İlişkin: Parmak İzin


İlişki, iki insanın bir araya gelerek başka iki insanın asla yapamayacağı bir kombinasyon yaratması dolayısıyla ortaya çıkan her kişinin parmak izi kadar kendine özgü, bakılmaya, ilgilenilmeye muhtaç, ne kadar verirsen sana o kadarını geri verecek bir organizmadır aslında... Bir kadın ve bir erkeğin ilişkisi onların ilk bebeğidir. Bu bebek sağlıklı olursa eğer, sağlam olursa, güvende olursa o zaman bu kadın ve bu erkekten doğacak diğer bütün bebeklerin geleceği garantide demektir. Sadece bebeklerin değil kadının ve erkeğin fiziksel ve duygusal sağlıkları; hayattan alacakları tatminin ölçüsü hep bu ilişkinin ne kadar kaliteli olduğuna bağlıdır...


**


Dünya üzerinde diğer insan kadar zor olan başka bir şey yoktur... Bütün insanlar sinir bozucudur. Sinir bozucu olmak ile tehditkar olmak aynı şey değildir. Evlendiğini insan her zaman en zor insandır. Çünkü bir kişiyle kalıcı ilişkiye başlayınca yaşamın ilk evresinde (0-3 yaş) ilişki kurmayı öğrenilen anılar canlanır ve ilişki bu anılar üzerinden algılanmaya başlanır.


**


Mesela bebekken annem beni yatağıma bırakır, ağlamalarımı (biraz sonra nasıl olsa susacağımı düşünerek dikkate almaz) ve kendi kendime uyumamı beklerdi... Ben bundan (en yakın ilişkimden) zor zamanları kendi kendime atlatmayı, sıkıntıda olduğumda tek başına kalmayı öğrendim. Ve şimdi evliyim; evlendiğim insan zor zamanları beraber atlatmayı umut etmişti. Bu benim bütün bildiklerime ters... Yine de bu ilişkide kalmak istiyorum. Ama nasıl?


**

HTHayat Aile Okulu’ kapsamında şahane bir atölye çalışmasına imza atan Stan Tatkin’e göre “İlişki önde gelir” diyerek... Yani şöyle: diğer insanla olan ilişkide her ikinizin de faydasına olan çözümü sadece senin faydana olan çözümün önüne koyarak; asıl meselenin ne para, ne seks, ne çocuklar, ne başka bir şey olmadığını; asıl meselenin bu ilişkide kalıp kalmamak olduğunu fark ederek... Eğer kalmak istiyorsan kendini tanıdığın kadar iyi partnerini de tanıyarak. Onun refahı için, huzuru ve mutluluğu için çalışmayı göze alarak ve hatta eşinin geçmişte yaşadığı acılardan bile sorumlu olduğunu kabul edersen (sen acıtmamış olsa da)...


**


Çünkü evlilik bir yerde, bir insana “Seni başımın belası olarak alıyorum” diyebilmektir... Bu şekilde bebekliğinde annenle kuramadığın güvenli ilişkiyi yeniden kurma şansı elde edebilirsin... Bu şekilde en yakınındaki insanı hayat enerjinin kaynağı olarak olarak kullanabilir ve onun kaynağı da sen olabilirsin. Bu şekilde, bilirsin ki, ne yaparsan yap arkanı kollayan, senin tarafında olan biri var, bilirsin ki güvendesin... Sizin birbiriniz için yapabileceklerinizi başka kimsenin yapamayacağını bilerek kalırsın ilişkide... Bilirsin ki sizin ilişkiniz kötüye giderse bundan en çok çocuklarınız zarar görür.


**


İnsanın başkalarını sevmesi için önce kendisini sevmesi gerektiği de doğru değil. Önce sevilecek sonra seveceksin ki beynin öğrenecek kendini de sevmeyi...


**


Bilirsin ki başının belası olarak aldığın insan mutlu değilse sen de mutlu değilsin; o yüzden bir anlaşma yaparsın; bu anlaşmanın ana kuralı ikinizin birden mutlu olmasıdır. Ne egon, ne haklılık haksızlık durumun, ne geçmiş travmaların değil... İlişkiyi önde tutmak bir kazan/kazan durumudur... Değilse eğer; burada durmanın ne anlamı var?



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.