlememiş, ‘Ekrem efendi bu enginarların hem bozuldu hem pahalılandı’ demiş durmuş. Annen büyük ekonomist, baban insan kaynakları uzmanı. Seni o işe alıp da zam yapmayan patronun bir bildiği var, ileride seni terfi ettirecek. Ha seni işten atacaksa da aynı patron adamdan anlamıyor o zaman. Sen işyerinde ne işler döndüğünü anlatamayacaksın. Baban, ‘Ben sana taaa üniversite sınavları zamanı demiştim’ diye başlayacak, bu işte para yok dedik anlatamadık diye ateşin altını açacak. Annen omzuna düşen saçını alıp kafasının tepesine koyacak, saç yere atılmaz, hem böyle gürleşiyor diyecek. Maksat konu kapansın. Zaten baban hesabı istedi çoktan. Annen daha çiçeği mi alsın, hırkasını sandalye arkasından mı çekiştirsin derken baban çoktan otoparkta.


Yolda dönerken suratlar beş karış. Sen nasılsa sonra arar annenin gönlünü alırsın. Hem daha gidip o ortopedik terliği alacaksınız. ‘Bakarız evladım acelesi yok!’ Caddeden sağa dön diyecek baban, bir arkadaşlarına söz vermişler. Duvarlar hala yazılarla dolu. Birinde ‘Bilal sıfırladın mı?’ yazıyor, öbüründe ‘Berkin Elvan’ın katili kim?’ Annen, anneler günü’nde hiç tanımadığı iki annenin birinin adını bile anmayacak, ötekine ağlayacak. Baban hesaplaşılmamış defterlerin başını tutuyor. Mehmet Ağar’ın kızının mezarlığına gittiğinde, mezarlıkta çiçeklerin arasından fırlayıp da oğlunu işkencede kaybeden kadını anlatacak. Kadın ‘Şimdi anladın mı evlat acısını’ diye bağırmış, sonra da zaten birkaç aya çocuğunun kederine katlanamayıp hayatını kaybetmiş. Hadi anne, baba geldik diyeceksin. Annen arabadan ‘Anaların ahı tutar, bak gör yazıyorum buraya’ diye torpidona tükürüğüyle bir çizgi indirirken’, baban ‘bu heriflere bir bok olmaz’ diye inecek. Sen yine annene inanacaksın.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.