Liverpool benim için bir yanı ile futbol diğer yanı ile Beatles anlamına geliyor öteden beri. Birkaç hafta önce efsanevi Anfield Road Stadyumu’nda izlediğim Liverpool-Chelsea maçı nedeniyle gittiğim şehirde yemeye, içmeye ve eğlenmeye dair notlar aldım. Ancak bu notlar öyle bir anda ortaya çıkmadı; önce tipik bir turist gibi şehrin en bilinen yerlerine götürüldüm, Beatles çalan turistik barlar da dahil... Ancak ikinci günden sonra gerçek Liverpool’u keşfettim. Özellikle bu mevsimde şehrin havası ayrı güzel, kaçırmayın derim.


Gün batarken

Özellikle öğleden sonraları Albert Dock, Mathew Street ve çevresi hareketlenmeye başlıyor. Liverpoollular ve turistlerle karışık bir kalabalık. Özellikle Mathew Street’te Beatles ve John Lennon’un çaldığı başta The Cavern Pub olmak üzere dolup taşıyor. Zaten The Cavern Pub, Smokie Mo’s, Lennon’s Bar gibi mekânlar bar-kulüpten ziyade müze işlevi görüyor.


New Everyman: Şehrin gece hayatının merkezinin kıyısında denilebilecek Everyman kokteylleriyle dikkat çekiyor. Oldukça şık bir mekân.

Hanover Street Social: Casartelli Building içinde yer alan mekân geceye başlamak için iyi bir tercih...

Liverpool Tate: Albert Dock içinde bulunan mekânın kafesi, sanatla sonlandırılan bir günü aperatiflerle keyifli bir hale getiriyor.

Miller&Carter: Albert Dock’un içinde bulunan mekân, yüksek tavanlı camla örülü kış bahçesi havasında...


Akşam yemeği

San Carlo: Şehrin en iyi İtalyan restoranlarından biri. Buranın bir diğer özelliği Everton ve Liverpoollu futbolcuların uğrak yeri olması. Restoranın müdürü Tony çok tatlı bir adam. Prosecco’ları ve Toscana şaraplarını tavsiye ederim.

Gusto: Albert Dock içindeki restoran çağdaş mutfağın İtalyan lezzetleriyle birleşimi. Taze sebzeler ve deniz ürünleri oldukça başarılı.

The Boudoir: Malmaison Hotel içinde yer alan restoran oldukça şık. Fransız etkileri taşıyan menüsü ve dekorasyonuyla biraz da “posh”, yani havalı... Şehrin içinde olup bambaşka bir atmosferin keyfini çıkarmak isteyenler için.

Alma de Cuba: “Liverpool’da gece nerelere gidilir” diye sorarsanız alacağınız cevap büyük olasılıkla Alma de Cuba olacaktır. 18. yüzyılda insa edilen St. Peters Katolik Kilisesi yenilenip restoran-bara dönüştürülmüş. Olağanüstü güzellikte bir dekorasyon. Büyük bir sahne, dev bir bar ve oldukça başarılı kokteyller.


Eğlenmek için

Albert Dock’un içinde Revolution, yemek sonrası hızla bara dönüşen mekânlardan. Barın rıhtım tarafı dans mekânı, cadde tarafı ise daha sakin ve lounge havasında.

Circo: Sirk formatında bir yer. A la carte restoranı olsa da benim ilgimi çeken mekânda gerçekleştirilen performanslar. Her yerde performans sanatçılarını göreceksiniz. Gece 3-4’e kadar yoğun bir club’ı var. DJ müzikleriyle eğlencenin zirve yaptığı mekânda VIP room ve fetiş kıyafetleriyle performans sanatçıları dolaşıyor etrafta...

Matthew Street: Bu cadde Beyoğlu’nun arka sokakları gibi. Hemen tüm barlarda canlı performans var. Pek çoğunun girişi ücretsiz ve günün her saatinde ilgi çekici müzik olaylarına rastlayabilirsiniz. The Cavern Pub, Smokie Mo’s, Lennon’s Bar bu bölgenin en dikkat çekici mekânı...

Bond Street: Concert Square bölgesinde Soho Bar, Revolution Vodka ve diğerleri... After party olarak nitelendirebileceğim bu mekânlar sabaha karşı bulunmak için güzel. Ancak yine de bana göre ucuz yerler ve Liverpoollulardan çok Liverpool çevresinden gelenler buralara takılıyor.

Salt Dog Slim’s: Şehrin en iyi barlarından. Giriş katta barın etrafı genelde kalabalık. Ancak bu mekânda yukarı kata çıkmanın püf noktasını bilmeniz gerekiyor. Üst katta özel bir bar var ve sadece telefon ederek rezervasyon yaptırıyorsunuz. Telefonu bulamazsanız barda çalışanları ikna edip çıkabilirsiniz. Adres, 79 Seel Street...

Berry&Rye: Duke ve Berry Street için Liverpool’un SOHO’su denilebilir. Buradaki mekânlardan en önemlisi bence Berry&Rye. Geldiğinizde barmen Jack’ten ‘mint julep’ isteyin. Kentucky’nin resmi içeceği... Tabelası filan yok. Hatta ben aradım ve önce kapı duvar görüntüsüyle kapatılmış olduğunu düşündüm. Mutlaka gidin keşfedin. 48 Berry Street...


Sabahlayanlar için

Liverpool özellikle pazar kahvaltılarıyla dikkat çekiyor. Burada Albert Dock, Duke Street’te kahvaltı keyfi yaşayabilirsiniz. Kahvaltı bir ritüel olduğu için istediğiniz her yerde yapmak mümkün.


Yazı: Levent Özçelik

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.