Rezzan Kiraz kesinlikle gelecekteki halim... Onda kendimi gördüm diyebilirim. İkimiz de Koç burcuyuz. Evet, çocuk ruhluyuz, hayat doluyuz, yaşasın! İyi ki de böyleyiz. İyi ki de hayata sıkı sıkı tutunup dolu dolu yaşıyoruz. Uzun uzun konuştuk. 2015'te bizleri neler bekliyor? Burçların mesleklerle ilgisi var mı? Ve en önemlisi de 17 Mart'ta toplu ölümler gerçeleşecek iddialarına sevgili Rezzan Kiraz net bir açıklık getirdi. ''Korkmayın, bu iddialar asılsız, böyle bir şey yok'' dedi. Derin bir "Ohh" çektik. İçimiz rahatladı. İşte röpotajımız...


- Astrolojinin meslek seçimleri ile ilgisi var mı?

Olmaz mı? Diyelim ki dışa dönük bir insansın. Bizim gibi Koç burcu olanlar masa başı işlerden hoşlanmaz. Bize dev aksiyon olmalı, hareket olmalı, heyecan olmalı... Bizi masa başına oturttukları zaman, ince ince bir takım hesaplar - kitaplar yaptırdıkları zaman biz verimli olamayız. Bizi demek ki pazarlama gibi işlerin daha değişken olduğu daha sosyal olduğu, heyecanın temponun arttığı işler tatmin eder. Dolayısıyla o zaman da daha başarılı oluruz.


Ben mimarlık okudum. Belli bir zaman mimarlık yaptım. Kara kalemim, tasarımım çok iyidir. Ama bunu proje etmek için masa başında saatlerce olmak beni çok rahatsız eder. O kadar sabrım yok. Hemen yapmalıyım ve hemen bitmeli. Mesela bunu Yengeç burçları çok iyi yapar. Yengeç burcu olan arkadaşlarım var. Özellikle iç mimar olanları çok sabırla projeyi dantel gibi işlerler ve bundan haz alırlar. Onları dışarısı ilgilendirmez. İç dünyalarındaki tasarım gücünü projeye dökerler.


Ben mimarlık yaparken bir dönem projeyi çizdik. Büyük bir mimari atölyede çalışıyordum. Sonra patronum ''Gel bakalım sen artık pazarlama aşamasına geç'' dedi.(Gülüyor) Çok sevinmiştim. Ben proje çizerken de hem elim hem çenem işlerdi. Durmadan konuşurdum. Ama oranın bir sakinliğe ihtiyacı vardı.(Gülüyor)


- Astroloji ile nasıl tanıştınız?

Bir gün yataktan kalkınca olmuyor tabii, sizi bir şeyin itmesi lazım. Bir olayın size kapıyı açması lazım. 1973 yılında babamı trafik kazasında kaybettim. Akabinde ben ölümü anlamak istedim. Yaşam ne? Ölüm ne? Madem ki öleceğiz neden yaşıyoruz?


Lise birinci sınıftaydım. Bu olay büyük bir şoktu benim için. O zaman bana verilmiş dini bilgiler yetmiyordu. Bir takım cevaplar arıyordum. Hep diyordum ki benim babam 42 yaşında ölüyor ama başka babalar 80 yaşına kadar yaşıyor. Bu niye? Bir çocuk 3 yaşındayken, başka çocuk anne karnındayken hayata veda ediyor. Peki bu niye? Bu farklılıklar neye göre? Nasıl oluyor? Bu soruları anlamayı istedim. Ölümden sonra ne oluyor? Bir son mu? Yoksa bir hayat var mı? Tekrar geliyor muyuz? Geliyorsak neden? İşte bu tanrı, kul, yaşam, ölüm, ölüm ötesi, bunları anlamaktı. Böyle başladı. Tabii kitaplar, ilgi alanları, araştırmalar devam ediyor. Bir yerlerde hayat, kader, yaşam yazılmış mıdır? Var mıdır? İnsan kendi kaderini mi yaşar? Kendi mi yaratır? İnsan iradesi nereye kadar hüküm sürüyor? Kader nerede başlıyor? O yıllarda tam bunları sorgularken ben Metin Kiraz ile tanıştım. Sene 1980. Üniversitede okuyorum. Metin Bey bu işe 1965 yılında başlamış. O da bir ispirtizma çalışmasıyla ilk heyecana kapılıp kütüphaneler devirmiş.


- Büyük tesadüf...

Bize metafizik çalışmalarında siz tesadüfen bir araya gelmediniz dediler. Bu bilinçli ve sizi bilerek bir araya getirdi diye bir bilgi var. Dolayısıyla Metin Beyi tanıyana kadar daha oryantelist daha mistik daha tasavvufi çalışmalar içindeydim. Ben araştırmalar içindeyken Metin Beyi tanıdığımda daha batıya daha farklı konulara merakım arttı. İşte o zaman astrolojiyi, tarotu, başka başka alanları Metin Bey sayesinde tanımış oldum ve ona yoğunlaştım. Ama bu çalışmalar hep devam ediyor zaten. Yani metafizik dediğimiz bir bütün aslında. Ama halka yansıyanı, insanların daha çok anladığı astroloji ve tarot olduğu...


Astroloji daha akılcı bir şey. Eski zamanlardan beri var olan bir şey. Kaynaklar beş bin yıl öncesine kadar gidiyor. Eski zamanlarda astroloji daha aristokrat zumreye aitti. İmparatorlar, yüksek sosyeteye ait insanlar, bilge kişiler astrolojiye meraklılardı. Şimdi dünya değişti. Daha global oldu. Her an bilgiye çabuk ulaşabiliyoruz ve insanlar daha çok öğreniyor daha çok araştırıyor daha çok sorguluyor. Çünkü altın çağda yaşıyoruz, onun da etkisi var. Altın çağ, kova çağı, bilgi çağıdır. Böylece bilgi daha kolay paylaşılır hale geldi. İnsanlar daha çok öğrenmeye merak sardı. İnsanlar daha çok kendini sorgulamaya başladı. Uzay bilimi gelişti. İnsanlar geçen yılın başlarında uçmayı beceremezken bugün uzayın derinliklerini keşfediyor. Tanrı parçacığını arıyoruz, ne olduğunu bilmeye çalışıyoruz. Böylece teknoloji ve bilgi hızı aldı ve astroloji de halkın arasına indi. Sorgulayan bilge kişiler astrolojiyi hayatlarına adapte ettiler. Biz bu anlamda bu kişilerin merak duyup ilgilenmesinden memnunuz. Çünkü ''İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsin, ya bu nice okumaktır.''der Yunus. Bilgi çok önemli. Kur-an’daki ilk ayet de “oku”. Demekki okumaktan maksat ''Kişi kendin bilmektir. Sen kendini bilmessin, ya bu nice okumaktır.'' Kendini bilmen lazım. Kendini bilmenin bir çok metodları var. Sadece bir tanesini kullanırsan örneğin gen haritalarını biliyorsan hayatı anlayamazsın, kimliği çözemessin. Buna nerede, ne zaman doğduğunu ilave edeceksin, aldığın eğitimi ilave edeceksin. Bütün bunları bir karma yaptığın zaman insanı tanıyabilmek mümkün. Kendini tanıdığında, bildiğinde senin yapı taşların ne, ne ile oluştun, bunları bilmek önemli. Hamur gibi düşün. Çeşitli hamurlar var. Kimi pandispanya hamuru, kimi poğaca hamuru, kimi kek hamuru, kimi börek hamuru. Kiminde şeker oranı fazla, kiminde yağ oranı fazla... Yani bunlar da bizim yeteneklerimiz gibi düşün. Bir de bu hamura şekli veren elleri düşün. İnsan aslında temelde %99.9 aynı. O kadar minimal bir farkla yedi milyar insan olmuşuz. Hepimiz birbirimizden farklıyız ama %99.9 aynıyız. Bizi farklı kılan ne? Kiminin hamurunda şeker, kimisinin de yağ olması... Kiminin sesi güzel, kiminin diksiyonu, kiminin yaratıcılığı güzel, işte bu yeteneklere şekil veren dış eller var. Bu eğitim olabilir. Sosyal çevre olabilir. Bunları da birbirine ilave edip kişinin bütününü görebilirsen nasıl kararlar alıp, nasıl yaşam süreceğini okuyabilirsin. İşte biz buna astroloji diyoruz. Yani sadece haritada bazı şeyleri okumak yeterli gelmez. Olayları renklendiren, zamanını ona göre ayarlayan, olmasını ya da olmamasını sağlayan dış faktörleri de iyi görmek lazım.


- Astrolojinin Kur-an’da yeri var mı?

Kur-an’da var, Kur-an’da yok tartışmalarını hiç umursamıyorum. Çünkü şöyle diyorum: Kur-an’da ki ilk ayet ''Oku''. Okuyan kendini bilir. Okuyan Rabbini bilir. Allah'ın yarattığını anlamaya çalışmak, gökyüzünde nelerin olduğunu, gökyüzünde olan olaylar ile paralellik arz eden yeryüzündeki olayları anlamaya çalışmak Kur-an'a aykırı olamaz.


Tersini savunanlar, çok özür diliyorum cehaletlerinden ya da inanç eksikliklerinden böyle söylüyorlar. İnancı güçlü olan insan Allah'ın yarattıklarını anlamaya çalışmak ve ilk emri doğru okumakla başlar. Bizim astrolojik olarak yaptığımız şey, yaradanın yarattığını anlamak ve nelerin olabileceğini çözmeye çalışmak.


Kulaktan dolma bilgiler ile konuşuyorlar. Okumamak yanlış. Bir gün Rabbin ile karşı karşıya geldiğinde sana soracak: ”Ey kulum ben oku dedim sana. Ne okudun, ne anladın?” O yüzden okuyan bilir diyorum.


Ben 6 kez Umre yaptım. 4 kitabı da okudum. Kur-an'ı 3 kez de Arapça hatim ettim. Babamın öldüğü zaman en çok Kur-an okumak huzura erdirdi. İnançlar üzerinden konuşmak yanlış. Evet, insanların bazıları bu konuya meraklıdır, bazıları sorgular, bazıları da sorgulamaz. Bu kişinin yaradılışı, yeteneği, biligisi ile ilgili.


- Ateş gurubunda olan burçların araştırmaya, fal bakmaya meyili var. 6. hissin kuvvetliliği diyebilir miyiz? Bu durum neden sadece ateş gurubunda olan burçlarda var?

Koç burcu zodyakın ilk burcudur ve çocuktur. Bir çocuk heyecanı ile yaşar. Bir çocuğun saflığında ve temizliğindeyseniz zaten her şeyi hissedersiniz ve algılarsınız. O hissiyatı, o saflığı, o temiz düşüncemizi yitirmezsek zaten bir çok şeyi hissedebiliriz. Koç burçları çocuk ruhlu oldukları için bu doğrudur. Onlar hep liderdir. Hissiyatları ve sezgileri ile hareket ederler. Ben herkese içinizdeki çocuğu hiç büyütmeyin, hep çocuk kalın diyorum. Çocuk saflığıyla, mantığıyla düşünün. Ama tecrübelerinizi de mutlaka hayata geçirin. Bu bir tesadüf değil. Ateş gurubunun lideri Koç burcudur. O lider olduğu için başı her zaman o çeker. Yürür gider. Arkasına da kitleleri alır.


- 2015'te bizleri neler bekliyor?

KOÇ: Koç burcunda Uranüs var. Uranüs çok önemli. Seksen dört yılda bir geliyor ve Koç burcuna sürprizler ve yenilikler getiriyor. Hayat değişiyor. Bekar olanlar sürpriz evlilikler yapabilir. Hayatlarına sürpriz yenilikler gelecek. Ani kararlar alabilirler. Bu sürpriz kararlar özellikle temmuz ayına kadar daha da güçlü. Çünkü Jüpiter dost burç olan Aslan burcunda. Ama bir de Plüton var. Uranüs ve Plüton'un değişim ve dönüşümünü sağlaması ve bu beklenilemeyen ani bir zamanda olması, Satürn'ün Yay burcunda olması da bunu zorlayabilir. Bazen sıkıntılar, kaygılar, kuşkular da oluşturabilir. Genel olarak toplumsal olayların Plüton ve Uranüs'ün konumundan dolayı Koçlara, Yengeçlere, Terazilere, Oğlak burçlarına verdiği sıkıntıları görüyoruz. Yani dışarıdaki olayların kendi içlerinde baskı yaptığını görüyoruz. Siz iyisinizdir, hiç bir sorununuz yoktur. Ama dışardaki olaylar sizin kaygılanmanıza, mutsuz olmanıza, karamsarlaşmanıza neden oluyor denebilir.


BOĞA: Boğalar geçen sene yaptıkları çalışmalarının karşılığını aldılar, alacaklar. Burada dikkat edilmesi gereken bir şey var, Neptün balık burcunda. Bu durum Boğaları ya hayallerine götürür ya da hayal kırıklıklarına neden olabilir. Aman diyoruz dikkat edin. Ne istediğinizi bilin. Yanlış sezgilere göre hareket etmeyin. Bütçenizi iyi kontrol edin. Yatırımlarınızı yaparken dikkatli olun. Çünkü geçmiş zamandaki çalışmalarının bu sene karşılığını alacaklar. İyi değerlendirmeleri lazım.


İKİZLER: İkizler burcunun Neptün ile problemi var. Özellikle burcun başında doğanların ruhlarını eritiyor. Yani hassaslaştırıyor. Bazı bunalım, depresif haller getirebilir. Zaten genelde İkizler burcu çok değişken olduğu için çok çabuk dip noktalara inerler. Neptün'ün ona getirdiği bu aldanma, aldatılma, kandırılma ya da kişinin kendi kendini kandırma meyili hep onların hayatlarını arap saçına dönüştürebilir. Mutsuz ve kederli olabilirler. Onlara tavsiyemiz daha kendi iç derinliklerinde olmadan, dışa dönük ve kararlı olmaları, istikrarlı olmaları...


YENGEÇ: Çok hassas, çok alıngan ve anaç ruhlu insanlar. Her şeyden çabuk etkilenirler ve hayata karşı çok kapalı oluyorlar. İçe dönük insanlar. Özellikle ayın her konumu (yeni ay, dolunay, ay tutulmaları, güneş tutumaları) etkileyecektir. Onlara dikkat etmeleri lazım. Çok konuşmayı sevmezler. Yalnızlığı sevmelerine rağmen inadına sevgi ve ilgi arayışındadırlar.





- Yengeç burçları bu hassasiyetlerini, aşırı duygusal olma durumlarını hangi burç ile dengeleyebilir?

O bir su grubu ve karşısında toprak grubu olması gerekir. Örneğin Oğlak burcu, Başak ya da Boğa burcunu koymamız lazım. Çünkü o toprak grubu gerçekçi, ayakları yere sağlam basan, çok fazla planlı programlı olurlar. Yengeç burcu dağınıktır. Onu çok çabuk toparlayacak, sınırlarını belirleyecek, ona daha güçlü durmayı öğretecek birisi lazım. Özellikle belki de Oğlak burcu daha iyi olur. Yengeçlere tavsiyemiz lütfen küsmeyin, hayata dönün, konuşun, konuşarak herşeyi çözeceksiniz. Bir şey olmuyorsa olmayacaktır. Peşine düşüp demoralize olmamak lazım. Bu süreç Yengeçler için ağır geçiyor. Ama sabırlı olsunlar, geçecek. Temmuz ayından sonra çok daha iyi olacaklar.


ASLAN: Aslanlar bu yılın en şanslıları. Temmuzun ortalarına kadar Jüpiter onlara bolluk, bereket, büyük fırsatlar ve şans sunuyor. Hayatlarının neresi yıprandıysa orayı onaracak. Jüpiter şifa etkisi veriyor. Büyüme, yayılma, genişleme etkileri de var. Evliliğe yönelik olanlar evlilik yapabilirler. Bir iken iki olurlar. Aile olurlar. Evliler eğer çocuk istiyorlarsa bu dönem de çocuk yapabilirler. Jüpiter büyüme getirdiği için ailesini büyütme şansı veriyor. Yani kişi neye odaklıysa o konuda Jüpiter'in ona fırsat vermesini getireceğini düşünüyoruz. Sağlık problemleri olanların bu dönemde iyileşeceklerini bilmeleri gerekiyor. Aslanlar bu anlamda Temmuzun sonuna kadar şanslı bir dönemde.


BAŞAK: Temmuzdan sonra da Jüpiter burç değiştirecek başak burcuna gelecek. Dolayısıyla Başak burçları yılın en şanslı burcu olacak. 12 yılda bir gelen bir şanstır bu. Jüpiter aynı burca 12 yıl sonra gelecek. 12 yıl önce nasıl bir ruh yapısındaysanız onun benzeri bir hal içinde olacaksınız. Jüpiter'in bu 12 yılda bir gelişi başakların Temmuzdan sonraki dönemlerine çok dikkat etmeleri gerekir. O döneme getirsinler. Bir ekerler beş on alırlar. Büyüme, daha pozitif olma, iyimser bakma, fırsatların ayağınıza gelmesi gibi, şansların üzerinize yağması gibi düşünün. Bir yıl bu şansınız devam edecek. Ama Neptün yanıltabilir. Başak çok akıllı ve zekidir ama bazen o iyi niyetini kullanan insanlar olabilir. Melek huylu insanlardır. Kullanılmamaya dikkat etmelerinde yarar var. Özellikle yılın ikinci altı ayında diikatli olun. Jüpiter fırsatlar getirecek ama Neptün ile de kavuşum yapacağını unutmayın. O süreyi dikkatli değerlendirin.


- Başakların aşk hayatları nasıl?

Başaklardan genellikle evde kalmışlar çıkar. Biz onlara bakire Meryem diyoruz. Hem ruhları melek ruhlu insanlar hem de o saflıklarını korumak adına kendilerine kimseyi yakınlaştırmazlar ve kendilerine layık bulmazlar. Armudun sapı, üzümün çöpü diyerek mükemmeli ararlar ve zaman geçer. Balık burcu ile çok uyumludur.



TERAZİ: Terazi burcu sakindir. Son derece kibar. Dünyanın en güzel insanlarıdır. Hem fiziksel hem de ruhsal anlamda en güzel insanlar da terazi burcundan çıkıyor. Onları Venüs yönetir. Güzellik, aşk tanrıçası Venüs'ün terazi buçlarına kendi meziyetlerini yağdırdığını görüyoruz. Onların tek kusurları kararsız olmalarıdır. Bir kere bir şeyi yapayım ve o hayatım boyunca devam etsin ve hiç bozulmasın isterler. Bu biraz kaygı verici olabilir. Zamanı doğru değerlendiremeyebilir. Sanat ve sevgi Terazi burcundadır. Aynen Koçlarda olduğu gibi Uranüs ve Plüton, Terazileri de etkiliyor. Onların hayatlarıda değişiyor. Sürprizler ve yenilikler var. Elimizde olmayan sıkıntılar da var ama bunlar geçecek. Bu gibi sıkıntılar hayatınızın bundan sonraki söneminde karşınıza gelmeyecek. O yüzden sabırlı olmak gerekiyor.


AKREP: Satürn artık Akreplerden ayrıldı. Dolayısıyla o karanlık ve kaygı dolu zaman bitti. Artık onlar için güneş doğdu.Geçen yıllarda ne oluşturdularsa, neyin temelini yaptılarsa şuan üzerine kat çıkıyorlar, yükseliyorlar. Aydınlık ve güzel bir geleceğe doğru gidiyorlar. Özellikle Temmuzdan sonra daha iyi olacaklar. Jüpiterin şansı oanlar için de fırsatlar ve imkanlar getirecektir.


YAY: Satürn iki buçuk yıl Yay burcunda. Satürn sorumluluk, disiplin, ne olduğunu kendisi görmesi demektir. Önce kendileri görecekler ve sabit duracaklar. Yay burçları çok gezen çok hareketli burçlardır. Ama o Satürn onları ayaklarından yere çiviliyor. Artık durmaları lazım. Disiplinli ve programlı bir şekilde çalışmaları lazım. Çünkü bu yıllarda yapacağı her şey geleceğinin temeli olacak. Uzun vadeli kararlar alabilirler, 27 yaş civarı olanlar evlilik kararı alabilirler. Sorumluluk alacaklar. Zamanla birikmiş olan tıkanıklık, var olan problemler çözülecek.


OĞLAK: Plüton hala Oğlak burcunda ve burcun ortalarında doğanların hayatlarını değiştirmesi için zorluyor. Neptün burcun başında doğanlar için keyifli ve onları hayallerine kavuşturacak. Sezgileri artacak, sanatkar kişiliklerini ortaya koyacaklar, büyük sevgi arayışlarına karşılık bulabilecekler. Önemli değişimler yapacaklar. Bir anda çıkan sürprizlere gebe olacaklar.



KOVA: En sevdiğim burçtur. Bayılırım onlara. Kimseye benzemeyen, kendilerine münhasır özel insanlardır. Büyük akıl sayesinde insanların yararına çalışırlar. Yaptıkları çalışmalarda diğer insanlar bunlardan faydalanırlar. Büyük hümanistlerdir. Herkesi severler. Doğayı severler, hayvanları severler ama bir kişiye sevgilerini odaklamaktan kaçınırlar. Çünkü herkesi kuçaklamak isterler. Tek kişiye sevgisini odaklaması biraz zordur. Büyük özgürlük ruhu vardır. Kova, Yay burcuna göre daha özgürdür. Kovalar için bu yıl oldukça güzel bir yıl. Uranüs'ün Koç burcundan Kova burçlarına sürprizleri var. Bir ayrılık durumu var ama daha iyiye geçmek için olacak. Eskiyi bırakıp yeniye geçiş yapacaklar.


BALIK: Balık burçları çok hassastır. Bütün burçları gezdiniz ve Balık burcuna geldiniz. Son burç yani, on ikinci burç ölümden önceki haldir. Her şeyden vazgeçmiştir. Hiçliğe yakın haldedir. Böylesine paylaşımcı, böylesine fedakar, böylesine uyum gösteren on ikinci burç Balık burcudur. Koç burcunda ego nasıl ön plandaysa balıkta tam tersi azala azala bitmiştir. Neptün balık barcunda olduğu için fazlasıyla etkiliyor. Hayallere kavuşmakta mümkün, hayal kırıklığına uğramakta mümkün... Sürekli karar değişkliği yaparlarsa hayal kırıklıklarına, aldanmalara uğrayacaklar. Dikkat etmelerinde yarar var.





- 30 yaşından sonra yükselen burcuna geçme durumu doğru mudur?

Hayır öyle bir şey yok. 30 yaşından sonra progres hesapları var. Progres hesaplamalarında ellerindeki haritalara göre hangi zamanda ne yaşayacağınızı hesaplayabilirsiniz. Her yıl bir derece oynar. 30 yaşına geldiğinizde sizin yükselen burcunuz 1 derece aslan ise 30 yaşından sonra 1 derece Başak burcuna ilerlemiş olur. Ama sizin yapınız zaten Aslan o asla değişmiyor. Sadece yaşadıklarınızı etkiliyor.


- Nuray Sayarı'yı nasıl buluyorsunuz?

Görüşmüyorduk. Sonra ben kendisiyle tanıştım. Çünkü mutlaka astroloji ile ilgilenenleri tanımak istiyorum. Kaç kişiyiz ki zaten? Nuray çok iyi yürekli bir kız. Ekip halinde çalışıyorlar. O onun büyük şansı. Kova burcu zaten. Çok çaba sarfediyor. Yaptığı işi seviyor oluşunu seviyorum.


Zaman zaman birlikte oluruz. Bir şeyler yaparız, vakit geçiririz. Onun iyimserliğini ve girişkenliğini seviyorum.


- Ülkemizde şu sıralar başta kadına şiddet olmak üzere epey sorun var. Astrolojik olarak değerlendirecek olursak, neler söylersiniz?

Türkiye Akrep burcu. Geçen sene Satürn'ün getirdiği zorluklar, engeller, gerçekler ile yüzleşmek gerektiğini Satürn anlatıyor. Plüton içsel bir baskı yapıyor. Uranüs değişimi sembolize ediyor. O nedenle bütün bunların açığa çıkması lazım ki tedavi olsun. Yani bütün bunların gerçekle yüzleşmesi lazım. İyiye doğru gidiyor olacağına inanıyoruz. Önce problemleri ortaya koymak lazım.


İnsanların inancı farklı yönde değerlendirmesi, bizim toplu iletişim araçlarına çabuk geçmemiz, insanların okumadan onlara verilenler ile kulaktan dolma bilgilerle kendi hayatlarını sürdürmeleri... Bunlar bir takım yanlış fikirlere, insanın inancını zedelemesi, bunların sonucu olarak bir sancı oluştu ve şimdi açığa çıkıyor.


Çok insan da ''Ben istedim evrene mesaj attım oldu.'' gibi durumlar var. Bu insanın inancını zedeliyor. Evrenin ne kadar sonsuz olduğunu bir düşün, o evrende senin varlığının ne olmadığını bir idrak et!


Bu tip şeyler insanı inkara götürüyor. O yaptı ben neden yapamıyorumlar, hırslar, kıskançlıklar başlıyor. Bunların elenip, gerçeklerin ortaya çıkacağı, netleşeceği zamanlar gelecek. Bu devre böyle geçecek ama her şey daha iyi olacak daha güzel olacak.


- 2015'te doğa felaketleri olacak mı?

Böyle bir şey düşünmüyoruz. Geçtiğimiz yılda bir takım kehanetlerde bulunan arkadaşlarım, meslektaşlarım oldu. “21 Aralık'ta dünya batacak” gibi şeyler söylediler. Olmaz böyle bir şey dediğimiz halde Saba Tümer ile gittik ve Şirince'den canlı yayın yaptık. Biraz da tiye aldık. Ama bunun üzerine kitaplar bile yazdılar (Gülüyor)


Bu tarz bilgiler insanların hayata bakışlarını, umutlarını negatife götürüyor. İşte o yüzden bu tür bilgilerin ne yazık ki doğru bilgiyle bezenmemiş insanların ruhlarında başka şeyler oluşturdu diye düşünüyorum. Bir şey olacaksa belli bir zaman olgunluğunda olur. Bilmek ve beklemek lazım. Bazen kaderci olmak gerekir.




Bu tür olaylar ile ilgili geçmişte de birçok kişi bir takım ön görülerde bulundular. Biri dedi ki Türkiye savaşa girecek. Bana yine böyle bir soru yöneltmişlerdi. Ne diyosunuz diye sordular. Türkiye'de böyle bir risk yok. Ne savaşı, yok böyle bir şey demiştim. O zaman da aynı bugün ki gibi “Türkiye savaşa mı giriyor?” diye baya konu olmuştu. Bunun gibi bir çok şey söyleniyor. Ortalığı bulandırıyorlar. Habere göre, nereden çıkıyor bu laflar diye baktığımda: “Gökyüzünde Mars ile Uranüs kavuşuyor” Evet! Bu olay her iki yılda bir zaten olur. Her iki yılda bir Mars ile Uranüs kavuşur. Dolayısıyla bundan önceki iki yıla gidin, toplu ölümler mi vardı? Ondan iki yıl öncesine gidin, 2011'e bakın. O zaman var mı böyle şeyler?


Ama burada söylenen aslında bir güneş tutulmasına doğru gidiyoruz bir de plüton kalesi var. Zaten uzun süredir uranüs, plüton kalesi var. Yani bu toplumsal olayları anlatıyor. Bu yeni olan bir şey değil ki...


Uranüs - Mars kavuşumu insanı sinirli ve agrasif yapabilir. Kavgacı yapabilir. Bu kötü tarafıdır. Ama uranüs büyük akıl demektir. Mars da hayat demektir. Hayat enerjisi, yaşam enerjisidir, adrenalindir. Onun olmadığı yerde hayat yok. Demek ki sürpriz, beklenilmeyen bir hayat canlanılacak. Ortaya ilginç, sıradışı bir şey çıkacak diye yorumlamak mümkün. Neden ölüm?


Evet adrenalin, Mars'ın fazlası ölüm getirebilir ama varlığıda yaşam demektir. 1999 depreminde, Mars ile Satürn'ün -şeytani planetlerdir bize göre bunlar- opozit sert açısı vardı. Ama şuan açılar olumlu. Bunu böyle alıp da ortalığı bulandırmanın, insanları korkutmanın manası yok. Kaldı ki bir şey varsa bunu nasıl engelleyeceğiz? Kadere dur demek mümkün mü?


Her ay olaylarında dolunay ya da yeni ayda hava değişimleri olabilir. Ani ısı değişimleri, metorolojik değişimler olabilir. Bu ayın konumuyla ilgilidir ve fiziksel olarak gözlemlenir. İnsanlar tedibirli olsun ama her an tedbirli olmamız gerekir. Hayatta her şekilde bir çok riskler ile karşı karşıya geliyoruz. Ama bunu toplu ölümler olacak şekilde söylemeye, felakete dönüştürmeye gerek yok.


Bir yerlerde bir şeyler söyleniyor sonra bu kar topu çığa dönüşerek büyüyor. İnsanların zihnini meşgul etmeye ne gerek var? O sıra seyehate gidecekler, gitmiyorlar. Korkuyorlar. Endişe, kaygı, şuur altı korkuların depreşmesi gibi şeyler oluyor. Burada yapacak bir şey yok. Ne kimse Plüton'u tututacak ne de biri Uranüs'ü uzaklaştıracak.


Mars hayat enerjisidir. Yaşam enerjisidir. Cesaret verir. Uranüs de büyük akıldır. Belki ortaya bilimsel bir şeyler atılacak. Neden böyle düşünmüyoruz?


@ozlemmgenc

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir astrolojiye herkes kadar inanır yada inanmazdım..pisagor un okulunu öğrenene kadar pisagor okulunda dört temel dersten biri astroloji imiş.. pisagor diyorki, her maddenin manyetik alanı vardır.en büyük en güçlü manyatek alan ise yıldızlarındır. doğduğuğunuz andaki yıldızların konumu nun manyetik alanları sizi öylesine etkilerki bu sizin kaderiniz olur.
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.