Tarih boyunca zengin topraklarıyla ünlenen Modena, binlerce yıllık geçmişinde Etrüskler, hatta Keltlere ev sahipliği yapmış. Son yıllarda her ne kadar “Ferrari’nin şehri” olarak anılsa da aslında bu unvandan fazlasını hak ediyor. İtalya’nın kuzeyinde Po Ovası’nda yer alan Modena’nın kalbi Piazza Grande’de atıyor.


Şehrin en görkemli yapılarından Belediye Sarayı da bu meydanda. Modena Katedrali, Civica Kulesi şehrin önemli yapıları arasında ilk akla gelenler. Mimariden bahsetmişken ünlü İtalyan mimar Aldo Rossi’yi es geçmek olmaz. Rossi’nin Modena’da yaptığı San Cataldo Mezarlığı şehrin görülmesi gereken yerlerinden biri. Modenalı bir başka önemli isim de dünyaca ünlü tenor Luciano Pavarotti. Ünlü tenor Modena’da doğdu, 2007 yılında hayata gözlerini bu şehirde kapadı.


Tüm bu kallavi şöhretlere rağmen kasaba otomobil sporlarının merkezi olarak biliniyor. Çünkü Enzo Ferrari dışında Maserati, De Tomaso ve Pagani’de burada konuşlanmayı tercih etmiş. Ferrari’nin yeri ayrı tabii. Markanın “360 Modena” diye bir modeli var.


Bitti mi bitmedi... Yine otomobil severlerin yakından bildiği “Modena sarısı” da şehirde kullanılan duvarların tonundan esinlenilerek yaratılmış. Öyle çok büyük bir şehir değil Modena, bisikletle keyifle gezilecek şehirlerden. Dar sokakların geniş meydanlara açıldığı tipik İtalyan şehirlerinde dolaşmayı seviyorsanız Modena’ya gittiğinize kesinlike pişman olmazsınız. Gün içerisinde de fazla hareketli olmayan akşama doğru daha bir sakineyip gece ıssızlaşan şehirlerden burası. Ama sakinliğine inat bir o kadar şık bir şehir. Yolunuz şu aralar popülaritesi bir hayli artan Bologna’ya düşerse en azından bir gününüzü Modena’ya ayırın, pişman olmazsınız.



Enzo Ferrari

Museo Panini Otomobil meraklıları Panini Müzesi’nde Umberto Panini’nin Maserati koleksiyonunda yer alan eşsiz parçaları da mutlaka görmeli. Modena civarlarındaki kırsal kasaba Cittanova’daki müze, Maserati kardeşler tarafından kurulmuş. Bugüne kadar zarar görmeksizin korunabilen koleksiyon, 23 arabadan oluşuyor.


Müze randevu alınarak gezilebiliyor, aklınızda bulunsun. Ferrari ve Enzo Ferrari isimleri için söylenecek şey otomobilden fazlası olmalı. Zaten Ferrari otomobilleri gibi Enzo da efsane. Hayatı mücadelesi ve başarıları bunu fazlasıyla hak ediyor. Hayatının anlatıldığı filmi izlerken de bunu hissediyorsunuz. İki dünya savaşının ilkinde İtalyan ordusunda asker olan Enzo, aslında opera sanatçısı olmak istermiş. Ancak yeteneği olmadığını fark edince ikinci büyük tutkusu otomobilleri seçmiş.


Böylelikle Ferrari efsanesi doğmuş. Enzo Ferrari adına açılan müzede, hayatına ve yarattığı markaya dair pek çok şey var. Müze Modena yakınlarındaki Maranello’da. museocasaenzoferrari.it


Bir hız efsanesi

Enzo Ferrari müzesinde oldukça başarılı bir Grand Prix Sergisi var. 3 Mayıs’ta açılan sergi, 1950-1994 arasında yapılan modern otomobil yarışı tarihinin 40 yılını anlatan tek kişilik 20 arabadan oluşuyor. Alfa Romeo 159, Mercedes W 196, dünya şampiyonu unvanıyla Juan Manuel Fangio’nun kullandığı Ferrari Lancia D50, Niki Lauda’nın 1975 dünya şampiyonu olduğu Ferrari 312 T, Dan Gurney’nin Porsche 804’ü, Jacques Laffite’nin Ligier’ı, Brezilyalı müthiş sürücü Ayrton Senna’nın Williams’ı ve 1988’de 16 Grand Prix’nin 15’ini kazanan McLaren MP 4/4 sergideki araçlardan sadece birkaçı. Giovanni Perfetti küratörlüğünde gerçekleşen Formula 1 Yarışları sergisi 30 Ekim’e kadar gezilebilir.


Museo Panini

Otomobil meraklıları Panini Müzesi’nde Umberto Panini’nin Maserati koleksiyonunda yer alan eşsiz parçaları da mutlaka görmeli. Modena civarlarındaki kırsal kasaba Cittanova’daki müze, Maserati kardeşler tarafından kurulmuş. Bugüne kadar zarar görmeksizin korunabilen koleksiyon, 23 arabadan oluşuyor. Müze randevu alınarak gezilebiliyor, aklınızda bulunsun.


Automobili Stanguellini

Vittorio Stanguellini Modena’da küçük spor otomobil üreticisi. 1946-1960 yılları arasında en aktif dönemini yaşayan firma, 1981’e yani Vittorio Stanguellini ölene kadar, yarış otomobilleri üretmiş. Ardından sadece vintage otomobil üretmeye başlamış. Stanguellini Ailesi’nin motorlu araçlarla geçmişi epey eski tarihlere dayanıyor. 1879’da büyükbabası tarafından kurulan mühendislik firmasını Vittorio devralıyor. Ve Maserati, Alfa Romeo ve Fiat otomobilleri modifiye etmeye başlıyor.


Söylenenlere göre; Stanguellini’nin sanatı, alanı ekonomik kullanmanın takdire değer bir örneği olarak otomobilleri son derece hafif kılmak. Bunun tek amacı ise hız. Stanguellini yarış ekibi 1925’te kurulmuş. Önce farklı marka otomobiller modifiye edilmiş. Ardından kendi otomobillerini tasarlayıp üretmeye başlamışlar. Bu otomobillerle Targa Florio, Mille Miglia gibi zamanın en önemli yarışlarında ve bazı Avrupa şampiyonalarında olağanüstü zaferlere imza atmış ekip ve dünya çapında üne kavuşmuşlar.


Vittorio Stanguellini’nin oğlu Francesco tarafından 1996’da kurulan Stanguellini Müzesi’nde, şahane otomobiller, motosikletler, aksesuvarlar, fotoğraflar, dönemin reklam ve tanıtım malzemeleri yer alıyor. 30’un üzerinde otomobil arasında öne çıkanlar arasında; ilk Sport 750, Fiat 1100 türevi, Stanguellini-Guzzi Colibri, Montecarlo Grand Prix’yi kazanan ve İtalya şampiyonalarında önemli sonuçlara imza atan Stanguellini Junior 1100 de bulunuyor. Müze pazartesi ve cuma günleri 9.00-12.30, 15.00-18.00 arası açık.



Haber: Levent Özçelik

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.