Göksel’le bu sohbeti gerçekleştirmek için bir araya gelmemiz tanışmamıza da vesile oldu. Açıkçası nasıl biriyle karşılaşacağımı merak ediyordum. The House Hotel’in kapısından son derece zarif ve kocaman bir gülümsemeyle girdi. Zamanla kendini hayatın doğal akışına bırakmayı öğrenen ve gerçek duygularını şarkılarıyla insanlara geçiren bir kadınla tanıştım. İşte Göksel’in hikâyesi...


Yeni albümünüzü uzun süredir bekliyorduk.

2 albüm arasında yaklaşık 3 yıllık bir süre var. O zaman diliminde evde yavaş yavaş gitarımla şarkılarımı yazmaya başladım. Sonra aranjörüm Ozan Çolakoğlu ile buluşup stüdyo kayıtlarını yaptık. Bir önceki albümüm çok başarılı olduğu için, bu albüm benim için önemliydi. İyi yaptığınız bir işten sonra, yenisi için de beklenti yüksek oluyor.


Albümde 11 şarkı var ve 10 tanesi size ait.

11. şarkıyı da Mabel Matiz’le beraber yaptık. Birlikte yazdığımız çok şarkı var, onları da zaman içerisinde paylaşacağız. Yazın, Mabel’le o kendi albümünü, ben de benim albümümün şarkılarını yazmak için birlikte birkaç tatile gittik. O gitarıyla odasında da şarkılar yaptı, ben de yan odada yazdım. Sabah yaptıklarımızı birbirimize dinlettik. Üreticiliğimizi çok besleyen bir arkadaşlığımız ve dostluğumuz var.





Şarkılardaki kadın siz misiniz?

Yalan söyleyebilmeyi çok isterdim ama evet benim.


Albüm kartonetindeki şarkı sözlerinin yazıları, sizin kendi el yazınız mı?

Madem her şey bu kadar gerçek, oradaki yazılar da bana ait olmalı dedim ve kendi el yazımla yazdım.


Sizin şarkılarınızın iyileştirici bir etkisi de var. Farkında mısınız?

Yalnız bir kadın olarak şu an içinde bulunduğumuz devrin sıkıntılarını dile getiriyorum. Bana benzeyen çok fazla kadın var ve bu şarkılarla yalnız olmadıklarını hissediyorlar. Ben yaşadığım bir aşk acısından bahsediyorum ama çok uzak bir yerde evladını özleyen bir anne de şarkıda o duyguyu buluyor.


‘Aşk acısı nedir?’ diye sorsam...

İçindeyken gerçekten dayanılmaz bir acı. Fiziksel açıdan daha kuvvetli. Fakat insana çok şey öğretip, büyütüyor ve geçiyor. Hayatta geçmeyen aşk acısı yoktur.


Saflığımın beni çok zorladığı zamanlar oldu ama beni iyi yerlere götürdü.


Şu an kalbiniz çarpıyor mu?

Benim kalbim hiçbir zaman boş olmadı.


Hayatınıza dokunup giden erkekler, şarkılarınızı dinlendiklerinde ‘Bizi yazmışsın’ dediler mi?

Üstüne alınan oldu.


Aşkı depreşen oldu mu?

Bilmiyorum.


‘Yeni nesil kızlar çok cesur’

Hayatınızın kırılma noktaları nelerdi?

Boğaziçi Üniversitesi’ni bırakıp şarkı söylemeye başlamam, boşanmam ve saçımı kestirmem. Çünkü saçımı kestirmemle birlikte çıkardığım albüm, benim kimsenin görmediği tutkulu tarafımı gösterdiğim ve eşimden sonra yaptığım ilk albümdü.


Şarkılarınızda, kliplerinizde hatta sizde de bir Yeşilçam havası var.

‘Sabır’ şarkısından beri öyle, bilinçli bir şey değil. Uzun saçlıyken Türkan Şoray’a benzetiyorlardı, şimdi Sophia Loren’e benzetiyorlar.


Anne olma fikrine nasıl bakıyorsunuz?

Sanırım iyi bir anne olurdum ama kendimi o kadar çok işime adadım ki... Her albümden sonra, ‘Bu sefer çocuk yapacağım’ diyorum.





Bir erkekten hoşlanırsanız, bunu gidip ona söyler misiniz?

Yok, o konuda tamamen eski zaman kadınları gibiyim. O duygusallık ve mahcubiyette yaşıyorum. Yeni nesil kızlar çok cesur, şaşırıyorum ama belki de doğru olan o. Kendi içimde yaşarım yine de söylemem. O yüzden ‘Uzaktan’ şarkısını yazdım.


Tekrar evlenmeyi düşünüyor musunuz?

Biriyle beraber yaşlanma fikri bana güzel geliyor. Ortak yönüm olan birisiyle karşılaşırsam evlenebilirim, çocuk da yaparım.


İlk yazdığınız şarkıyı hatırlıyor musunuz?

Annem evde hep şiir yazar, babam da şarkı söylerdi. Sanırım bu durum bana çok doğal geldi ve ilkokuldan itibaren şiir yazmaya başladım. Sonra babam ortaokuldayken doğum günümde gitar hediye etti, ilk bestemi de o gitarla yaptım.


Boğaziçi Üniversitesi ‘Felsefe Bölümü’nde okurken bir anda bırakıp, müzikle ilgilenmeye başlamışsınız. Sonra bitirdiniz mi okulu?

Yok, müzik aşkı ağır basınca okulu bıraktım, keşke bırakmasaydım. Müzikle ilgili geç kaldığımı ve kendimi eğitmem gerektiğini düşünüyordum. Arada sıra da okulun bahçesine gidip dolaşıyorum, orada kurduğum hayalleri düşünüyorum.

Yazdığınız şarkıları başka sanatçılara vermiyorsunuz. Neden?

Vermeyi istiyorum ama şarkılar o kadar içsel geliyor ki bana. Önce benim söylemem gerekiyormuş gibi düşünüyorum ama Ayşegül Aldinç’e söz verdim, ona bir şarkı vereceğim. Bir de Kibariye’ye bir şarkı yazmak istiyorum, sesine bayılıyorum.





'İyi ki saflıktan ölmemişim’

Dışarıdan çok naif ve çok kırılgan görünüyorsunuz. İçinizde nasıl bir Göksel var?

Çok hassasım orası kesin, duyguları çok yoğun hissediyorum ama korunaksız değilim. ‘Sabır’ albümünü çıkaralı 18 yıl oldu, güçlü olmasam nasıl baş edebilirdim? Duygusallığım yaratıcılığımı besleyip, iyi şarkılar yapmamı sağlıyor. Ama ilk zamanlar iyi ki saflıktan ölmemişim diyorum.

Kandırıldınız mı?

Annelerimizden sıkça duyduğumuz ‘Allah iyilerle karşılaştırsın’ benim hayatımda gerçek oldu. İlk albümümü Sezen Aksu ve Onno Tunç’un prodüktörlüğünde yaptım. Saflığımın beni çok zorladığı zamanlar da oldu ama iyi bir yere götürdü. Bir şarkı yazarının kalbinin kesinlikle saf olması gerekiyor.


Daha güçlü ve daha korunaklı olmanızda yaşadığınız hangi olaylar etken oldu?

Kendi tercihimle yalnızlığı seçtim. Yalnızlık insanı çok güçlü hale getiriyor. Yalnız olmasaydım bu kadar çok şarkı yazamazdım. Yalnızlıktan hoşlanan ve onu olumlu hale dönüştüren bir tarafım var. Kimse sevmez ama ben yalnız tatile çıkmaya da bayılırım.


Bir dönem evliydiniz. Bir sanatçı için evliliği yürütmek zor mu?

İki tarafın da hayatına çok güzel şeyler katan evlilikler görüyorum. Ama genel olarak birliktelik zor bir olay. Hele bizim yaşam şeklimiz daha zor. Bir de bizler bir önceki nesle göre çok özverili değiliz, bireysel olduk. ‘Yalnız kalırım, daha iyi’ diye düşünüyor ve onu tercih ediyoruz.


‘Depresyonda olmadığımı anlatmaya çalışıyorum’

Bostancı Gösteri Merkezi’ndeki konserinizde giydiğiniz dansöz kıyafeti çok konuşuldu. O fikir nasıl ortaya çıktı?

Aslında bir şarkılık bir oyundu. ‘Depresyondayım’ şarkısından sonra o kıyafetle bir görünüp, kayboldum. Senelerdir depresyonda olmadığımı anlatmaya çalışıyorum, en sonunda böyle bir yöntem buldum.


Röportaj: Ömür Sabuncuoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir göksel demirpençe ye sorun yaratmamak hayatını kolaylaştırma biz insanlara daha kaliteli anlamlı şarkıların gelmesi demektir kendisini beğenen bir insan olarak böyle izah edebilirim saygılarımla
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.