Rollerine hazırlanırken gözlem yapıyor musun, o senaryonun geçtiği tarz yerlere gidiyor musun?

Oyuncular gözlem yapar, oyuncu dediğin her rolü oynar gibi ezber cümlelere karşıyım. Her rol, her senaryo başka bir çalışma gerektirebilir. Ben genelde senaryoyu okuyup kayıttan önceki haftaya kadar elime almıyorum. Bu bana iyi geliyor, bilmiyorum, belki kuluçkaya yatıyor beynim, olgunlaşıyor fikirler. Onun dışında daha çok tek başıma gezerken hayatla haşır neşir oluyorum, yeni insanlarla tanışıyorum, fırsat oldukça üniversite öğrencileriyle buluşuyorum. Alışılmış oyunculuk yöntemleri ve bu yöntemlerin kulaktan kulağa yanlış yayılmaları, oyunculuk alanımızı kısıtlıyor gibi hissediyorum.

“İlk paramı 10 yaşında kazandım”

Üniversiteden önce garsonluk ve barmaid’lik yapmışsın. Emeğin değerini iyi bilmende bu deneyiminin de etkisi var mı acaba?

Kesinlikle var. Önce ilk çalışma deneyimimi anlatayım: Ortaokuldayken yan binadaki jingle şirketi, müzik öğretmenimize jingle seslendirmek için birini sormuş, o da beni söylemiş ve böylelikle ben bir süt reklamı seslendirdim. İlk işim ve ilk kazandığım paraydı, 200 TL kazanmıştım, çok sevinmiştim. Sonrasında lisedeyken bir pub’da ve bir giysi mağazasında çalıştım. Üniversitedeki yerim kesinleştikten sonra ise bir yıl izin aldım üniversiteden, çalışmak ve para biriktirmek için. Sabahları İtalyan restoranında garsonluk, akşam bir gece kulübünde barmaid’lik yaptım. En zevklisi İtalyan restoranıydı. Çok güzel yemekler yiyordum, çalan müziğe de karar veriyordum. İş arkadaşlığını, işini severek, isteyerek yapmanın neticelerini ilk o yaşlarda deneyimledim. Çok güzel günlerdi. Bence küçükken çalışmaya başlamanın çok faydası var. Hakkınla, zamanını vererek, emeğinle kazandığın para, küçük miktarda da olsa o kadar güzel bir his veriyor ki... Farklı farklı insanlar tanıyorsun. İlerleyen yaşlarında deneyim olarak alıyor insan, küçükken çalışmasının meyvelerini.


Hayatındaki en sert eleştirmen kim?

Annemle babam. Babamın oynadığım bir dizinin bir bölümü için, “Kusura bakma da uyudum kızım, çok sıkıcı” demişliği var. İlkokul arkadaşlarım Gizem, Melis, Cem, annemle babam, anneannem için kişisel deneklerim diyebiliriz. Anneannem her senaryoyu benden önce okuyor.


“Anneannem altı ay benimle yaşıyor”

Oynadığın karakterlerin kıyafetlerinden sakladıkların oluyor mu?

Hepsinden var! Ne yapacağım onları bilmiyorum ama tüm karakterlerden 1-2 parça var.


Dijitalin dizi sektöründe bir şeyleri değiştireceğine inanıyor musun? Sonuçta müzikle ilgili projen de dijital olacakmış. Gelecek dijitalde mi, televizyon devam edecek mi?

Müziğin daha geleneksel olmasını seviyorum ama yayınlayacağım mecra dijital. Gündelik hayat telaşını düşününce dijital artık daha mantıklı çünkü kimse, “Aaa, dizim var” diyerek eve yetişmek istese de yetişemiyor. O yüzden dijitaldeki yer ve zaman koşulsuzluğu büyük özgürlük.


Hâlâ anneannenle mi yaşıyorsun?

Saadet’im yılın yarısında İngiltere’de, yarısında benimle. Burada olduğu zaman yaptığı yemekleri sefertasıyla sete götürüyorum, en güzel yemekleri ben yemiş oluyorum. Çok şanslıyım hayatımda olduğu için.


“Doğacak çocuğuma videolar çekiyorum”

‘Ekşi Elmalar’da şiveyle ilgili sorun yaşadın mı?

Herkes Hakkariliydi zaten ve çok yardımcı oldular. Yılmaz Erdoğan’ı yavru ördekler gibi takip ettik. O nereye götürdüyse oraya gittik. ‘Ekşi Elmalar’ benim için eşsiz bir deneyimdi. Yılmaz Erdoğan’a zaten hayranım, onunla çalışmak hakikaten çok gurur verici.


Müzikle ilgili bir şeyler yapacak mısın?

Daha önce bu soruya kararlı cevap veremezdim fakat İlber Ortaylı’nın bir konuşmasındaki “Para kazanabilirsin, hayatta düşündüğün her şeyi kazanabilirsin, fakat zaman kazanılamayacak tek şeydir” cümlesi beni çok etkiledi, çok düşündürdü. Daha fazla beklemeye gerek yok, 11 yaşından beri beste yapıyorum, müziği çok seviyorum. Şimdi sevdiğim şarkıların cover’larını yapmakla başlayacağım, sonra kendi şarkılarıma geçeceğim. Aklımda projeler var. Kime ulaşabiliyorsa ulaşsın, benden bir şeyler kalsın geriye. Müzik bambaşka, daha özgür olduğum bir yer. O yüzden müziği artık bekletmek istemiyorum.


Çocukların için videolar çekiyormuşsun...

Çekiyorum. En kötü günümde de en mutlu günümde de. Bazen aradan aylar geçiyor ama yine devam ediyorum. Onlar doğup büyüyene kadar epey birikmiş olur. Müstakbel eşim için de çekiyorum, kendim için de. Çocuklarıma, “Her şeyden önce kendiniz olun, anneniz size istediğini söylesin, bakın işte o da buydu bir zamanlar” diyorum, bunun beni de gençliğimle bir yapacağını düşünüyorum çünkü insanlar unutuyorlar bir zamanlar genç olduklarını. Zamanın çabuk geçtiğini hem onlara hem de kendime hatırlatıyorum.


Hem anne-babanın hem anneannenle büyükbabanın tanışma hikâyeleri romantik komedi filmi gibi. Bunlar, aşka bakışını çok romantikleştirdi mi?

Dedem Erzincanlı, 39 depreminden sonra İstanbul’a göç etmiş bir aileden, anneannemler ise Yugoslav göçmeni. İkisi de İstanbul’da Sosyal Sigortalar’da çalışırken bakışmalarla başlamış her şey. Bir şirket gezisinde dedem, anneannem denizde boğulmak üzereyken onu kurtarmış ve sonuç dedemin vefatına kadar 46 senelik müthiş bir evlilik olmuş. Annemle babamın hikâyesi ise annemin 17 yaşında, babasının arabasını kaçırdığı gün trafik kazası yapmasıyla başlamış. Çarptığı otomobilin sahibi, şirketlerinde çalışıp borcunu ödemesini teklif etmiş. Annem çalışmaya başladığında babamla tanışmış. 35 senedir büyük bir aşkla birlikteler. Soruna gelirsek; hayır, daha romantikleştirmedi beni.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir dizideki han ile beraberliğiniz eşim ve beni eski günlere götürdünüz.dizi hiç seyretmem ama bu dizideki yaşanana gerçek aşk çok güzel dobro aşk gerçek hayatada yaşasaydın.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.