Genel kişilik özelliklerimiz inanın çok küçükken belli oluyor. Mesela Ömer! Çok sosyal bir bebek. Henüz 7,5 aylık ama etrafına karşı hiç yabancılık çekmiyor. ‘Ömeeer, gel’ diyorsunuz hemen uzanıveriyor. Çok sosyal biri olacağa benziyor. Burcuyla müstesna: O bir Koç erkeği! Demet Hanım’ın iki çocuklu günleri nasıl geçiyor, tanık olduk…


Öncelikle hayırlı olsun. Kaç aylık şimdi Ömer?

Çok sağ olun. 7,5 aylık.


Kime benziyor?

İkimize de benziyor aslında. Gözleri bana benziyor ama rengi babaya benzeyince onu daha çok andırıyor.


Ablasına da benzettik biz…

Evet, İrem’e de çok benziyor.

İnceciksiniz. Ömer’e hamileliğinizde kaç kilo almış almıştınız?

20 kilo aldım. İrem’de de 23 kilo almıştım, epey çok anlayacağınız.


Sizin zaten kilo takıntınız hiç o olmamıştı.

Evet, kilo almayı kafama takmadım hamileyken. Geçen gün bir arkadaşımla da onu konuştuk. Kafanıza takmadığınız sürece kiloları çok kolay verebiliyorsunuz.


Peki, nasıl forma girdiniz?

Dediğim gibi hiç çabalamadım. Çünkü Ömer’i de dolu dolu 5 ay emzirdim, süt olsun diye tatlı çok yedim. İrem’i pek emzirememiştim çünkü. Emzirmek zaten kilo verdiriyor, biliyorsunuz. Bir de normal doğum yaptım ve 5. aydan sonra spora başladım. Ne zaman emzirmeyi bitirdim, dikkat etmeye de o zaman başladım… Özel spor hocam var, onunla egzersiz yapıyorum. Biraz da yeme içmenize dikkat edince kendiliğinden forma giriyorsunuz zaten.

Program yapmayı düşünüyor musunuz?

Tabii ki. İrem artık büyüdü, Ömer de ilk aylarını geçti. Kafamda birkaç proje var. Bir program düşünüyorum ama bu anne-çocuk programlarından çok, moda, sanat ağırlıklı olacak. Gerçi anne-çocuk programlarını ilk yapanlardanım. İrem’e hamileyken başlamıştım. Doğduktan sonra da devam etmiştim. Yaklaşık iki yıl kadar ekranlardan uzak kaldım aslında. Ama iyi oldu, İrem benimle bol bol zaman geçirerek büyüdü. Çocuklarımla eşimle yine doya doya vakit geçirmek istiyorum, ama o zamanlamayı ayarlayabiliyorum.


Günleriniz iki çocukla nasıl geçiyor? Mutlaka İrem'in kıskançlıkları da vardır tabii bu ara...

Var tabii. Günlerimiz çok hareketli geçiyor. Ömer’in nasıl büyüdüğünü anlayamadım. İrem’de daha iyi anlayabiliyordum ama şimdi zamanın nasıl geçtiğini inanın anlayamıyorum. İlk çocukta daha hamile sorgulanır, daha titizlenilir. Ama Ömer’de çok daha rahatım. Rahat olmak da durumundayım aslında. Çünkü sürekli ilgi isteyen, Ömer’le biraz fazla ilgilenince kıskanan küçük bir kızım daha var. 3,5 yaşında. Ömer uyuyor, İrem uyanıyor, İrem uyuyor, Ömer uyanıyor. Allah’tan İrem şimdi tam gün anaokuluna gidiyor. Geçen sene yarım gün gidiyordu. Saat 4,5 gibi okuldan ben alıyorum. İrem’i dışarı çıkarıyoruz. Ömer’i pek kalabalığa çıkarmıyoruz. Ama bahçede Ömer de hava alıyor. Hayat böyle geçip gidiyor. Onu yıka, onun mamasını hazırla derken çok çabuk geçip gidiyor.





E, şimdi İrem Ömer’le oynamak da istiyordur…

Evet, aynen öyle. Ama Ömer tabii ablasına şimdilik pek ayak uyduramıyor. Bizimki beni takip et Ömer diyor, yapamayınca sinirleniyor. Ömer biraz daha büyüyünce iyi birer oyun arkadaşı da olacak iki kardeş sanırım. İrem şimdi hem oynamak istiyor, hem çok seviyor hem de kıskanıyor. O yüzden bazen seni çok seviyorum kardeşim diyor, bazen hiç sevmiyorum diyor… O halleri komik de oluyor aslında.


Her hamilelik farklı derler. Sizin Ömer’le İrem’e hamilelikleriniz farklı mıydı?

Benim çok farklı olmadı ama Ömer’de hamileliğim daha ağır geçti. Mide bulantılarım 4 ay sürdü. İlk 4 ay boyunca serumlarla ayakta durdum. Hem ben beslenemedim hem de Ömer. Ama sonra geçti tabii. Düşünün o ilk 4 aya rağmen 20 kilo aldım. Bir de kusmadan nasıl alacaktım kim bilir! İrem’de de midem bulanmıştı ama krakerlerle falan bastırabiliyordum. Dediğim gibi Ömer’e hamileliğim kesinlikle daha ağır geçti. Hareketli geçiriyorum ben hamileliğimi. Öyle evhamlı değilimdir. İrem devamlı kucağımdaydı, alışverişimi yapardım. Normalde nasılsam hamileyken de öyleyimdir. Dışarıda görenler aman kızım dikkat et derdi ama ben öyle çok titizlenmezdim.


İlk çocukta daha acemi mi olunuyor nedir; ikinci çocuklar daha rahat büyütülüyor sanki...

Ya şöyle, ilk çocukta insan daha da mükemmeliyetçi oluyor. İkinci de daha rahat oluyorsunuz. Mesela biz İrem’i büyütürken koltuğun üstüne yatırırken annemle özel üst örtüler seriyorduk. İlk olduğu için daha bir titizleniyorduk ama Ömer’de öyle olmadı. Çünkü çocuğunuza kötü bir şey olmadığını görüyorsunuz. Bir de vakit de olmuyor o kadar titizlenmek için. Mesela örtü sermeleri falan hep bıraktım Ömer’de. E büyük çocuğunuz da olunca zaman daha kıymetli hale geliyor anlayacağınız. Bir de bu kadar özenin gerek olmadığını anlıyorsunuz.





Hamileliğinizde İrem’le ilgilenebildiniz mi?

Evet, kendimi dinleyen bir yapım olmadığı için hamile değilken nasılsam hamileliğimde de yaşamıma öyle devam etim. Bir tek o aşırı bulantılarım olduğu bu dönemlerde babası İrem’le çok ilgilendi. Onu çok gezdirirdi sağ olsun. Zaten İrem’i gezdirin yeter… Hamileliğim keyifliydi yani. Hiç öyle deli gibi spor yapmadım, kendimi asla kısıtlamadım.


İrem ve Ömer’le siz ilgileniyorsunuz. Ne kadar yardımcı da olsa sizinle vakit geçirmeleri ayrı tabii.

Evet, geriye dönüp baktığımızda ne kadar doğru yaptığımızı görüyoruz. Esnek çalışma saatlerimiz olduğu için, İbrahim saatle de iki idman arasında gelip çocuklarıyla vakit geçirir. Onlarla çok vakit geçirince sosyal yaşamları da iyi olacak ileride. Ayrıca çocuğun özgüveni için de anne ve babasından yeterli sevgiyi görmesi çok önemli. Sevgiden şımarabilir. Başka bir şımarıklığı olmasın ama sevgi şşımarığı olsun bir çocuk bence. Ben çok yoğun çalışıyor olsaydım da mutlaka çocuklarıma zaman ayırmaya çalışırdım. Yoğun tempoda ççalışan arkadaşlarım var, onlar öyleler mesela. İş o arasında birazcık vakti olsa bile onu çocuklarıyla geçirmek istiyorlar. Arkadaşlarıyla yaptıkları toplantıların sürelerini kısa tutarak onlarla vakit geçiriyorlar. Bunlar da önemli özveriler.


Artık anneler daha bilinçli. Annemler bizim daha bilgili olduğumuzu görünce bizim zamanımızda bunlar yoktu diyorlar. Gerçi gayet iyi yetiştik. O da bir gerçek. Çocuğun psikolojisine bu kadar eğilmediklerini söylüyor ama sonunda ekliyor, bakın ama gayet normal insanlarsınız diye...


Evet, aslında bilgi tabii ki önemli ama asıl önemli olan çocuğunuza sevginizi hissettirmek… Çok doğru. Başka yönlerde şımarık olmasın, sevgi şımarığı olsun. Ne kadar sevildiğini bilsin. Ben bebekliğinden beri İrem’e o kadar çok seni çok seviyorum dedim ki şimdi o da hem babasına, hem bana seni çok seviyorum anneciğim, babacığım diyor. Çünkü bizden öyle gördü.




Çok erken bunu sormak için belki ama 3. çocuk düşünüyor musunuz?

Aslında bir kız bir erkek çocuğumuz var, en ideali belki ama ben kesinlikle düşünemem demiyorum. İbrahim çok istiyor, zaten erkeklere kalsa 4. 5. de olur :) Ama en azından Ömer 4 yaşını doldurmadan düşünmüyorum. Benim için hamilelik zor değil. Bazılarına hamilelik ağı geliyor, ben de kolay demiyorum ama bence o hamilelik anıları da güzel.


Doğumunuz sezaryen değildi değil mi?

Hayır, hem de epiduralsiz normal doğum yaptım. İrem de normal doğumdu ama epiduralliydi. O anı yaşamak istediğim için epidural olmadım. Doktorum Teksen Çamlıbel ile çok güzel bir doğum yaptım.


Epiduralsiz normal doğum! Nasıldı peki?

Çok zor. Hiç gerek yokmuş cengaverliğe onu anladım. Ama yine de benim için çok güzel bir deneyimdi. Hatta Ömer 17 gün önce doğdu, suni sancı aldım ona rağmen normal doğum yaptım. Doktorum Teksen Bey’e ısrarla sezaryen yapmak istemediğimi söylediğimde o da sağ olsun ‘Merak etme 48 saat de sürse sana normal doğum yaptıracağım!’ dedi.


Doğumu yurtdışında yapmadınız ve hep istemediğinizi iste belirtmiştiniz. Neden?

Asla düşünmedim. Burada da imkanlar var, burada yaşıyoruz. Bizler de Türk vatandaşıyız, gayet iyi yaşayıp gidiyoruz.


Var mı İrem’de bir sahne ışığı?

Evet, istediği meslekte olsun benim öyle bir tercihim yok ama sanırım o da göz önünde bir iş yapacak. Oyuncu olabilir diye düşünüyorum. Modelliğe de meraklı gibi. Bir yandan da spora çok meraklı. Sporcu olmasını isterim aslında. Çünkü sporcular çok disiplinli oluyor. Prensipli oluyorlar. Babasından da başarılarındaki mutluluğunu da gördüğüm için kızımın da sporcu olması beni mutlu eder. Babasının gönlünden geçen tenisçi olması, bakalım kısmet. Neyle mutlu olacaklarsa o mesleği yapsınlar tabii.

Annelerimize söylemek istedikleriniz? İkinci çocuk sahibi olmak isteyenlere…

Hemen olsunlar, kesinlikle vakit kaybetmesinler! Yeni anneler de anın keyfini yaşasınlar. Örneğin ben İrem doğduğunda hep acele ediyordum. Ne zaman diş çıkaracak; ne zaman konuşacak diye. Ama anın keyfini çıkarmak en iyisi. Bebeklik hallerinin keyfine varsınlar. Onun dışında benim çok bir şey söylememe gerek yok. Anneler en iyisini bilir zaten. Artık kitaplar, internet var. Zaten içgüdüleri onların en büyük yol göstericisi. Ayrıca çocuklarını da en iyi anneler bilir. Sadece yardıma açık olsunlar. Anneleri, eşleri, arkadaşları ve çevrelerinde güvenebilecekleri kimler varsa çocuklarını onlarla bırakmaktan kaçınmasınlar. Her şeye kendileri yetmeye çalışmasınlar. En önemlisi de kendilerine zaman ayırsınlar.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.