Bu aralar Murat Bür’e fosforlu, ciks eşofmanlarıyla Karadeniz yaylalarında antrenman yaparken ya da Dudullu’da bir parkta 70 yaşındaki amcayla kültür-fizik çalışırken rastlayabilirsiniz. O atletli, baklavalı, A plus spor hocası gitmiş; yerine kendini memleket insanına spor kültürü aşılamayı iş edinen, idealist bir eğitmen gelmiş


Neler var “X25 Tabata Extreme” DVD’sinde?

Herkesin evde, hiçbir alet kullanmadan 25 dakikada yapabileceği; tüm direktiflere uyduğunda kilo verebileceği, şekil alabileceği, sıkılaşabileceği yüksek tempolu bir DVD hazırladık.





DVD’de 2 ayrı kişi, farklı tempolarda çalışıyor. Neden?

Sağ taraftaki arkadaşım Zeynep, yeni başlayanların yapması gereken hareketleri gösteriyor. Yani aynı ekrandayız ama sağ taraftakiler daha kolay hareketleri yapıyorlar. Biz ise daha zorlu hareketleri yapıyoruz. Bu zaten benim 4. DVD’m, ilk üçüyle biraz tecrübe kazandığımı düşünüyorum ve dolayısıyla en iyi prodüksiyona sahip çalışmam bu oldu.


Spor salonundan 1 saatte çıkmak imkânsızken ve programlar giderek uzarken 25 dakika yeterli mi günlük spor için?

Tabata antrenmanlarında 20 saniye çalışıp 10 saniye dinleniyorsunuz, 25 dakika boyunca böyle gidiyor. Her set arası da 45’er saniye dinlenmeniz var. Ve 25 dakika boyunca tamamen vücut ağırlığıyla çalıştığınız tempolu bir iş. Kesinlikle yeterli.


‘Elit kesime ulaşmak kolay’


25 dakikada kaç kalori yakabiliriz?

Kişiden kişiye ve kiloya göre değişmekle birlikte 25 dakikada 250-300 kalori harcamak mümkün. Ama vücut böyle yüksek bir tempoya girdiği zaman o 300 kaloriyi toparlayabilmek için bir 250- 300 daha harcamaya başlıyor. Dolayısıyla 1.5-2 saatin sonunda 500 kaloriyi yakalamış oluyorsunuz.


Bu arada egzersiz farkındalık projeleriniz var. Ne yapıyorsunuz tam olarak?

Sponsorların da desteğiyle mesela Karadeniz’de, yayladaki kadınlarla birlikte egzersiz yaptık.


İkna etmek kolay oldu mu onları?

Çok kolay insanlar, hiçbir sıkıntı olmadı.





İşinizi çok mu önemsiyorsunuz? Derdiniz ne, neden yapıyorsunuz bunları?

Ben elit kesime, A plus’a zaten çok kolay ulaşabiliyorum, onlar da bana çok kolay ulaşabiliyor. O yüzden benim hedefim daha ulaşılmayan kişiler. Hatta bir önceki projem parklarda sporla, belediyenin aletlerinin kullanımıyla ilgiliydi. Hiçbir maddi beklentim olmadan yapıyorum bunları. Mesela bir Youtube Channel’ım var ve orada 50 yaşında bir amca için onunla birlikte çektiğimiz antrenman videoları var. Derdim ülkedeki herkese ulaşmak. Mesela biraz daha durulunca Doğu’ya, Güneydoğu’ya da gideceğim. Aynı zamanda ‘Çocuklar Sporla Büyüsün’ adında bir derneğim var. Sponsor desteğiyle birlikte köylere gidip spor ayakkabı ve malzeme yardımı yapıyoruz ki çocuklar sporu tanısın. Belki biraz idealistim, bilemiyorum.


‘Spor hocaları Ebru Şallı’yı sevmez’


Peki ne durumdayız? Instagram’a ya da çevremize bakınca herkes günde 1-1.5 saat spor yapıyormuş gibi ama sanırım hâlâ daha çok A plus kesim için geçerli bu.

2 sene önce yapılmış bir araştırmaya göre ülkenin yüzde 75’i hareketsiz yaşıyor. Ve bunun yüzde 85’lik dilimi 18-25 yaş arası. Yani biz eski neslin spor yapmadığını düşünürken bugünün 18-25 yaş grubunun en hareketsiz grup olduğu çıkıyor ortaya. Dolayısıyla spor yapan ünlülerin de çoğalması lazım ki rol model olsunlar. Mesela Ebru Şallı’yı birçok spor hocası sevmez ama Şallı’nın insanların sporla tanışmasına katkısı çok büyüktür. Dolayısıyla kimseyi eleştirmemek lazım. Ben de eleştiriliyorum, okullu olmama rağmen hem de.


Neden eleştiriliyorsunuz?

Çok fazla bölünme var. Mesela o çok kaslı, çok iri body building’ciler beni sevmez. Bu şöyle bir şey... Kuaför Ayfer’e gidersin, “Senin saçını yanlış kesmişler” der, diğerine gidersin “Aaa, ne biçim boyamış” der. Ben artık o camiadan sıyrıldım bu yüzden, kendi projelerimle ilgileniyorum. Daha fazla ne yapabileceğime bakıyorum çünkü diğeri insanın enerjisini düşüren bir şey. Ülkede herkesin yapabileceği farklı egzersiz modelleri var. Mesela herkes CrossFit yapamaz, herkes fitness yapamaz ya da herkes benim DVD’mi yapamaz; ama herkes yürüyüş yapabilir, evinde birtakım kuvvetlendirme hareketleri yapabilir. O yüzden derdimiz bunlar olmalı. Yoksa işini iyi yapan herkes İstanbul’da mutlaka para kazanır. 20 milyonluk şehirde para kazanamazsan sana gülerler. Yani eleştirmeden önce herkesin dönüp kendine bakması lazım, “Ne yapıyorum, neler yapabilirim?”i tartması lazım. Şimdi Kapalıçarşı’da, kalabalığın ortasında bir proje yapmak istiyorum.


Mükemmel vücut nedir?


“Günde 25 dakika egzersizle mükemmel vücut” diyorsunuz ya, “mükemmel vücut” nedir, nasıldır?

Herkesin kendi bedenine uygun bir “mükemmel vücudu” var. Mesela çok balıketli bir öğrencim vardı, biz onun hiçbir zaman top model olamayacağını biliyoruz. Aslında iş tamamen bedensel farkındalığa geliyor. Senin bedeninin sınırlarını, kendinden ne olabileceğini görmen lazım. O öğrencim sıfır beden bir kadın olsa bile ona olmaz. Çünkü proporsiyon, eklem uzunluğu gibi bir sürü faktör var. Ayrıca herkes öyle süper olmak zorunda değil. Mükemmel vücuttan kastımız herkesin gelebileceği en ideal ve ona göre vücut.





Peki deli gibi sağlıklı beslenme takıntısıyla değil de makul ölçüde iyi beslenmek için nelerden kaçınıp neleri daha fazla yemek lazım?

Bu tamamen dengeye bağlı. Ben haftada bir gün ne istiyorsam yiyorum. Öyle bir kısıtlama istemiyorum hayatımda. Haftanın bir günü mutlaka baklagil yemeye çalışıyorum, 3 gün kırmızı et tüketiyorum ama balık da tüketiyorum. Çok fazla sebzemeyve de tüketiyorum. Bizi burada zorlayanlar daha çok alkol ve rafine şeker.


‘Koşarak şekillenemezsiniz’



Kişisel eğitmenlik yapmıyor musunuz artık?

Artık daha fazla insana ulaşabildiğim işler yapmaya gayret ediyorum. Dolayısıyla bire bir eğitimlere pek vaktim kalmıyor.

Koşu trendi konusunda ne dersiniz? Bu ara herkes dışarıda koşuyor.

Saatlerce plazada çalışan insanlar için kapalı bir spor salonuna gitmek ekstra sıkıcı olabiliyor. O yüzden insanlar çözüm aramaya başladı. Koşu aslında biraz da markalar tarafından trend haline getirildi denebilir.

İşe yaradığını düşünüyorum koşmanın.

Tabii ki yarıyor. Yürüyüş, koşu gibi egzersizler “kardiyovasküler egzersizler” sınıfındadır. Dolayısıyla bize yağ yakımı ve kilo vermek şeklinde geri döner. Ama eğer vücudunuzu şekillendirmek istiyorsanız bunu koşuyla yakalayamazsınız. Koşu size bu hareketlerin yanında yardımcı olur sadece.





10 sağlıklı yemek tarifi


DVD’deki müzikler neye göre bestelendi?

Antrenman planına göre bestelendi. Biz o müziklere göre hareketleri yapıp sonra durup ona göre antrenmanı sonlandırıyoruz. Bazı noktalarda BPM dediğimiz vuruş sayısı 140’a, 150’ye kadar çıkıyor. Bazen de düşürüyoruz. Tamamen kalp ritmine göre de bestelendi müzikler yani.


Kaç yemek tarifi var programda?

10 tane yemek tarifi var. Ben projelerimde genellikle diyetisyenlerle çalışıyorum. Bu kez Cenk Özyılmaz var, video ve yemek tarifleri tamamen ona ait. 10 tane evde yapılabilecek sağlıklı yemek tarifi veriyoruz.


Röportaj: Gizem Sevinç Selvi

Fotoğraflar: Erdem Şahin

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.