Bağlarımız!

Schopenhauer, insanın kendini bağlarından ayırması gerektiğini söyler. Bağlar, yük ve acı demektir. Bizler ise ne kadar çok bağımız var ise, kendimizi o kadar güçlü, o kadar gerçek hissederiz. Burada şu sorunun cevabını düşünmemiz gerekli: Acı beklentisi yüzünden bağları koparmak ne derece doğrudur?


Ya da,


Bağlarımızı, bize gerçekten yük ve acı oluşturmayacak şekilde nasıl oluşturabiliriz?


Bağlıyız ve bağlarımızdan özgürleşmemiz gerekiyor. Ama bunu yaparken de yalnızlaşıp yabancılaşmamak. Bunun nasıl olabileceğini düşünelim istedim bu hafta.


Kimlerle bağ kuruyoruz? Bağ ne demektir?

Öncelikle anne- babamız, arkadaşlarımız, sevgilimiz, aşk hissettiğimiz kişiler, eski sevgililer, eşlerimiz, çocuklarımız, işimizdeki insanlar, bunların hepsi bizim bağ kurduğumuz kişiler.


Geçmişimizle çok fazla bağ kuruyoruz.

Maddeye bağ geliştiriyoruz, en sevdiğimiz giysimiz, yastığımız, evimiz, yatağımız, vazgeçemediğimiz pek çok nesne.


Gelecekle, en çok kaygı üreterek bağ kuruyoruz.

Ve bu bağlarımız bizim zincirlenmiş bir şekilde yaşamamıza neden oluyor. Günümüzün büyük bir bölümünü sadece kara kara düşünerek geçiriyoruz. Farkında mısınız? Şu anda gerçekten hayatımızda olmayan şeyleri düşünüyoruz üstelik.


Bitip gitmiş ilişkiler için üzülüyoruz, eski yaşantılarımızda yaşadıklarımız için kendimize acıyoruz, hayatta bile olmayan kişilerin sözleri hayatımızı yönetebiliyor.


Sanırım özgürleşmemiz gereken bağlar bunlar.


Son yıllarda, acı çekmemek için ilişkiden kaçınan, sevgisini belli etmeyen, içe dönük bir yaşantı sürdürüp, her türlü sorumluluktan kaçan, aşkı gördüğünde hemen arkasını dönüp yok olan insanların çoğaldığına şahit oluyorum.

Bağlardan kurtulmanın böyle bir anlamı olduğunu sanmıyorum.


Bağlardan kurtulmak AFFETMEK, SUÇLAMAMAK, YARGILAMAMAK ile olur düşüncesindeyim.


“Önce kendimi affediyorum. Tüm hatalarımla, yaşadıklarımla, öğrendiklerimle kendimi seviyorum” diyebilmek,


Geçmişimdeki tüm insanları affediyorum ve onları serbest bırakıyorum. Artık düşüncelerimde beni etkilemelerine izin vermeyeceğim diyebilmek,


Geleceğimizin şu andaki düşüncemiz ne ise ona göre şekilleneceğini bilerek, affetmenin bizi ne kadar özgürleştireceğini kavrayabilmek, hayatımızda yepyeni bir boyut açmaz mı?


“Affetmek zor” diyeceksiniz,


“Affetmeyip o acıyı tüm hayatınız boyunca taşımak daha zor” diyeceğim ben de…


Affetmek, kendimiz içindir, başkası için değil.


Affetmek, “kendin için” bir şey yapmak, bir adım atmak demektir.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.