Zürih çocuklar için harika bir şehir. Kentin ortasındaki gölün etrafı çepeçevre park ve bahçe… Yeşilliğin içinde oyun alanları, saklı koylar, meşe palamudu ağaçlarıyla tam bir doğal yaşam parkı. Çocuklar için parklar dışında da birçok etkinlik var. File binebileceğiniz, zürafa besleyebileceğiniz, fok balıklarının gösterilerini izleyebileceğiniz çocuk hayvanat bahçesi (Rapperswill- Kinderzoo) bizim favorimiz oldu.

Bir diğer favorimiz de Dinozor Müzesi. Dinozor deyince akan sular duran zamane çocukları için kitaplardan ve oyuncaklardan tanıdıkları bu tarih öncesi yaratıkların gerçeğine eş büyüklükte modellerinin sergilendiği, kazılardan bulunmuş kemiklerinin, dişlerinin olduğu bu müze tam bir vaha. Hayretler içinde seyrettik uçan, yüzen ve kara dinozorlarının kemiklerini...

Zürih’in merkezindeki Bahnhofstrasse’de (bizim Bağdat Caddesi gibi) bulunan 4 katlı Franz Karl Weber oyuncakçısı sadece çocukların değil büyüklerin de aklını çelecek binlerce değişik oyuncakla dolu. Noel zamanı gittiğimiz için şehrin muhtelif yerlerine kurulan Noel pazarlarında nostaljik atlıkarıncalar ve trenler gibi eğlencelerle, anne babalar sıcak şarap içerken çocukları eylemek mümkün oldu.

Noel havası keyifli olsa da Zürih’e yazın gitmenin daha güzel olacağı kanaatindeyim. Çünkü demin bahsettiğim göl bildiğiniz sazlı ve çamurlu göllerin aksine pırıl pırıl, yüzülebilir bir göl. Akdeniz dururken İsviçre’ye yüzmeye mi gidilir demek mümkün; lakin orman havası ve yeşille düşman olmayan bir şehre misafir olmak uğruna gidilir bence…

Yazı: Damla Çeliktaban