Nasıl anlatsam, nereden başlasam şehirlerimden Frankfurt. Bilmeyen için sıkıcı bir Alman şehri, oysa bilenler, sokağa karışanlar ve tabii ki Frankfurt’u yaşayanlar için başka. İlk gidişimde bana da sıkıcı bir hava vermişti.


Eskiyle bugünü iç içe yaşadığından mı, yoksa dünyanın önemli şirketlerinin buluşma yeri olduğundan mı, gün içindeki koşuşturmanın getirdiği enerjiden mi ya da hepsi yüzünden mi? Kıssadan hepsi!


Frankfurt yürüyerek keşfedilebilecek şehirlerden. Yürümeye kenti ortadan ikiye ayıran Main Nehri kıyısından başlayabilirsiniz. Nehrin her iki yanında uzanan yeşil alanlar Frankfurt’un aynasıdır. Karlı kış günlerinde kıyıdaki kuşlara paltolu yürüyüşçüler eşlik eder, güneş yüzünü göstermeye görsün; genç, yaşlı tüm Frankfurtlular, bisikletlerini, patenlerini kaptıkları gibi nehir kıyısına sere serpe uzanırlar.


Main Nehri üzerindeki köprülerin en önemli özelliği farklı mimari özellikler taşıması. Köprülerden biri taş, diğeri geometrik açılı konstrüksiyonlarla bağlanmış, bir diğeri ise sadece yayalara özel, küçük kulelerle süslenmiş. Mimariye ilginiz varsa, New York’taki benzerlerinden ayırt edilemeyen iş kuleleri ve özellikle de Dome Kilisesi bu köprülerden izlenir.


Söz mimariden açılmışken, Frankfurt’ta tasarımcıların kente birer hatıralarını bırakırcasına inşa ettikleri binalar dikkat çeker. Sık sık binaları birbirlerine bağlayan ilginç köprülere rastlarsınız. Sadece Frankfurt’a özgü olan bu mimari, kente farklı bir kimlik kazandırır. Eğer şehrin kalbini keşfetmek isterseniz, en güzel tarihi binalarından biri olan Opera binası ve önündeki meydandan başlayıp Zeil Strasse, Goethe Strasse, Römer Platz, ardından köprüden geçip Sashsenhausen bölgesini adımlayın. Böylece Frankfurt‘un en önemli yerlerini görmüş olursunuz. Devam edelim öyleyse...


Dar sokaklar

“Goethe Strasse; şehrin en şık caddesi” dersek abartmış olmayız. Ünlü markaların mağazaları bu cadde üzerinde. “Soluklanmak için Nespresso kafeye uğrayın” derim. Kafe uzun zamandır şehrin trendi buluşma noktalarından. Bu arada Alman edebiyatının usta ismi Goethe’nin yaşadığı müze haline getirilen evi unutmayalım. 18. yüzyıla ait bu ev, o döneme ait Alman evlerine ait bilgiler veriyor. Zeil Strasse, ünlü Zeil Galerie ve şehrin yenisiMy Zeil, Frankfurt’un en işlek noktası. Sokak müzisyenleri, seyyar satıcılar ve tabii ki frankfurter sosis ve biracıların sayısı burada bir hayli fazla ama abartılı değil.


Birkaç yüz metre mesafedeki Römer Platz, alışveriş yapabileceğiniz ve günün önemli bir kısmını geçirebileceğiniz bir bölge. Özellikle yeni açılan My Zeil mutlaka gezilmeli. Römer Platz-RomaMeydanı, adından anlaşılacağı gibi Romalılar döneminden kalma bir bölge. Frankfurt içinde başka bir dünya başka bir duygu Römer Platz. Kentin en önemli kiliseleri Dome adıyla bilinen St. Bartholomeus, Almanya siyasi tarihine tanıklık eden Paul Kilisesi, Tarih Müzesi ve özgün mimarideki üçgen çatılı binalar ruhunu yıllardır koruyor...


Sachsenhausen dar sokakları, eski geleneksel restoranları ve barlarıyla şehrin keşfedilmesi gereken önemli noktalarından. Özellikle hafta içi şehrin diğer bölgelerine göre daha hareketli bir yer. Burada rock ya da caz her türlü müziği keyifle dinleyebileceğiniz mekânlar var.


Bu müzeleri gezin

Frankfurt’u kuşbakışı seyretmenin en güzel yolu Main Tower’a çıkmak. Yüksekliği 300metre olan bu kulenin 200metre civarında bir bölümü halkın ve turistlerin keyifli vakit geçirmesi için düzenlenmiş. Biraz merkezden uzaklaşırsanız küçük butikler ve kafeleriyle ünlü Berger Strasse’ye ya da büyük Palmengarten’e uğrayın.


Parkın içinde küçük bir gölet var. Yürümek istemezseniz parkın tamamını gezdiren küçük bir tren turu yapabilirsiniz. Eğer düşkünseniz, bütün bir yıl geçerli olan 49 Euro’ya satın alabileceğiniz sezonluk biletlerle bütün müzeleri gezebilirsiniz.Mutlaka görmeniz gereken müzeler arasında özellikle Arkeoloji Müzesi, Film Museum ve Komünikasyon Müzesi yer alıyor.


Yapmadan dönmeyin

  • Her cumartesi Main Nehri kıyısında bitpazarı kuruluyor. Sabahın erken saatlerinde kurulan pazar, öğleden sonra kapanıyor.
  • Frankfurt’a gidip bizim simidin benzeri “brezel”i tatmamak olmaz. Bizde olduğu gibi sokak büfelerinde satılan bu simitler soğuk oluyor. Ama bira evlerinde yemekle servis edilenler daima sıcak.

Haber: Leven Özçelik

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.