Basketbol takımlarının başında hep erkek koçlar görmeye alıştık. Kadın takımların başında bile... Bu sezon ise Galatasaray kadın basketbolu tümüyle kadınlara emanet. Kadınlarda basketbolun en önemli koçlarının başında yer alan Marina Maljkovic şimdi de Galatasaray Bayan Basketbol Takımı için Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi’nde ter döküyor. Maljkovic ilk olarak 2015’te Sırbistan Kadın Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonası’nda altın, 2016 Rio Olimpiyatları’nda bronz madalya kazandı. Bir detay, bunları çoğunlukla erkek koçlara karşı mücadele ederek elde etti. Maljkovic’in en önemli özelliklerinden biri de sahadaki duruşu. Sert bir mizaca sahip... Profesyonel anlamda hiç basketbol oynamadı. Hatta basketbol dünyasının en önemli koçlarından babası Bozidar Maljkovic de buna karşı çıkmış. Ama bayan Maljkovic bunu dinlemeyip söylenenlere kulak tıkayıp yoluna devam etmiş. Bu inatçılığını sahadaki duruşunda da görüyoruz. Ama bir dakika! Marina sadece antrenörlük yapmıyor. Ülkesindeki yoksul ailelerin kız çocuklarını basketbola yönlendirebilmek için proje geliştiriyor. Son olarak da ülkesi Sırbistan’ın en önemli nişanı olan Devlet Liyakat Nişanı’na layık görüldü. Bu başarısını ve kız çocuklarına yönelik faaliyetlerini konuşmak üzere Florya’da buluştuk.


Galatasaray’da başarılı bir sezon geçiriyorsunuz. Nasıl bir süreçtesiniz?

Genç bir takımız. Beklentilerimizin üstünde bir sezon geçiriyoruz. Benim ve takımın çalışma prensibi, sezon başında birbiriyle örtüştü ve buraya geldim. Her konu hakkında düşünen, hiç pes etmeyen bir takım oldu.


Takımdaki kızlarla aranız nasıl?

İlk geldiğimde kızların yaş skalasının farklı olmasına çok şaşırdım. Benden büyük bile vardı, bu çeşitliliğe saygı duydum. Ben onların koçu, öğretmeniyim. Saha içinde arkadaş değiliz ama iş bitince iyi birer arkadaşız.


Türkiye’de nasıl bir hayat yaşıyorsunuz?

İstanbul’da turist gibi yaşamıyorum. İnsanların arasına karışmayı başardım. Hatta mahallem, restoranlarım, komşularım oldu. Bana çok yardımcı oluyorlar. Burada olmayı seviyorum. Türk müziğini seviyorum. Arkadaşlarımla canlı müzik olan yerlere gitmeyi seviyoruz, özellikle tavernaya. Sahne sanatlarını çok sevdiğim için de fırsat buldukça tiyatroya gidiyorum.


Türk dizilerini izliyor musunuz?

Evet, bir kısımını Sırbistan’dayken biliyordum. Orada Türk dizileri popüler. Televizyonda Türk ve dünya basketbolunu takip ediyorum. Burada spor programlarına katılan kadınları görmek hoşuma gidiyor. Birçok Avrupa ülkesinde veya Amerika’daki spor programlarında kadına fazla yer verilmez, özellikle basketbolda.


Bu dalda çok kadın koç yok. Siz kendinizi nerede görüyorsunuz?

İnsanlarla kendim hakkında çok konuşmayı sevmem. Kendimin biricik olduğunu söylemek itici bir şey. Çünkü ben aktör değilim. Takımla iş yapıyorum. Koçluğumun en önemli tarafı geri planda olmam.


Türkiye’deki taraftarların basketbol tutkusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Muhteşem... Buradaki spor kültürü birçok ülkeden daha tutkulu. Galatasaray taraftarının kendine has tezahüratlarını seviyorum. Kadınların desteklenmesi hoşuma gidiyor. Basketbol erkeklerin olduğu gibi kadınların da oyunu. Sürekli alkışlanıyoruz. Türkiye’nin neresine gidersem gideyim kadın taraftarları görüyorum. Özellikle de Samsun’da.


‘Bu proje altın madalyadan daha önemli’

Günümüzde kadınlar sporda erkeklerden daha başarılı. Siz ne düşünüyorsunuz?

Birçok uluslararası organizasyona bakarsanız kadınlarla erkekler eşit seviyede. Öyle de olmalı. Ama çocukların idolleri hep erkek. Son zamanlarda kadınlar gelişti, kendilerini iyi ifade ediyorlar.


Sırbistan’da kız çocuklarının basketbola ilgilerini artırmak için ücretsiz basketbol kursları düzenliyorsunuz. Salonları ücretsiz kullanmalarına imkân sağlıyorsunuz... Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

Basketbolda erkeklerin önü açık, kızların da fazla çaba göstermesi gerekiyordu. Özellikle amatörden profesyonele geçiş sürecinde. Ben altın madalya aldığımda bir sonraki adımın ne olacağını bilemedim, şaştım kaldım. Kariyerimi planlayamadım. Sonra insanlara kafamdaki projeyi anlattım. Bir anda büyük bir harekete dönüştü. Projenin ilk yılında binden fazla çocuk vardı, bu sayıya Sırbistan’da kolay ulaşamazsınız. Hazirana kadar hedefimiz 2 bin 500 kız.


Projede kimler yer alabiliyor?

Özellikle maddi durumu iyi olmayan ailelerin kız çocukları. Onların ailelerini de bilgilendiriyoruz. Çünkü ailelerin para harcamayacağı bir sistem olsun istedim. Aileler bu konuda tedirgindi. Spor pahalı bir şey. Bunları ben de yaşadım. Sistemi geliştirmek için mücadele etmem gerekir, organize olmak, bütçe bulmak gibi... Ama hepsine değer. Ülkem için, kadınlar için çok önemli bir şey yaptığımı düşünüyorum. Bu altın madalyadan daha önemli.


Bu yıl bir de Sırbistan Devlet Liyakat Nişanı size verildi...

Ülkemdeki en büyük onurlardan biri Devlet Liyakat Nişanı. Üstelik bu bir nevi spora verildi. Hayatımda unutamayacağım bir andı. Ülkemde saygı kazanmak zordur. Ama başardım, üstelik kadın basketboluyla.


Bozidar Maljkovic gibi efsane bir antrenörün kızısınız. Unutamadığınız bir öğüdü oldu mu?

Ailemle çok görüşemiyorum ama evde basketboldan söz etmeyiz. Çünkü kardeşim ve annem çok sıkılıyor. Babamla basketbol konuşmak da zordur, evde genelde onun kariyeri konuşulur. Ben koçluğa başlarken ciddiye almadı, şaka yaptığımı sandı. Koç olmama karşıydı. Basketbol oynarken daha iyi olabileceğimi düşündü. Benim için korkuyordu, onu şimdi anlıyorum. Babama bir şeyler danışmak için soru sorduğumda “Sorduğun bir şeyi asla bir daha sorma” ve “Asla başarmadan gelme, kaybetme” derdi. Bu korkunç bir öğüttü benim için. Artık benim için gururlanıyor.


‘Başarı için madalya şart değil’

Size göre başarı madalya mı?

Başarı için madalya şart değil. İki tane başarı kriterim var. İlki koçlar kazanmak zorundadır. Kazanmak skor anlamında değil. Takımın iyi olması, seyirciyi kazanma anlamında. İkincisiyse yönetirken ve oynarken yaratıcı olmalısın.


Sizi uzun zamandır takip ediyorum, maç esnasında sert mizacınız var...

Sahadayken öyle görünmek zorundayım. Çünkü bu bir iş. Ama arkadaşlarım ya da ailemle olduğumda neşeli, gülen bir insanım. Beni öyle görsen belki şaşırırsın. 12 oyuncu var kontrolümde. Takımın yardımcıları, taraftar da benim sorumluluğumda. Bu durumda sert olmam gerekir. Her şeyin ötesinde bunları düşünürken maçı kazanmalısın. O an şaka yaptığımı düşünsene! Yapamam, gülemem...


İleride erkek takım yönetmek ister misiniz? Erkeklere de kadın eli değmeli mi?

Koçluk yaparken ilk deneyimim erkekler oldu. Kadınları çalıştırmak erkeklerden daha zor. Erkeklerde yarım sezon yardımcı koçluk yaptığım sırada 11 maçın 9’unu kazandım. Erkekleri yönetmek kolaydı. Özüne bakarsak farklı güçler uygulanmalı. Kadınlarda daha hızlı düşünmelisin ve problem çözmelisin. Ama basketbol basketboldur. Hepsinin ortak noktası kazanmak.


Röportaj: Mehmet Emin Demirezen

Fotoğraflar: Erdem Şahin

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.