St. Petersburg'da annemle...


O kadar uzun zaman olmuş ki annemle baş başa tatile gitmeyeli, çok heyecanlıydık ve kendi kendimize nazar değdirdik. Tam gideceğimiz gece, doktora giden annemin ayak travması geçirdiğini öğrendik. Ama annem “Hayır! Ne olursa olsun gideceğiz.” dedi. Ve sabah işe uğradıktan sonra havalimanı yoluna koyulduk. Benim yüzümden neredeyse uçağı kaçırıyorduk. Huylu huyundan vazgeçmez işte...


Hep bir St. Petersburg'a gitmek vardı aklımızda. Aslında haziranda beyaz geceleri yaşamak daha güzelmiş. Ama olsun dedik, kısmet bu haftaymış. Alana inince buz gibi bir hava ile karşılaştık. Sadece hava değil, insanlar da bir o kadar soğuk... Bu hafta şanslıyım çünkü topuksuz ayakkabılarımla ve istediğim valizimle geldim. Otele vardığımızda artık akşam yemeği vaktiydi. Her zaman yaptığım gibi şehre gelir gelmez valizi bırakıp kendimi sokaklara attım. Şehrin en meşhur caddesi olan Nevsky Prospect'e gittik. Cadde ışıl ışıl ve insan doluydu. Buz gibi havada t-shirtle gitar çalanlar, resim yapanlar, şarkı söyleyip dans edenler... Her telden insan vardı. Biraz yürüdükten sonra hemen içimizi ısıtacak bir restorana girdik. Aşina olmadığımız ama çok lezzetli Rus çorbası (kırmızı pancar, lahana, kereviz sapı ve somon) içimizi ısıttı. Etrafta kalabalık kızlar, gruplar halinde gelmiş yemek yiyorlardı. İçimden dedim, “Türkiye'de bir restoranda bu kadar güzel kız bir arada olsa kapıda kuyruklar olurdu.”


Ertesi gün çok yorulacağımızı bildiğimiz için erkenden otele gittik ve otelde bir sürprizle karşılaştık. St. Petersburg moda haftasının kapanış partisi vardı lobide. Kırmızı takim elbise giymiş erkekler ve çok güzel modeller... O kadar yorgunduk ki hemen odaya çıktık.


Karanlık bir sabaha kalktık. Hava kasvetliydi ama biz hiç umursamadık. Yolda ilk karşımıza çıkan bir gelin oldu sabah sabah... Straplez bir gelinlikle gezmesine inanamadık. O kadar mutluydu ki, bence içindeki mutluluk onu ısıtıyordu. Tam müzenin yerini soracakken, karşımızda kocaman bir meydan (Dvortsonaya Meydanı) ve heybetli saray belirdi. İşte o görüntü muhteşemdi. Gişeye girdiğimizde dolar geçmediğini ve pasaportsuz kredi kartı kullanılmadığını öğrendik. Tavırları o kadar sert ki insan bir daha geri dönmek bile istemiyor. Kim ne derse desin, biz Türkler çok sıcakkanlı insanlarız. Turiste yardım etmek için çabalarız. Para bozdurduktan sonra ilk olarak Aziz Isak Katedrali'ne girdik. O kadar heybetli tavanlar metrelerce yükseklikte nasıl yapılmış inanılır gibi değil... Benim en hoşuma giden tavanlar ve kapılar oldu. Müthiş bir el ustalığı var. Anneler küçücük çocuklarını getirmiş, bıkmadan usanmadan her detayı anlatıyorlardı. Çok etkilendim ve oradaki tüm anneleri içimden tebrik ettim. Ama tabii benim annem bir tane...


Şehri en iyi keşfetmenin yolu gezi tekneleri... Dağıtılan leopar desenli battaniyelere sarılıp şehrin güzelliğine bıraktık kendimizi. Teknede herkes soğuktan bira içiyordu. Biz içmediğimiz için annemle sarılıp birbirimizi ısıtıyorduk. Neden romantik şehir dediklerini şimdi anladım. Isınmak için ya sarılmak ya da içmek zorundasın. Şehri birbirine bağlayan minik köprülerden geçtik ve hepsinde gelin gördük. “Allah'ım yoksa bu bana bir işaret mi?” dedim. Meğerse burada genelde insanlar cumartesi günleri evleniyorlarmış. Hepsi de farklı köprülerde resim çektiriyormuş.


Hermitaj Müzesi şehirde en etkileyici yer. Bir sürü sanat eserini bünyesinde barındıran bir mabet. Anne kız parkesinden kapı koluna kadar saatlerce gezdik, inceledik. Erkek arkadaşımla yapmaya kalksam, bu kadar detaylı bir müze gezisinde ruhunu teslim ederdi.






Moskova'dan da çok etkilenmiştim ama St. Petersburg'da başka bir büyü var. Haziranda da erkek arkadaşımla kesin gideceğim o beyaz gecelerin romantizmini yaşamaya…


Siz bu satırları okurken ben Beyrut'ta olacağım...


Sevgiyle kalın

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.