Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra ekonomi üzerine program yapmak için işe başladığı televizyon kanalında haber spikeri olan Burcu Kara, 2004’te ‘Haziran Gecesi’ ile oyunculuğa adım attı. 10 yıl önce başladığı kariyerine 11 sinema filmi ve televizyon dizisi sığdıran Kara, Bahçeşehir Üniversitesi’nde ‘İleri Oyunculuk Yüksek Lisansı’nı tamamladı. Burcu Kara, teklif aldığı iki özel üniversiteden birinde önümüzdeki dönemden itibaren hocalık yapacak. Oyunculuk üzerine doktora yapmayı da planlayan Kara, kariyerindeki en büyük başarısının onurlu olmak olduğunu dile getirdi...


Oyunculuk size ne ifade ediyor?

Bir çocuğun evcilik oynarken aldığı keyif neyse oyunculuk bana aynı keyfi veriyor. Her şeyden önce sonu yok, belli bir zamandan sonra bitirmek zorunda olmadığımız bir meslek. Hem büyük bir haz alıyorum hem de para kazanıp hayatımı devam ettirebiliyorum. Bu nedenle oyunculuğun kıymetini bilerek ona ihanet etmemeye uğraşıyorum.


Kariyerinizin hangi döneminde olduğunuzu düşünüyorsunuz?

Her şeyden zevk almaya başladığım bir döneme girdiğimi düşünüyorum. Kendimi daha çok tanımaya başladım, her konudaki yol arkadaşlarımı daha iyi tanımaya, çalışma hayatımı netleştirmeye başladığım bir dönemdeyim. Ne yapıp ne yapmayacağımı, nelerden mutsuz nelerden mutlu olduğumu daha iyi anladığım bir dönemdeyim.

'Artık büyüdüm'

Bu sürece girerken sıkıntılı bir dönemden geçtiniz mi?

Tecrübelerim, başarısızlıklarım, başarılarım, mutluluklarım, mutsuzluklarım, insanlara duyduğum güven, tabii ki içindeki hayal kırıklıkları... Bunların hepsi nasıl bir hayat yaşadığımızı ve yaşayacağımızı belirliyor. Kısacası artık büyüdüğümü hissediyorum.


Nasıl bir kariyerinizin olmasını hayal ediyorsunuz?

Çok uzun süredir geleceği hiç hayal etmiyorum. Mutlu, huzurlu olacağım bir şekilde yaşamaya çalışıyorum. Tabii ki bir şeyler istiyorum, gönlümden neler geçiyor ama açıkçası plan yapmanın lüks bir şey olduğunu düşünüyorum.


Plan yapmamanızın nedeni hayal kırıklığı yaşama endişesi mi?

Hayır, o yüzden değil. Hayat o kadar değişken ki... Bir gün bir yere bir dakika geç kalırsınız ve hayatınız bir anda değişebilir, bir gün uyuyakaldığınız için bir şeyi kaçırabilirsiniz. Belki bu yüzden hayatınızın en büyük fırsatı avuçlarınızın içinden kayıp gidebilir. Tam tersi bir durum da yaşanabilir. Uyuyakaldığınız için belki de hayatınız kurtulur. Hayat işte böyle bir şey.


'İçimde kara böcekler yok'

Mutlu musunuz?

Her mutluluk kendi içinde bir zehir taşır veya dışarıdan gelen bir zehirle zehirlenir. Önemli olan o zehirlere karşı panzehir üretebilmektir. Ben çok şükür panzehir üretebiliyorum. Sonuçta mutluyum hem de çok mutluyum. Dilerim hep öyle olurum.


Mutlu olmak için ille de hayatınızda birisinin olması gerekli mi?

Hayır. Ben sokaklarda, ağaç tepelerinde büyümüş bir çocuk olduğum için mutlu olmam çok daha kolay. Bana enerji veren, mutlulukveren çok şey var. Ayrıca içimde benliğimi ve yaşamımı yiyip tüketen hırslar, kara böcekler yok.


‘Hayatınızda biri’ derken söz ettiğim ille de bir ilişkinizin olması mıdır?

Çoluk çocuklu ortamlar her zaman benim kalbimi okşuyor. Biraz kaderle ve şansla alakalı durum. Sevmeyi seviyorum. Ne var ki diğer yandan insanlar yalnız doğar ve yalnız ölür.


Mesleğiniz gereği biraz hırslı olmanız gerekmiyor mu?

Hırslı değilim demek, istememek anlamında değil. Ben kötü hırslardan, yıpratan hırslardan söz ediyorum. İşimi en iyisiyle yapma konusunda hırslıyım, bana güvenenleri mahcup etmemek için didinir dururum. Ben çok şükür “Hep bende olsun, hem benim olsun, başkalarının olmasın” şeklindeki hırslardan yoksunum. Arkadaşımın başarısıyla da mutlu olan biriyim.


Üniversitede niye master yaptınız?

Bahçeşehir Üniversitesi’nde ‘İleri Oyunculuk Yüksek Lisansı’nı bitirdim. Master yapmam oyunculuk kaderimin bana armağanı oldu. Bana böyle bir şey bahşedilmişse “Üzerine ne katabilirim, kendimi nasıl geliştirebilirim, yetiştirebilirim?” düşüncesiyle yaşayan biriyim. Ayrıca iki özel üniversiteden iletişim sanatları ve etkili iletişim dersleri için hocalık teklifi aldım. Önümüzdeki dönem üniversitede hocalık yapacağım, aynı zamanda da doktora.


Diyelim ki ‘Prof. oyuncu Burcu Kara’ oldunuz. Bu unvan size neler kazandıracak? Benim mertebeyle, rütbeyle işim yok. Neler öğrenebileceğimin derdinde olan biriyim. Bunun yanı sıra öğrenci olma hissiyatı insanı her daim dinç kılıyor.

'Cesur insanları davet ediyorum'


Neden Kızılay’ın Kök Hücre Bağışı Kampanyası’nın yüzü oldunuz?

Ne yazık ki ülkemizde kök hücre bağış oranı ihtiyaç duyulan oranın çok altında. Buna dikkat çekmek için kamu spotu hazırlandı. Beni de o kampanyanın yüzü seçtiler. Elbette seve seve kabul ettim. Çünkü kök hücre bağışıyla hasta olan insanın hayatı bir hücreyle değişebiliyor. Çok önemli, çok hayati bir konu. Bütün cesur ve gönlü zengin insanları kök hücre bağışına davet ediyorum.


'Özgür değilim'



En büyük başarınızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?

En büyük başarımın onurlu olmak olduğunu düşünüyorum.


En büyük başarısızlığınızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?

İnsanlara fazla güvenmek. Ne var ki güvenmeye devam ediyorum.


Anne olmayı düşünüyor musunuz?

Çocuk sahibi olmaya salt “Bir çocuğum olsun da” gibi bencilce bir düşünceyle değil, “Bir insan yetiştirmeye ne kadar yeteneğin var? Yetiştirdiğin insan nasıl biri kişiliğe sahip olacak?” şeklinde yaklaşıyorum. Doğru zamanda, sağlıklı ve mutlu olacağı bir ortamı olacaksa olsun. Çocukları seviyorum ve onlar için özellikle sosyal sorumluluk projelerinde çalışmak hoşuma gidiyor. Bunun yanı sıra yakında çocuk kitapları seslendireceğim.

Ne kadar özgür birisiniz?

Hem işimden hem de yetiştirilme tarzımdan kaynaklı olarak o kadar özgür biri değilim.


Bunalmıyor musunuz?

Zaman zaman bunalıyorum. O zaman da sık sık seyahat etmeyi yeğliyorum.


Hayatınızı yönetirken sizi güçlü kılan unsurlar nelerdir?

Annemle babam çalıştığı halde bakıcılarla büyümedim. Kendi kendimi büyüttüm. İlkokula 4.5 yaşında başladım, 16 yaşında da başka bir şehirde üniversiteye gittim. Hayatımın neredeyse yarısından fazlasında hep yalnızdım. Kendi kendime bir şeyleri becerebilmeyi öğrendikçe daha da güçlendim, özgüvenim arttı. Her zaman dimdik durabilmek için kendimi korumak zorundaydım.


Röportaj: Mehmet ÇALIŞKAN

Fotoğraf: Levent GENÇ

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.