Başrolü Belçim Bilgin ile paylaştığı “Kördüğüm” dizisinin setinde, İbrahim Çelikkol’un karavanındayız. Karşımda kendini anlatmayı pek sevmeyen biri var. Kendi dünyasını sadece yakın çevresiyle paylaşmaktan hoşlanıyor besbelli. Ancak cevapları elbette kişiliğini ele veriyor. İşte İbrahim Çelikkol.

2015 nasıl bir yıldı, neleri ardınızda bıraktınız, ne gibi eneyimler yaşadınız?

Genel olarak kendime ayırdığım bir yıl oldu. Yurtdışında görmek istediğim birkaç ülkeye gittim ve oyunculukla ilgili eğitimler aldım.


Yeni bir role adapte olurken, hikâye çıkana kadar nasıl bir çalışma rutininiz var?

Önceki rollerimde karakterle çok ilgileniyordum, uğraşıyordum. Bu defa hiçbir şey düşünmeden bu karaktere başladım ve karakter kendi kişiliğini sahnede çıkarsın istedim. Şu an bunu yapıyorum. Bir şey düşünmüyorum aslında.


'Hayat önüme ne getiriyorsa onu yaşıyorum'


Hayat kazanmak ve kaybetmek üzerine bir denge. Basketbolda yenmek de var yenilmek de, televizyonda ise reyting. Bu iki dengeyi nasıl koruyorsunuz?

Kaybetmek, kazanmak, denge, dengesizlik... Bunları düşünen bir insan değilim. Hayat önüme ne getiriyorsa onu yaşıyorum. Bunun üzerine kendimce yorum yapmak bana çok anlamsız geliyor. Kaybedebilirsin, kazanabilirsin. Neyi kaybediyorsun ki aslında? Belki o kazandığın bir şeydir. Bunları çok düşünmüyorum.


Bunları kafaya takmıyorsunuz yani...

Hiçbir şekilde kafaya takmıyorum.


Basketbol kariyerinizden sonra modellik de oyunculuk da tesadüfen hayatınıza girmiş. Tesadüflere inanır mısınız yoksa “Olması gereken her şekilde olur” diye mi düşünürsünüz?

Öyle bir şey var ama adı tesadüf mü bilmiyorum. Elbette inanıyorsun. Bundan 5 dakika sonra ne olacağını kim bilebilir ki? Benim hayata ve insanlara inancım var.





Oyuncu olarak kendinizi beğeniyor musunuz, ilk günden bugüne yol aldığınızı düşünüyor musunuz?

Onu zaman gösterecek diye düşünüyorum. Ben hiçbir zaman kendini beğenen birisi olmadım. Üzerine bir şeyler koyup, tecrübe kazandığımı düşünüyorum. Her oynadığım dizi projesinin tüm bölümlerini yoğunluğumdan dolayı seyretmediğim için ne yaptığımı bilmiyorum. Seyrettikten sonra da yorum yapması gereken kişi ben değilim, maalesef. Çünkü kendimle ilgili çok fazla yorum yapmayı da sevmiyorum.


Kariyerine basketbolcu olarak başlayıp oyuncu olarak devam eden birini tanıyor musunuz? Türkiye ve dünyada örnekleri var mı?

Bilmiyorum, araştırmadım. Birkan Sokullu var aklıma ilk gelen isim. Birkan ile çok eski dostuz, beraber basketbola başladık. O da Fenerbahçe’de oynadı, modellik yaptı ve oyunculuğa yöneldi. Hayat hikâyemiz aynı olmasa da bazı benzer yanlarımız var.


İnsanlarla ilişkinize duvar mı örüyorsunuz?

Hayır, insanlarla ilişkim gayet güzeldir. Herkesle iyi anlaşırım, onlar benim neler yaptığımı bilir. Aslında sizin bana bu sorduklarınızı bütün arkadaşlarım “Seninle ilgili insanların bilmediği o kadar çok şey var ki, neden bunları paylaşmıyorsun” derler. “Evet bende bunlar da var” demeyi seven biri değilim. Olmak da istemiyorum.


Bu dünyanın insanı değilsiniz gibi sanki...

Kendimi yakın hissettiğim arkadaşlarımla güzel şeyleri tabii ki paylaşıyorum. Ama kendimle ilgili çok fazla konuşmayı sevmiyorum belki de işimle ilgili heyecanlandığım bir şeyi sizinle paylaşırken keyif alıyorum.


Peki, en iyi yürüyüş rotasını sorayım o zaman...

Akyaka’da Kanvas Dağı’na çıkmayı orada vakit geçirmeyi, kamp kurmayı ve oradaki yakın arkadaşlarımla birlikte olmayı seviyorum. En iyi yürüyüş rotası bence budur.


Yalnız kalmak istediğinizde sizin için en iyi yer ormanın içinde bir kulübe mi olur, deniz kenarında bir yer mi?

O an ne olursa. Belirli, programlı yaşayan biri değilim. Hayat ne getiriyorsa, nerede olmak istiyorsam. Çünkü şu an olmak istediğim yerde 5 dakika sonra olmak istemeyebilirim. Öyle bir insanım. Hiçbir zaman bunun programını yapmadım, yapmayacağım da. Bir anlık esintiyle sadece yürümeye başlıyorsun. Ve kendini nerede bulursan.


Oyunculuk yaparken bu sizi zorlamıyor mu? Çünkü set saati veriliyor ve o an orada olmak zorundasınız.

Burası benim işim, işi ayırıyorsun. Çünkü kimse sette uzun saatler beklemek istemez. İşyerinde beynini oraya adapte ediyorsun ve beyin onu sorgulamamaya başlıyor. Ama bir yerde 4 saat kimse seni bekletemez.


Röportaj: Ekin Türkantos

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir merhaba ibrahim bey
    CEVAPLA
  • Misafir adım alinejat ve sizin hayranınızım. ben sizin gibi yakışıklı olmak isterdim
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.