Engelli ebeveyn olmak…

Bu hafta sizlerle bana gelen bir soruyu paylaşmak istiyorum:

“Merhaba Dilek Hanım. Ben hem bir anneyim hem de anne adayıyım. 32 yaşındayım. 4 yaşında bir oğlum var. Ben 3 yaşında çocuk felci geçirdiğim için değnek ve protez kullanıyorum. Bu normal olarak oğlumun çok dikkatini çekiyor.


Bana bundan 2 ay öncesine kadar sürekli bunun hakkında sorular soruyordu. “Anne iyileşecek misin? Neden bunu kullanıyorsun? Niye hasta oldun?” Benim dışımda anneannesine, babasına, okulda öğretmenine de bunları sormuş.


Yanında bir kere düştüm ve o anda çocuk çok üzüldü. "Peki anne şimdi sana kim yardım edecek?” dedi. Bende, “merak etme anneciğim ben kalkabilirim hem bak sende benim yerden çantamı veriyorsun bana yardım ediyorsun” dedim.


Elimden geldiğince ona açıklamaya bunu hissettirmemeye çalışıyorum ama bu kez de arkadaşlarından beni yeni tanıyanlar onun yanında “bunları niye kullanıyorsun? Ne oldu sana? Değneğini çekersem ne olur?” diye konuşunca boynu bükülüyor.


Bunun dışında ben şu anda 7 aylık hamileyim ve ikiz olacaklar. Şu anda bir de onun baskısı altına girdi. Biz ne kadar sen ağabeyisin psikolojisine sokmak istemesek de çevre çok etkili oluyor. Bana oğluma karşı nasıl hareket etmem konusunda yardımcı olursanız çok sevinirim. Teşekkürler. Saygılarımla.”


Öncelikle evrende yanlış, eksik hatalı yaratılmış hiçbir varlık olmadığını düşündüğümü söyleyerek sizi yanıtlamaya başlayacağım.


Bu nedenle özürlü, engelli vb. sözcükleri de gerekli bulmuyorum.


Tüm canlılar birbirlerinden farklıdır, değişik özellikleri vardır, bazılarımız da gerek doğuştan, gerekse sonradan bazı olaylar neticesinde farklı olabiliyoruz.


Ama bu varoluşumuzu engelleyen bir durum değil. Çocuklar aslında etraflarındaki gördüklerini dışlayan, normal dışı olarak değerlendiren bir bakış açısına sahip olarak dünyaya gelmiyorlar. Onları sonradan biz yetişkinler, farklılıkları dışlamayı öğreterek bu hale getiriyoruz. Toplumda farklı olan her şey dışlanıyor. Sürü içinde olmaya zorlanıyor. Çocuklarımıza, birilerini sırf bazı şeyleri diğerlerinden daha geç anlıyor ya da yapıyor diye engelli, özürlü olarak damgalamayı öğretiyor, hatta onlardan uzak durmayı sağlamaya çalışıyoruz.


Oysa farklılıkların zenginliğinden çok şey öğrenebiliriz ve çocuklarımızın zihinlerini daha da zenginleştirebiliriz. Farklılıklar evrenin mucizesidir aslında. Her şeyin tekdüze olduğu bir evren düşünebiliyor musunuz?


Her şey bakış açısıdır. Farklı bakmayı öğrendiğinizde yaşam son derece keyifli hale gelir. Mutsuzluklar umut haline gelir. Siz değneklerinizi kullanarak yürümenin değişik bir biçimini yapıyorsunuz aslında. Bu sıradanın dışında bir şey sadece.


Sıradan olmayan insanların yaşadığı sıkıntı sizin yaşadığınız şey. Bedensel ya da zihinsel olarak sıradan değilseniz, farklı düşünceleriniz, eylemleriniz varsa, çok insan sizin yaşadığınız sıkıntıları yaşıyor.


Bunları aşabilmek için, öncelikle çocuklarımıza nasıl bir bakış açısı kazandırmalıyız?


Onlara, yukarıda belirttiğim gibi, bunu hastalık, engellilik, vs. gibi bir durum olarak değil de, bir özellik olarak, farklı bir durum olarak benimsetmek gerekir. Çok kişinin bu durumda olabileceğini, onlarla birlikte olduğumuzda farklı bakış açıları kazanabileceğimizi benimsetmek, hayatımızda farklı bireylere de yer vererek, onlarla iletişimi kuvvetlendirmek gerektiğini anlatmak önemlidir.


Etrafınızdaki çocuklara ve kendi çocuklarınıza durumunuzu bu şekilde benimsetin. Bu bir eksiklik değil. Bir özellik. Saç rengi, göz rengi farklılığı kadar doğal bir özellik aslında. Bunu bir eksiklik olarak algılayan bizim bakış açımız. Çocuklarınızın sizin farklı durumunuzu benimsemeleri bu şekilde daha kolay olacaktır.


Kardeşleri doğduğunda ilgi bölüneceğinden bazı sorunlar yaşayabilirsiniz bu çok doğal. Ona her zaman anlatın.


Çocuklarınız için eşit olamazsınız çünkü ihtiyaçları farklı farklı olacak.


Ama adil olabilirsiniz ve onlara da bu adil olma duygusunu öğretebilirsiniz.


“Şimdi kardeşinin emzirilmeye ihtiyacı var, hadi ona yardım edelim, karnını doyuralım, sen de bana yardımcı olmak ister misin?” tarzındaki yaklaşımlar, hem onu sürecin içinde tutacak, hem de sevgi ve yardımlaşma duygusunu öğrenmesine olanak sağlayacaktır.


“Sen büyüksün, sen ağabeyisin” türündeki yaklaşımlar, bizi bir yere götürmez, çocuğa gereğinden fazla sorumluluk yükler, kardeşlerine karşı olumsuz tavır geliştirmesine neden olabilir.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.