Berlin’e her gidişimde bir günümü sadece Potsdam’a ayırmak istedim ama çok uzun süre denk getiremedim. Sonunda bir fırsat yakalayıp gittiğimde ise kaybettiğim zamana üzüldüm. Zira görkemli binasıyla baş döndüren Berlin Merkez Tren İstasyonu’ndan bilet alıp yaklaşık 1 saat süren yolculukla Potsdam’a ulaşmak mümkün. Almanya’da trenle yolculuk etmeyi oldum olası çok severim. Çünkü hat boyları tren yolculuklarını keyifli bir seyahate dönüştürmek için düzenlenmiş sanki. Kimi zaman nehir, kimi zaman ormanların kıyısından ya da geniş çayırların ortasından geçen tren, doyumsuz manzaralara tanıklık ediyor.


Işık, zengin, sessiz...

Gelelim Potsdam’a... Şık, ünlü, tarihi, zengin, sessiz... Bu kelimelerin tümünü bu küçük şehri tasvir etmek için kullanabiliriz. Berlin’e gidip de Brandenburg Caddesi, Sansouci Sarayı, Brandenburg Film Müzesi’yle ünlü bu sevimli şehre uğramazsanız, hem kendinize hem de Potsdam’a haksızlık etmiş olursunuz. Şehrin küçük meydanlarını ve şık caddelerini saymıyorum bile... Brandenburg Eyaleti’nin başkenti olan Potsdam, Almanya’nın aristokrat sayfiyesi adeta... Berlin’e bir gölge kadar yakın olup Berlin’in gölgesinde kalmayan, karakter sahibi bu şehir doğal güzellikleri, mimarisi ve tarihiyle de görenleri büyülüyor. Almanya’nın geneline yayılan bisiklet tutkusu burada biraz daha ileri düzeyde...


Siz de Potsdam’a gittiğinizde tren istasyonundan bir bisiklet kiralayarak gezmeye başlayabilirsiniz. Yaklaşık 20 tane irili ufaklı göle sahip Potsdam’da bisiklet gezilerinin ne kadar keyifli olduğunu söylememe gerek yok. Şehrin bir şansı da Berlin’in ve diğer pek çok kentin aksine II. Dünya Savaşı’nda zarar görmemiş olması. Berlin’in zengin ve aristokrat nüfusunun Potsdam’i ikinci bir ev gibi gördüğünü, bu durumun da şehrin refah seviyesini olumlu etkilediğini belirtelim.


Mimari cennet

Prusya tarafından yönetildiği dönemde Rusya, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika esintileriyle harmanlanan Potsdam mimarisi, klasik Alman mimarisine alternatifler sunuyor. Kentteki tüm detaylar, görenleri kıskandıracak kadar zevkli...


Potsdam’da görülmesi gereken yerlerin başında bahçe peyzajı, dış ve iç mimarisiyle hayranlık uyandıran Sanssouci Sarayı geliyor. Sanssouci Parkı, dinlenebileceğiniz, ruhunuzu güzelliklerle doyurabileceğiniz bir park. Pek görkemli bu park, Sanssouci Sarayı başta olmak üzere pek çok önemli binaya da ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri de ‘yeni saray’ anlamına gelen Neues Palais. Mutlaka görün. Altın kaplama görünümündeki Chinese House da parkın bir başka zenginliği...


Sıra sıra dizilmiş eski kırmızı Hollanda evlerinin bulunduğu Hollaendische Viertel’de ise kendinizi Amsterdam’ın ara sokaklarında hissedebilirsiniz. Burada bulunan Potsdam Müzesi’ni mutlaka ziyaret edin. Bölgede çok güzel kafeler de bulunuyor. Şehrin ana caddesi Brandenburg’da müzeler ve zarif tabelalarıyla korunmuş mekânlar yer alıyor. Tarihi dokusu korunan caddeyi, kapitalizme direnen huzurlu bir yaşam sokağı olarak nitelendirebiliriz. Yürümek, bisiklete binmek, soluklanmak, parklarda oturmak için şahane...


Sinefil şehir

Potsdam sinemaseverler için de önemli bir şehir zira film tema parkı Filmpark Babelsberg ve film müzesi burada... Alman sinemasının ilk ekspresyonist eserlerinin çekildiği buradaki stüdyoları mutlaka görün.

Nerede kalınır?

Filmhotel Lili Marleen - Sinema tutkunları için keyifli bir otel, odalar film posterleriyle süslü...


Relais und Chateaux Hotel Bayrisches Haus - Michelin yıldızlı restoranıyla Sanssouci Parkı’na 10 dakika mesafede bir otel...


Cafe Heider - Mükemmel kahve ve lezzetli yemekler için uğranması gereken bir adres. Prusya tarafından yönetildiği dönemde Rusya, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika esintileriyle harmanlanan Potsdam mimarisi, klasik Alman mimarisine alternatifler sunuyor. Kentteki tüm detaylar, görenleri kıskandıracak kadar zevkli...


Potsdam’da görülmesi gereken yerlerin başında bahçe peyzajı, dış ve iç mimarisiyle hayranlık uyandıran Sanssouci Sarayı geliyor. Sanssouci Parkı, dinlenebileceğiniz, ruhunuzu güzelliklerle doyurabileceğiniz bir park. Pek görkemli bu park, Sanssouci Sarayı başta olmak üzere pek çok önemli binaya da ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri de ‘yeni saray’ anlamına gelen Neues Palais. Mutlaka görün. Altın kaplama görünümündeki Chinese House da parkın bir başka zenginliği...


Sıra sıra dizilmiş eski kırmızı Hollanda evlerinin bulunduğu Hollaendische Viertel’de ise kendinizi Amsterdam’ın ara sokaklarında hissedebilirsiniz. Burada bulunan Potsdam Müzesi’ni mutlaka ziyaret edin. Bölgede çok güzel kafeler de bulunuyor. Şehrin ana caddesi Brandenburg’da müzeler ve zarif tabelalarıyla korunmuş mekânlar yer alıyor. Tarihi dokusu korunan caddeyi, kapitalizme direnen huzurlu bir yaşam sokağı olarak nitelendirebiliriz. Yürümek, bisiklete binmek, soluklanmak, parklarda oturmak için şahane...

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.