Bir anneyi canlandırdığı ‘Yaz’ın Öyküsü’yle ekrana dönen Vildan Atasever, oyunculuk mesleğindeki erkek hegemonyası nedeniyle, kadın oyuncuların sadece erkeklerin hayal ettiği kadınları oynadıklarını söyledi. Kadın oyuncuların metalaştırıldığını belirten Atasever, “Kafayı daha çok karakterlerin derinliğine yormamız gerekiyor. Oyunculuğumdan önce güzelliğimle konuşulmayı tercih etmem" dedi.


‘Yaz’ın Öyküsü’ dizisiyle ekrana hızlı ve başarılı bir dönüş yaptı Vildan Atasever. Kendine yeni bir yaşam kurdu. Artık hayat yolculuğunda tek başına yürüyor. Adımlarını emin bir şekilde mutluluğa ve sevgiye doğru atıyor...


Seni ekranda görmeyeli çok uzun zaman oldu. Özlemişiz.

Ben de özledim. Bu aralar bu cümleyi çok sık duyuyorum, özlenmek güzel şey.


Artık böyle uzun aralar vermeyeceksin değil mi?

Çalışmayı çok seviyorum, gücüm yetebildiği kadar çok çalışmak istiyorum. Çalıştıkça kendimi daha mutlu ve daha işe yarar hissediyorum.


‘Akşamları sadece salata yiyorum’


Çok zayıflamışsın.

Zayıflamadım, spor yapıyorum. Haftada 3 günü tamamlamaya çalışıyorum. Kendimi bildim bileli aynı kilodayım. Mutlu olup gülümsemek, sevdiğin işi yapmak insanı daha da güzelleştiriyor.

Hangi sporları yapıyorsun?

Aletli ve aletsiz pilates yapıyorum. Kendimi hocama teslim ettim. Bugün 25 dakika süren xbody diye bir çalışma denedik. 2 saat spor yapmışsın gibi etkisi var.

Beslenmene dikkat ediyor musun?

Sabah, öğlen ve akşam düzenli yemek yiyorum. Kahvaltıyı çok önemsiyorum. Öğlen istediğim her şeyi yiyorum, akşam sadece salata.

‘Ayda bir hamama gitmeye çalışıyorum’

Kahvaltıda neler yiyorsun?

Mutlaka yumurta yerim. Peynir, salatalık ve çok az ekmek yiyorum. Yeşillik çok seviyorum, domatessiz kahvaltı yapamıyorum. Sete gittiğimde de enerjimi yüksek tutacak gıdalar alıyorum.


Her hafta hamama gittiğin doğru mu?

Her hafta değil de, ayda bir gitmeye çalışıyorum. Bir Serap Ablam var, en sonunda kundaklayıp bırakıyor beni. Bayılmış bir vaziyette oluyorum. (Gülüyor) Çok rahatlıyorum. Suyu çok seviyorum.

Saçlarının yeni rengine alıştın mı?

İranlı bir yönetmenin filminde oynadım, koyu renk saç olmalıydı. Ben çok sevdim. ‘Yaz’ın Öyküsü’nün yönetmeni Yağız Alp Akaydın da böyle kalmasını istedi. Tepkiler de çok olumlu. Her renk kıyafetle de uyumlu oluyor. (Gülüyor)


‘Anı yaşamak gerekiyor’

İki tarafın da ünlü olduğu evlilikler uzun süre devam etmiyor. Sence sebebi ne?

İnsanları ‘ünlü’ olarak tanımlandırmayı sevmiyorum. Doktorla doktor da boşanabilir. Medeni durumumu konuşmak istemiyorum. Tek düşündüğüm mesleğim. Gerideki her şey benim tecrübelerim.


Eskiden daha hiperaktiftin. Biraz sakinleşmişsin sanki.

Artık karar verirken daha sakinim. Ne istediğimi biliyorum. Hırslarım yok. Allah’ın verdiklerine şükretmek, işini severek yapmak güzel. Sevgi çok güzel bir şey.


Peki aşk?

O da güzeldir. (Gülüyor)


Aşka kapıları kapatmadın değil mi?

Bazı şeyleri kesin konuşmayı sevmiyorum Zamanın ne getireceğini bilemeyiz. Ölüm var ve ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz. Anı yaşamak gerekiyor.


‘Egolarınla hareket edersen bitersin’

Çok genç yaşta Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ seçildin ama hiç şımarmadın.

Genç bir oyuncu olarak ödülle başlangıç yapınca özgüvenin çok iyi oluyor. Ama kendini egolarına kaptırıp onunla hareket etmemelisin, yaparsan o senin bitişindir. Kendimizi yeniliğe açık tutup hep geliştirmemiz gerekiyor.




Datça’da hiç yaşamadım. Sadece 6-7 aylık bir zaman dilimiydi. Zihnimi temizlemem, doğruya yakınlaşmam için harika bir dönemdi. O sırada ‘Gece’ filmini çektim, Datça’dan sete gittim. İyi ki o dönemi yaşadım. Şu an hayata daha başka bakıyorum.


‘Kadın oyuncular metalaştırılıyor’


Dizi sektöründe kadınlar arasında ayak kaydırmalar var mı?

Ben hiç öyle bir şeye denk gelmedim. İşini doğru yapan ve karakterine odaklanan kadınlarla çalıştım.


Oyunculukta kadın olmanın zorlukları neler?

Temel sıkıntı, kamera arkasındaki yaratıcı erkek sayısının kadın sayısından fazla olması. Bir erkek hegemonyası söz konusu. Kadınların gözünden bakan erkek de çok az olduğu için, biz genelde erkeklerin hayal ettiği kadınları oynuyoruz. İstisnalar kaideyi bozmaz ama kadın karakterlerimiz genel olarak gerçeklikten uzak, derinliği olmayan, eril bakış açısıyla yaratılmış karakterler oluyor.


Farklı bir yaklaşım oldu.

Kadın olarak bir rolü kabul ettiğinizde sonraki adımları da düşünmek zorunda kalıyorsunuz. Bir filmde rolünüz gereği öpüştüğünüzde veya seviştiğinizde filmdeki bütün performansınızı unutup sadece bu sahnelere takılıp sizi oralara hapsedebiliyorlar. Bir erkek oyuncunun bunlara maruz kaldığını gördün mü?


Görmedim.

Kadın oyunculara bedensel mükemmellik ve güzellik gibi konular üzerinden yaklaşılıyor, metalaştırılıyorlar. Oysaki kafayı daha çok karakterlerin derinliğine ve sahiciliğine yormamız gerekiyor. Ben oyunculuğumdan önce güzelliğimle konuşulmayı tercih etmem.


‘Psikopat bir anne olabilirim’



Yok ama o duyguyu vermek için çok düşündüm. Günümüz kadınlarıyla empati kurmaya çalıştım. Birçok kadın hem çocuk büyütüyor hem de kariyerini devam ettirmeye çalışıyor ve hiçbir zaman takdir görmüyor. Gebe bırakan erkek oluyor ama sorumluluğu almayıp yargılayan ve sorgulayan da yine o oluyor.


Peki sen anne olmayı istiyor musun?

Yaratan Allah ve o isteyince olacak. Onun zamanı vardır. Çocukları çok seviyorum, içim gidiyor. Bir sıcaklık hissediyorum, gözüm doluyor ama büyük sorumluluk. Ben psikopat bir anne olabilirim. “Çocuğum yokken bu kadar yükselebiliyorsam olduğunda ne yaparım?” diye düşünüyorum ve o çocuk için üzülüyorum. (Kahkahalar)


‘Dizi süreleri kısalırsa yaratıcılığımız artar’


Dizi sürelerinin uzunluğundan dolayı birçok oyuncu dinlenme kararı aldı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?

Senaryonun ve dizinin süresi kısalırsa çok daha iyi işler çıkarabileceğimizi düşünüyorum. Her hafta bir sinema filminin süresinden bile uzun dizi çekmek bütün ekibi yoruyor. Süreler kısalırsa yaratıcılığımız çok daha zenginleşir, çalışırken enerji daha yüksek olur ve doğruya ulaşırız. Koşarak çalışınca, doğal olarak nefes nefese kalıyoruz. Bu da başarımızın yüzdesini düşürüyor.


Düzelecek gibi de gözükmüyor.

Aslında sistematik, disiplinli ve profesyonel bir şekilde çalışıp herkes işini doğru yaparsa sıkıntı olmuyor. Şu an her hafta 120 sayfa iş çekiyoruz. Sistematik ilerlediğimiz için bugün sporumu da yapabildim, seninle de buluştum.

Röportaj: Ömür Sabuncuoğlu

Fotoğraflar: Mija Ramö

Mekan: Sunset Brasserie

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.