Dresden’i yazmaya başlarken ikilem içerisindeydim, mücevher kutusu olarak tanımlanan Saksonya güzeli Dresden mi, yoksa 2 gün içerisinde kimine göre 50, kimine ise 150 bin kişinin yaşamını yitirdiği, binaların yüzde 90’ının korkunç bir şekilde yerle bir olduğu kederli Dresden mi? Hangisi?...


Önce bugünün Dresden’iyle başlayalım. Dresden’in böylesine güzel var olma sebebini kolayca 1990’ların sonrasında yapılan çalışmalara bağlayabiliriz. Öyle ya barok mimarinin en güzel temsilcilerinden olan Dresden’e savaş sonrası Demokratik Almanya döneminde tarihi ve geçmişi adına tek çivi çakılmamış. Frauekirsche, Semper Opera Binası gibi pek çok eser, iki Almanya’nın birleşmesiyle eskisine son derece sadık kalınarak yenilenmiş. Ancak Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim Demokratik Almanya döneminde hiçbir şeyi çöpe atmamışlar, kırıp dökmemiş, yok etmemişler. Bu sayede şehir, yenilenip eski halini alabilmiş.


Geçtiğimiz haftalarda güneşli bir sabaha uyanıp Elbe Nehri’nin kıyısında yürüyerek keşfe başladım. Dresden, pek çok Alman şehri gibi su kıyısına kurulmuş, düz bir şehir. Yani yürüyerek ya da bisikletle keşfetmek için ideal kentlerden. Uzun bir dönem Saksonya’nın başkentliğini yapan Dresden’in geçmişi 700 yıl öncesine dayanıyor. Yine pek çok yerleşim gibi küçük bir balıkçı kasabası olarak kurulmuş ve tanınmış.


Evet, Dresden’e gitmek için çok sebep var. Öncelikle gitmek kolay. İstanbul’dan direkt uçuşlar bulunan Leipzig ve Prag’a yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta. Zengin bir tarihi, şahane lokanta ve kafeleri var. İlave olarak İsviçre Saksonyası olarak bilinen bölgede yer alıyor.


Frauekirsche’nin hüzünlü hikâyesi

11. yüzyılda “Sevgili Kadınlar” adıyla inşa edilen küçük kilise, 1722’de yıkılıp yerine 1738’de etkileyici kubbesiyle Dresden’in simgesi olan barok stilin önemli temsilcilerinden Frauekirsche - Kadınlar Kilisesi yapıldı. Ancak 1945’teki bombardımanda bir duvarı hariç tamamıyla yıkıldı. 1993’e kadar bir anıt gibi kaldı. Dresden’liler, 45 yıl sonra enkazın antında çıkardıkları moloz yığınları arasındaki orijinal taşlarla kiliseyi eski haline sadık kalarak yeniden inşa etti. 3 bin 643 orjinal taş eski yerine konularak, var olmayan taşların yerine yenileri eklenip 2009’da yeniden açıldı. Bugün kilisenin duvarında görünen koyu renkli taşlar eski, açık renkliler ise yeni taşlardır.


Dresden’in 2 günü

Berlin, savaş sonrası en çok acı çeken şehir olarak bilinir. Savaş süresince Nazilere üs olduğundan ve savaşın sonu Berlin’de bittiğinden 2. Dünya Savaşı denildiğinde ilk akla gelen şehirdir. Dresden aslında 2. Dünya Savaşı süresince tarafsız bir şehir olmuş ve hiç zarar görmemiş. 13-14 Şubat 1945’te ise savaş sona ermesine rağmen başta İngiltere olmak üzere müttefik güçler, savaş sırasında İngiliz şehirlerinin bombalanmasının intikamını almak için 2 gün boyunca bu şehri aralıksız bombalamış. Dresden’de yer alan 28 bin binanın 24 bini yıkılmış, yaklaşık 150 bin kişinin yaşamını yitirdiği iddia ediliyor.





Porselen Müzesi ve Duvarı

Eski şehrin içindeki 101 metre uzunluğundaki porselen duvar, Dresden krallarını resmediyor. Eser için yaklaşık 25 bin porselen kullanılmış.

Zwingler Sarayı

1709’da yapılan saray, barok mimarinin en güzel örneklerinden. İçindeki müzelerde Rönesans döneminin önemli sanatçıları Boticelli, Rembrandt, Tziano ve Rubens gibi ressamların eserleri sergileniyor.

Brühl’s Terası

Şehri keşfe başlamak için Brühl’s Terası en doğru noktalardan biri.

Semper Opera Binası

Barok, erken Rönesans ve Yunan mimari sentezi opera binası, 2. Dünya Savaşı sırasında zarar gören yapılardan... 1989’da yeniden inşa edilmiş.

Dresden’e tepeden bakış

100 yaşını aşkın bir çeşit üstten raylı finüküler olan Schwabebahn ile Dresden’i görmek iyi bir fikir.

Caspar David Friedrich

Alman romantizminin en önemli ressamı Dresdenli Friedrich’den bahsetmeden olmaz. Saksonya İsviçresi ve Ruegen’i onun yorumlarıyla görmek biraz (gerçek üstü olsa da) önemli bir deneyim. Friedrich eserlerini Gemäldegalerie Neue Meister’de görmek mümkün.

Schwarzmarkt Cafe

Bir kahvaltıyı buraya ayırmalısınız. Kirazlı, Hollanda kremalı, meyveli kekler veya marzipanlar olağanüstü zengin.

Kuchen Atelier

Pasta cennetine girmek isterseniz doğru adres burası. Macaron’lar, geleneksel pastalar, salatalıklı çilek pastasıve spesiyal Dresdner Eierschecke denemelisiniz.


Yazı: Levent Özçelik

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.