Hani bunun ilk sahibi?

Bir arkadaşımız kitapları koleksiyon için biriktirmek ile bir kütüphane kurup herkesin kullanımına açmak arasındaki farkı ne de güzel anlatmıştı. İşte bu kitaplar benim, ben biriktirdim, bakın ne de güzel yaptım. Öhöm böhöm...ya da... işte bu kitapları bir araya getirdim herkes okusun diye..Kulağa ne kadar farklı geliyor değil mi?


***


Miras nedir? Ne demektir? Bir kaç anlamı var haliyle...

Bir anlamıyla "bir kimsenin ölümüyle, ona ait para, mal, mülk gibi maddi varlıkların o kişinin yasal mirasçılarına geçmesi."

Bir diğer anlamı daha genel: "Bir kuşağın kendinden sonra gelen kuşağa bıraktığı şey."

Bir başkası da "kalıtım yoluyla gelen özellikler."

Neresinden bakarsak bakalım, her bir anlamıyla mirası bir armağan, bir emanet olarak görmek mümkün.


***


Bahar temizliği aileye sirayet etti bu yıl. Vefat eden teyzemden kalan eşyaların bazılarını Flora'ya götürmek üzere İstanbul'a geldik bir süreliğine. Annemle kardeşim eşyaları önceden toparlamaya başlamışlardı. Ben de gelince, kullanacak olduklarımız ayrıldı, geriye kalanların tasnifi yapıldı, temizliğe gelen Sultan için ayrılanlar bir köşede, kullanmayacak olduğumuz giysiler bir başka yaşlı akrabamızın yardımcısına verilecek, o da köyüne götürecek o giysileri....derken derledik topladık teyzemin evini. Ne karmaşık duygularla dolu bir süreçmiş, anılar hep peşimizdeydi. İşte şu, çocukken oynadığım tahtadan maymun oyuncak, şu el aynasına ne de çok bakmışlığım var, pembe şekerlik, ceviz masa, şifonyerler, saat başlarını dört gözle beklediğim guguklu saat...Benle gelmek isteyenleri aldım tek tek.


Ah bir de o güzelim eski şapkalar var, nasıl ayrılacağım onlardan? Yıllardır saklanmış ama dokunulmamaktan sıkılmış şapkalar için birden aklıma Sevil geldi, onun diziler ve filmler için kostüm hazırladığını hatırladım. Soralım bakalım işlerine yarar mı bu şapkalar. Bir telefon bağlantısı ve Sevil ertesi günü kapımızı çaldı o güzel gülüşüyle. Şapkaları ona emanet ettik. İçim bir tuhaf oldu başta ama sonra birlikte gittiğimiz misafirlikte şapkaları giyip giyip poz verince rahatladım. İşte böyle, şapkaları değiştire değiştire teyzemin mirasını herkesin kullanımına sunma egzersizi yapmış olduk. Dönem filmlerinde kullanılsın şapkalar, ihtiyacı olana ulaşsın. Miras böyle bir şey değilse nedir?





Yıllar önce çalıştığım konfeksiyon işinde atılan kumaş parçalarına kıyamayıp sağlam bölümlerini eve taşımıştım. Zamanında bize minder, yelek, mont gibi ne çok şey dikmişti annem. Yıllardır duruyorlarmış, unutmuşum, annem hatırlattı, kumaş mirasım varmış meğer! Kullanmayacaksak verelim onları da dedik, kardeşimin kırkyama yapan bir arkadaşına verilmek üzere valizlere yerleştirdik. Ohhhh dağıttıkça hafifliyoruz!


***


Ah şu dolanıp duran atalar sözleri!

Kimisi cuk oturur söylemek istediklerimize, his tercümanı olur, kimisi de öyle bir kalıba sokar ki kolay kolay kurtulamayız kara büyüsünden.

"Para tren biz istasyon" sözü bizim ailede paranın birikmemesiyle, gelen paranın elde durmayıp gitmesiyle ilgili kullanılan bir sözdü. Yıllarca bu sözün bende bıraktığı olumsuz izleri temizlemekle uğraştım. Sonra atasözü güncellemesi neden olmasın deyip, madem para tren, biz de kocaman bir tren garı olalım, her yönden gelsin trenler ve her yöne dağılsınlar diye canlandırdım gözümde. Geçen gün eşya toplama sırasında bu söz yine geldi aklıma da bir güncelleme daha yapıverdim: Sadece para için değil pek çok şey için istasyon olalım! Bize gelsinler ve bizden dağılsınlar, eşya da olsun bu trenler, bilgi de!

Eşya-para-bilgi...

Hepsi de aynı şekilde işliyor gibi: İhtiyacından fazlası birikmişse, o fazla olanı dağıtmak, herkesin kullanımına açmak.

Bugünlerde kendimizin, atalarımızın mirasını paylaşıyoruz, bizde biriken, bize gelen ne varsa ihtiyacımız olan kadarını alıp geri kalanını ihtiyacı olanlara paylaştırıyoruz. Böylece her şey dolaşıma giriyor.

Bir arkadaşımız düzenle gırgır geçen bir beste yapmış, geçen akşam dinletiyordu: "Parasız çekilmez bu hayat, haydi sen de ceplerini doldurmaya bak!" Ahhh, halbuki o cepteki para güzel şeyler için kullanılmıyorsa, hayırlı işlere yatırılmıyorsa neye yarar? Cepte durmasının kime faydası var? Eşyalar evdeki dolaplarda, bilgi ise o çok sevdiğimiz beynimizin içinde kapalı kaldıkça ne olacak?

Paylaşalım, dağıtalım artık, bereket böyle çoğalıyor.

Boşuna "harekette bereket var" dememişler! İnşallah bize de bir atasözü söylemek nasip olsun bizden sonraki nesiller için. O bilgeliğe ulaşacağımız günler yakınlaşsın diliyorum...

Bizim istasyonlar ne kadar hareketli bu aralar maaşallah.

Gelip giden trenlerimize bereket olsun.








Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.