Mutfak, çocuklar için de ilginçtir. Kontrolü elden bırakmadıkça, riski olmayan, yaşlarına uygun küçük görevler vermeliyiz onlara. Bebekler ilk öğrenimlerini oral dönemde yaşıyor. Her şeyi ağızlarına atmak istiyorlar. Sonra onlara bunu yapmamaları gerektiğini anlatıyoruz. Öğrenme ellere geçiyor. Sonra ellerinin de kirleneceğini söyleyerek onları kısıtlıyoruz... Sınırları net ama yaratıcı bir mutfak aktivitesinin çocuklarda tat, koku ve dokunma duyularını besleyerek anne babayla geçirilen keyifli bir zamana dönüşeceği kesin. Bizler de bu aktivite sürecinde nasıl bir ebeveyn olduğumuza dair pek çok ipucu veriyoruz.


Burada hassas soru, ne kadar sabırlı ve hoşgörülü olduğunuz. Masa, örtü, tişört... Ne varsa nasipleniyor bu mutfak aktivitesinden. Hatta yerler de batabilir. Mutfağınızı bu halde görmeye tahammülünüz olmalı, temizlemeye de gönlünüz. Çocukları mutlu etmek aslında kolay. Zor olan onları sofraya çekebilmek. Televizyona bakmadan, elleri telefona gitmeden, yemek sohbetlerine katabilmek...


Yemek yemenin çok önemli bir disiplin olduğunu öğretmeliyiz onlara. Hayatta pek çok şeyin nedeni alışkanlıklar olduğuna göre, çocuklarımızın iyi ve mutlu yemek yeme alışkanlığını edinebilmesinin bizim sorumluluğumuz olduğunu da bilmeliyiz.


Üç öğünün ritüeli farklı

Çocuk sofra kurulan bir evde büyümeli. Üç öğünün de farklı bir ritüeli olduğunu görmeli. Annesinin onun sağlığını düşünerek günlük yemek seçimlerini yaptığını hissetmeli. Sofrada göz görgüsü de önemli.Mesela zaten yemiyorlar diye sebzeden vazgeçmek olmaz. Renk renk zeytinyağlı yemekleri masada görmeleri bile yeterli. Bazı çocukların pek çok sebzenin ismini bilmediğini üzülerek gözlemliyorum. Önceleri belki reddedecekler ama pes etmeden o bir tabak mevsim zeytinyağlısını sofranın baş tacı etmeliyiz. Sonra bir gün ‘’Sebze yok mu diyorlar ve siz emeğinizin karşılığını almış oluyorsunuz.


Sanmayın ki bizim evde de işler tam tıkırında. Kara listede oldukları için beni çok üzen yiyecekler var. Ama bir gün başaracağıma dair inancım sonsuz. Üstelik Yankı Yazgan’ın söylediği bir sözü hatırlıyorum: ‘’Ben bir çocuğun yemediği bir şey için savaşmam, ama yediği şeyler için savaşırım’’ demişti. Yani portakal yemeyen kızıma çok da ısrarcı olmamalıyımama her gün fast food isterse durum farklı, bunu engellemeliyim.


Sofrada neşe

Günümüzün çocukları almaya, kendi istediklerini yapmaya ve yaptırtmaya alışık. Doğdukları ilk günden beri peşinde koştuğumuz, bilinçli bir şekilde aşıladığımız özgüven onlara sofrada da tercih yapma, istek belirtme ve hatta kritik etme rahatlığını veriyor. Bu tercihlere ve dileklere kulak vermek, önemsemek, sofralara ve aileye neşe katıyor. Bu nedenle bazen sadece çocukların isteklerine göre kuralım sofraları.


Onları şımartalım, bamyayı yerlerken aldığımız hazzı,mantıyı kaşıklarken de alalım. Onlar içinmeyveleri soyalım, karpuzun çekirdiklerini ayıklayalım. Beraber hamur açalım, elleriyle yaptığı bozuk şekilli hamurlara hiç karışmayalım. Arkadaşlarını ağırlayalım. Sofrayı keyif alacakları gibi hazırlayalım.


Tatili,meyveleri, dondurmayı ve limonatayı da düşünürsek, bu işler yazları daha da keyifli olur. Hele işin içine bir de ramazan girerse işte o zaman tam olur. Fırsat bu fırsat, ben şimdi çocuklarla giriyorum mutfağa, ne isterlerse yapıyorum ve iftar sofrası için sürprizleri de unutmuyorum.


Meyveli turta tarifi için lütfen tıklayın...


Kakaolu puding tarifi için lütfen tıklayın...


Mısır gevrekli tavuk tarifi için lütfen tıklayın...


Limonata tarifi için lütfen tıklayın...


Haber: Selin Kutucular

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.