Güldür Güldür’ün en sevilen karakterlerinden biri Meltem Yılmazkaya. 5 yıldır farklı tiplemelerle izleyenleri kırıp geçiriyor. Komedi ağırlıklı rollerde yer alsa da artık izleyiciyi şaşırtmak istiyor. Haksız sayılmaz. On parmağında on marifet oyunculardan... Aynı zamanda şarkı söylüyor, gönüllü projeler yapıyor ve ‘Sevmekten Öldü Desinler’ adlı tiyatro oyunuyla da sevenlerinin karşısına çıkıyor. Yılmazkaya ile sezona hızlı bir giriş yapan ‘Güldür Güldür’ü, mülteci kadınlarla yürüttüğü gönüllü çalışmalarını, müzik tutkusunu ve hayatını konuştuk.


Sezon hızlı şekilde başladı, yazın bir sinema filmi çektin...

Yazın Köyceğiz’de “Cici Babam” filmini çektik. Sıcak bir aile komedisi oldu. Dinlenmeden ‘Güldür Güldür’ başladı. Yazar ve oyuncu ekibine yeni gelen arkadaşlarımız var. Onların enerjisi de bize çok iyi geldi. Her gelen kişi bizi besliyor.


Uzun süre aynı ekiple oynayınca birbirinizin göz hareketinden bile anlıyorsunuzdur...

Geçen yıl ‘Sevmekten Öldü Desinler’ diye bir oyun çıkardım. Sahneye çıktığımda “Aaa bizden kimse yok sahnede” dedim. O kadar alışmışız ki Güldür Güldür ekibiyle birbirimize... Heyecanla repliğinizi unutabiliyorsunuz, karşınızdaki oyuncu onu toparlıyor ve gülerek devam edebiliyoruz. Ama tabii yeni bir şey yapmak da iyi oluyor. Hem işin değerini anlıyorsun hem de başka işler seni besliyor.


Güldür Güldür’ün oyunculuğuna nasıl bir etkisi var?

Hepimiz okulluyuz ama burada her şey pratiğe dayalı. 5 yılda her hafta 5 skeç geliyor ve bu en az 3 tip demek. Kendimizi tekrar ettiğimiz zamanlar olabiliyor, aksi mümkün değil. Ama senaristlerin desteğiyle yeni şeyler üretmeye çalışıyoruz. ‘Güldür Güldür’ hepimiz için okul gibi. Bir dizide tek karakter oynuyorsunuz, burada sürekli yeni bir rol... Yeni bir rol hiçbirimize zor gelmedi, bu besleyen bir şey.


Bundan sonra gelecek karakterlerin de ilgi çekici olması gerekiyor...

‘Güldür Güldür’dekine yakın şeyler geliyor ama ben ters köşe yapmak istiyorum. Artık bir dram gelse diye düşünüyorum.


Cici Babam’da nasıl bir karakteri canlandırdın?

Fatoş diye bir karakter... Annesi kurstaki gitar hocasına âşık olup evlenmek istiyor. Ve ben iki kardeşimle ona karşı geliyoruz. Aynı zamanda benim de bir sevgilim var, ben de evlenmek istiyorum ama ailenin aksiyonundan bir türlü bana fırsat gelmiyor.




Sürekli insanları güldüren, enerjik bir halin var. Peki gerçek hayatta Meltem nasıl biri?

Yalana ve dedikoduya tahammül edemiyorum. Çok duygusal bir tarafım var. Siz bana bir şey anlatın, ben onu kendime dert ederim. ‘Güldür Güldür’ dışında da yoğun bir tempom var; dergide yazıyorum, film çektim, gönüllü projeler oluyor.


En son Mardin’de mülteci kadınlarla bir aradaydın...

Öğrenciliğim boyunca yaratıcı drama eğitimleri aldım. Drama liderliği belgem var. O dönem 6 ay kadar sırt çantamı takıp köy köy gezip bir atölye çalışması yaptım. Bu duyulunca bana Avrupa Birliği projesi geldi. Bir yıl sürekli Doğu ve Güneydoğu’ya gittim. Orada, Çok Amaçlı Toplum Merkezi (ÇATOM), kadınları okuma yazma öğreterek meslek sahibi yapıyor. ‘Güldür Güldür’de 3 gün çalışıyoruz, onun dışında kalan günleri değerlendirmek istedim. Oradaki arkadaşım Leyla Onur Yanar, Kızıltepe’de Lider Kadın Derneği’ni kurdu. Mülteci kadınların sosyal hayata entegrasyonu adı altında bir atölye çalışması yaptım. Onların neler yaşadığını görünce bazı şeyleri dert etmemek gerektiğini anlıyorsun. Siz de bir şey yapabilirsiniz, bir hafta çocuklarla resim çalışabilir ya da top oynayabilirsiniz.


Single ile ağzımıza ufak bir bal çaldın, devamı ne zaman gelecek?

Artık yapmam gerekiyor. Yaşadığım bazı kırgınlıklar var, onları tolore edip yeni bir yola çıkmak istiyorum. Sürekli şarkı yazıyorum, besteler birikti. Bunları paylaşmak en büyük hayalim. İlla benim söylemem de gerekmiyor, verebilirim.


‘Sinemaya ilgi eskisi kadar yok, tiyatroya daha fazla’

‘Sevmekten Öldü Desinler’ nasıl bir oyun?

Tiyatroda sizi Kibariye ve Müslüm Gürses şarkılarıyla karşılıyoruz. Arkadaşlarıma “Bir Türk filmi izlemeye gelir gibi gelin” diyorum. Klasik bir konu ama o kadar güzel bir dili var ki, bir melodram.


Bu sezon tiyatroya ilgili neye bağlıyorsunuz?

Sinemaya ilgi eskisi kadar yok, tiyatroya daha fazla. Aynı zamanda Bavul dergide yazıyorum, TÜYAP fuarındaki izdihama da inanamadım. 14 yaşındaki çocukların elinde kitap poşetlerini görmek büyük mutluluk.


Röportaj: Ekin Türkantos


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir İste kadinlarin basarisi
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.