Şaylan Yılmaz, uzun yıllardır yoga eğitmeni olarak hizmet veriyor, aynı zamanda Türkiye’nin ilk doulalarından. Hamilelerle ve yoga öğrencileriyle uzun yıllar çalıştıktan sonra yakın zamanda kadın sağlığı ile ilgili şifa çalışmalarına yöneldi. Bu bağlamda verdiği en yenilikçi hizmetlerden biri de, “Ayurvedik Meme Bakımı” ve masaj terapileri.


Ayurvedik meme bakımı nedir?

Hindistanlı Op. Dr. Sanjivani Taruna tarafından geliştirilen, modern tıbbın yöntemlerini de içeren ancak yoğunlukla Ayurveda tıbbını temel alan bir meme sağlığı uygulamasıdır. Uzun yıllar boyunca cerrah olarak çalışan Dr. Taruna, Ayurvedik tedavilerin iyileştirici ve koruyucu etkilerini kendi bedeninde deneyimledikten sonra bütüncül bir yaklaşımla kadınlara meme bakımı ve rehabilitasyon desteği verme amacı ile Sahasi Breast Care Research Center’ı (Sahasi Meme Bakımı Araştırma Merkezi’ni) kurdu. Ayurvedik beslenme, Ayurvedik meme doku masajı ve meditatif terapileri içeren yoğun programlar ile kadınlara eğitim ve sağlık hizmetleri sunan bu merkezin adı özellikle Sahasi (Cesur Olan), çünkü Dr. Taruna bu merkezi kurarken özellikle meme kanseri tedavisi görmüş kadınlara rehabilitasyon desteği sunarken, günümüzde ciddi bir risk oluşturan meme kanserine karşı korunmayı da ilke ediniyor.


Şaylan Yılmaz bir süredir, Dr. Taruna’dan birebir aldığı bu eğitim sayesinde Türkiye’de de Ayurvedik meme bakımı uygulamaları hizmeti sunuyor. Bu bakımın detaylarını ve kendi tecrübelerini konuştuk:


Senin için ayurvedik meme bakımı neyi ifade ediyor?

Ayurvedik meme bakımı kendi varlığına, sağlığına; kendini sevmeye ve burdan yola çıkıp hayatı, etrafındaki insanları sevmeye önem veren kadınlar için bir araçtır. Öncelikle masaj esnasındaki dokunuşlarla gelen oksitosin hormonu, insanlardaki o sevilme ve sevme hissini tetikliyor. Bu hormon yeterince tetiklendiğinde kadının dişiliği, o yumuşak, alıp vermeye açık hal açığa çıkıyor. Bu sayede kendi kendileriyle ve kendi kadınlıklarıyla yeniden, sağlıklı bir ilişki kurmanın kapısı da aralanmış oluyor.


Verdiğin Ayurvedik meme bakımı hizmeti neleri kapsıyor?

Bu hizmet iki şekilde ilerliyor: Birincisi Ayurvedik meme doku masajı veriyorum terapist olarak. Karşıma gelen kadının ihtiyaçlarını, nasıl bir dönemden geçtiğini, varsa menstrual sıkıntılarını, psikolojik veya fiziksel sorunları varsa, onları dinliyorum. Bu özel durumlara da hitap edebilecek şekilde, 1 saat 15 dakika süren bir masaj seansı veriyorum. İkincisi, atölye şeklinde bir Ayurvedik meme bakımı programı sunuyorum kadınlara. Grup olarak yapılan bu çalışma yaklaşık 4-5 saat sürüyor. Bu çalışmada da kendi kendilerine masaj yapmayı öğretiyorum, masajın hormonal, fizyolojik ve duygusal etkilerini anlatıyorum, meme meditasyonları gösteriyorum, breastpack dediğimiz ayurvedik bitki karışımını kullanmayı anlatıyorum.





Ayurvedik meme masajı nasıl oluyor?

Önce karşılıklı oturuyoruz, dediğim gibi özellikle neden bu masajı almak istediğini soruyorum, belli bir ihtiyacı sıkıntısı mı var yoksa merak ettiği için mi gelmiş. Sonra masajı nasıl yapacağımızı anlatıyorum. Önce sırta masaj yaparak başlıyoruz. Gerginliğin çoğu kürek kemiklerinin arasında birikiyor çünkü ve orası kalbin arkası, yine o memelerin süzüp de enerjiyi biriktirdiği yerin tam arkasına tekabül ediyor. Orayı önce bir yumuşatıyoruz. Ondan sonra sırt üstü döndüğünde, direkt bizim hedefimiz memeler değil, memeler bir kapı, oraya gelene kadar boyundaki lenf düğümlerini, boyun omuz bölgesindeki lenf düğümlerine dokunuyoruz. Bir noktada karın üzerinde çalışıyoruz, biraz rahim ve yumurtalık bölgesinde çalışıyoruz ve ondan sonra kol altları ve meme bölgesini yoğun olarak çalışıyoruz. 1 saat 15 dakikalık masajın içerisinde sadece 25 dakikası direkt memelerle ilgili. Ve meme ucuna dokunmuyoruz, o uyarıcı bir şey, niyetimiz uyarmak değil, basınçla dokunun altındaki birikmişlikleri harekete geçirmek. Meme masajı meme mıncıklamak değil, meme uçlarını ajite etmek değil. Hele hele emziren annelerin zaten memeleri oldukça hassas, uçlara dokunmuyoruz. Hem enerjetik hem de fiziksel olarak o doku altlarını hareketlendirmeyi hedefliyoruz.


Dokularla birlikte hormonların da etkilendiğini söylemiştin...

Oksitosin hormonu desteklendiği için önce sakinleştiriyor, doğum esnasında rahim kasılmaları yavaşlarsa memeleri uyararak oksitosini tetikler ve rahmin yeniden kasılmasını sağlarız ya. Biz aslında memeleri hareket ettirerek rahmi ve yumurtalıkları da uyarıyoruz. Böylece adet döngüsünde sıkıntılar varsa, kist varsa, küçük miyomlar varsa, erken menopoza doğru doğal olmayan bir gidiş varsa, bütün bu hormonların yeniden dengelenmesiyle kendi döngüne geri gelmen mümkün olabiliyor. Ama bunların hiçbiri elbette tek seansta olmuyor, 10 seanslık terapiyi aldıktan sonra da ayda bir devam edilebiliyor. Özellikle o stabilizasyonu koruyabilmek için kendi kendine yapmak da çok önemli. Her regl öncesinde kendime verdiğim bir hediye gibi, stres altında kendimi rahatlatmak gibi.


Regl düzensizliklerine yoga pozları


“Memeler kadının varoluşunun merkezi”

Ayurvedik meme masajı lenf bezlerini nasıl etkiliyor?

Lenf bezleri şişmiş olabiliyor. Ne kadar sağlıklı beslenmeye çalışsak da yediğimiz sebze ve meyvelerin içindeki ilaçlar ve diğer zararlı maddeler, bunları vücudumuz lenf sistemi ile süzerken biriktirebiliyor. Sisteme karışmaması için o küçük filtrelerde tutuyor bunları. Özellikle sigara içiyorsak, alkol tüketiyorsak, havadaki nötr olmayan elementlere maruz kalıyorsak,vücudumuzdan içinden geçen nötr olmayan her şey vücuttaki lenflerde birikiyor. Bunun dışında kemoterapi, antibiyotikler, doğum kontrol ilaçları, bol ilaçlı doğumlar, mecburi narkozlu sezaryenler gibi, vücuttan yoğun ilaç geçen durumlarda da bu lenf bezleri doluyor. Bütün bunların yanında, psikolojik ve manevi etkiler de söz konusu.


Psikolojik ve manevi durumumuzla memeler arasında nasıl bir bağlantı var?

Memeler birer anten gibi. Biz kadınlık çalışmalarında hep rahimle ilgili çalışıyoruz ama, Osho diyor ki, memeler kadının varoluşunun merkezidir. Bir kadın anne olduğunda, dikkati memelere geldiğinde, anne olmak vasıtasıyla asıl varlığını bulur. Annevari tavır o zaman uyanır, karşılıksız verebilmek... Rahim bir kaptır, evet, niyetleri, yaratıcılığı, bir bebeği içinde tutar büyütür ama aslolan o aldı-verdi dengesi, o koşulsuz sevgi hattı genelde kalbin ifadesi olan memelerden geçiyor.





İletişim kuran organlar gibi düşünülmüş aslında...

Dolayısıyla bizim o antenlerden içeri neler aldığımız önemli. Nasıl bir fiziksel –enerjetik ortamda yaşadığımız her şeyi etkiliyor. Mesela meme kanseri olan kadınların genelde yoğun duygular yaşanan ortamlardan geldiğini görüyoruz. Düşüncelerimiz, duygularımız, içinde bulunduğumuz ortam önemli. Bu anten vasıtasını kavrarsak eğer, bunu pozitif kullanabilme şansımız oluyor. Ayurvedik meme bakımının yaptığı şey bu aslında. Dokunuşlarla o bölgeye can geldiğinde, yeniden orayla bağlantı kurmaya başlıyoruz. Bir anne olmaya gerek yok meme farkındalığı için. Bu bir alışkanlık olmadığı için, özellikle bizim gibi İslami kültürlerde, kendine dokunmanın tabu sayıldığı kültürlerde, kendini sevmekle, kendinle ilişki kurmakla alakalı görülmediği için, daha holistik bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyoruz. O kısır döngünün dışındaki farklı noktalardan bakıp kendi sağlığımıza, kendi varlığımıza, özümüze yaklaşabilmek için nasıl farklı şekillerde kendimizle iletişim kurabiliriz, bunu araştırıyoruz.


Aslında sadece stresli durumlarda kullanmak için bile uygulanabilir o halde...

Kesinlikle. Ayurvedik meme masajı haftanın her günü uygulanabilir. Bizim eğitimimiz 10 gün sürüyordu, bu 10 günde her gün yaptığımızda girdiğimizdeki halimizle çıktığımızdaki halimiz tamamen farklıydı. Tamamen açık, kalp gözüyle bakar, anlayışla bakar hale geliyorsunuz. Bunun için, memeleri aktive etmek için anne olmaya gerek yok. Bütün kadınlar faydalanabilir. Keşke bütün genç kızlara o hormonların aktive olmaya başladığı ilk menstruasyondan itibaren kişisel bakım adı altında bir yandan da “kendine böyle bakabilirsin” diyebilsek... En başından kadınlar kendileriyle bağlantı kurabilse. Menstruasyon döneminde oradaki o yoğunlukla başa çıkamazken kendini şefkatle kucaklayıp o yaşadıklarına alan tutmak için bir destek mekanizması olarak keşke öğretebilsek.

Kist ağrıları dayanılmazsa...


“Tekrar özümüze, kadınlığımıza dönmeyi hatırlıyoruz”

Emzirme döneminde ne gibi faydaları oluyor bunun?

Anneler genelde emzirirken, kendilerinden ziyade bebek için yaşar hale geliyorlar. Bebek merkezli yaşanan bir dönem oluyor bu kaçınılmaz olarak, doğanın bizden talep ettiği şekilde. Bunun içerisinde, bu süreç çok uzuyorsa, 1-2 seneyi buluyorsa, “bu beden, bu memeler bu çocuğu emzirmek için var” gibi bir hisse kapılıyorlar. “Süt makinası oldum” diyorlar. Ya da cinsellikleriyle ilişkileri belki sekteye uğruyor, belki eşleriyle ilişkileri sekteye uğruyor, kadın olma halleri yerine sadece anne olma titriyle yaşar hale geliyorlar. Evet, bu doğal bir süreçtir ama bunun içinden çıkabilmek de gerekir ki kadın tekrar kendi özüne gelebilsin. Bu noktada Ayurvedik meme bakımı tekrar öze dönüşü, kadına kadınlığını hatırlatan bir araç.


Peki özellikle annelik süreçlerinde, bu öze dönüş nasıl tetiklenebilir?

Tekrar memelere şefkatle dokunulduğunda hep aldığım bir tepki bu, ‘tekrar kendimi hissettim, tekrar bana ait olduklarını hissettim, çünkü memelerim bebeğe aitti, ilk defa tekrar kendimi seksi hissettim, ilk defa sevildiğimi kucaklandığımı hissettim’ diyor kadınlar. Ya da bazen hissizlik oluyor, apati oluyor. Bünye vermeye yorulmaya o kadar alışıyor ki, vermek de zorunda, düşünmeden veriyor artık anne. Meme işte diyor. Bağını koparıyor. Hep aynı şey işte, kendinle bağ kurma hali; ister emziren bir anne olsun ister genç bir kız olsun, menopozdaki bir kadın ya da, kendiyle bağ kurma ihtiyacı karşılanıyor.


Emziren annelere süt üretimi konusunda bir katkısı oluyor mu?

Süt üretimini artırmaya kanalları aktive ettiği için ve hormonal dengeyi düzenlediği için yardımcı oluyor.





“Meme kanserine karşı hepimiz uyanık olmalıyız”

Ayurvedik meme masajı aynı zamanda meme kanserine karşı önlem alma kapsamında önerilen kendi kendine meme muayenesini de destekleyen bir şey olmalı...

Kanser deyince çok görmezden geldiğimiz bir alana girmiş oluyoruz, duymak bile istemiyoruz. Ancak geçenlerde yaşadığım bir örneği söyleyeyim, bir masada 4 kadın oturuyorduk ve dördümüzün de annesi meme kanseriydi. Önemli olan erken teşhis. Kendi kendine masaj yaparken ya da terapiste yaptırırken, şüpheli bir kitle varsa hemen fark edilebiliyor.


Meme kanseri riski olan, tedavisi gören ya da atlatmış olan kadınlar da aynı terapiyi alabiliyor mu?

Riski olan derken, korkutucu bir tablo çizmek istemem ama, aslında her kadın meme kanseri riski ile karşı karşıya. Dolayısıyla bizim için öncelikle önemli olan, koruyucu önlemler alabilmek. Memede fibrokistik yapı varsa, masajı yapmakta hiçbir sakınca yok. Hatta masaj bu yapıyı dağıtmak için iyi gelebiliyor. Ancak kansere dönüşmüş bir yapı mevcutsa, o zaman asla masaj yapmıyoruz. Ameliyat, kemoterapi, radyoterapi, gerekli tedaviler uygulandıktan sonra, rehabilitasyon süreci tamamlandıktan sonra, 6 ay geçtikten sonra çalışmaya başlayabiliyoruz.


Meme kanseri atlatan kadınlar için Ayurvedik meme bakımının nasıl bir faydası oluyor?

Birincisi tedavi sürecinde alınan ilaçların zararlı etkilerini azaltabilecek bir detoks uygulanmış oluyor, ikincisi yine aslında postpartum annelerde yaşananlara benzer bir şifası var, kadınlar hastalık ve tedavi süreçlerinde vücutlarının o bölgesi ile iletişimi koparmış olabiliyorlar. Bazı doktorlar kitleyi alırken bazıları tüm memenin içini boşaltıyor, tamamen bir meme alınabiliyor, bazen iki meme birden alınabiliyor ve kadın aynaya baktığında, hele hele genç yaşta hiç çocuk sahibi olmamış kadınlarsa bunlar, kendileri ile olan ilişkileri etkilenebiliyor. Uzuv kaybı gibi, kendiliğiyle ilgili bir sakatlanma gibi algılanabiliyor. Tıpkı sezaryenlerden sonra olduğu gibi o bölgeyi yok saymak mümkün olabiliyor. Sezaryenden sonra kadınlara mesela neler öneriyoruz, yeniden oraya dokun, yeniden o bölgeyi hisset, sıcaklığı şefkati hisset, oranın bir parçan olduğunu, kendini yeniden bütünlemeyi hisset... Meme masajında da yeniden o bölgeyi yeniden canlandırmak, yeniden keşfetmek de çeşitli duyguları ortaya çıkarabiliyor ve şifa da böyle ortaya çıkıyor. Onu bastırıp yok sayarak değil.





Ayurvedik meme bakımı senin için neden önemli? Seni bu eğitimi alıp bu hizmeti vermeye yönelten neydi?

Benim annem meme kanseri olduğunda ben işin önemini anlamaya başladım. Birincisi ne kadar gerçek bir şey olduğunu anladım. Kavradığım diğer gerçeklik de şuydu, ne kadar erken fark edilirse tedavisi o kadar mümkün. Korkmak yerine, fark edecek şekilde uyanık olmak gerektiğini fark ettim. O yüzden bu eğitimi vermek istiyorum insanlara. Çıkış noktam meme kanseri farkındalığıydı. İlaçlarla bu sürecin nasıl atlatıldığını gördükten sonra, o noktaya gelmeden neler yapılabilir diye sordum. En önemli şifa, önlem. Olmadan bunun önüne nasıl geçilebilir dedim, o noktada ayurveda devreye girdi.


Ayurveda’yu nasıl tanımlıyorsun?

Ayurveda demek yaşam bilimi demek. Ayurveda tıbbının modern tıptan farkı şu: Modern tıp sıkıntı olduğunda semptomları nasıl ortadan kaldırabilirim diyor, ayurveda ise insanları nasıl sağlıklı bir hayat sürmeye yönlendirebilirim ki hastalık ortaya çıkmasın diyor... Ayurveda hayatıma girdiği zaman bu benim için bir önlem mekanizması olarak çok netleşti. Her şeyimi sağlıklı tuttuğum gibi mememi de sağlıklı tutmak için bir araç olarak kullanabileceğimi fark ettim. Zaten yoga eğitmeniyim, zaten kadınlarla çalışıyorum ve holistik bir bakış açım var hayata karşı. Bunun için bir kanal burası. Araştırdım ve Dr. Taruna’nın Hindistan’da kendine ait bir eğitim ve rehabilitasyon merkezi açtığını öğrendim. Hem tıbbi açıdan anlatıyor, hem ayurvedik açıdan anlatıyor. Sonunda da hepsini boşverin, hisleriniz size ne söylüyorsa onunla devam edin diyor. “Sadece avuçlarınızı koyun memelerinizin üstüne, onları hissedin, onlar sizi hissetsin ve içinize akanları dinleyin. O enerji kanalını, o antenleri ihtiyacınız olan şeyleri saptayabilmek ve sizi rahatsız eden şeyleri dönüştürebilmek için kullanın.” diyor. En temelde verdiği bilgi buydu.


Ne tür çalışmalar planlıyorsun?

Ekim ayında haftada 2 ya da üç kez İnanna Kadın Farkındalık Merkezi’nde “Ayurvedik Meme Bakım Workshopu” şeklinde bir program olarak vermeyi düşünüyorum. Hem kanser farkındalığı ayında yerli yerini bulsun istiyorum.


Şaylan Yılmaz’a ulaşmak ve atölye çalışmalarını takip etmek için Facebook’ta İnannaKadın sayfasını takip edebilirsiniz.


Röportaj: Duygu İslamoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.