Tiyatronun içine doğdu, çocukluğu kulislerde geçti. Anne Derya Baykal, baba Ferhan Şensoy olunca aksi de düşünülemezdi. Armut dibine düştü ve sonunda Derya Şensoy da oyunculuğa adım attı. “Doksanlar” dizisindeki performansıyla kendinden söz ettirdi. şimdi de Elle’in reklam yüzü... Fotoğraflarda başka bir Derya Şensoy var, sanki yıllardır fotomodellik yapıyormuş gibi rahat.





Reklam fotoğraflarında yıllardır bu işi yapan fotomodel gibisin. Oyunculuk bir taraftan devam ediyor. Nasıl beklediğin gibi mi gelişiyor her şey?


Ben de kendi işime bakıyorum. Yaptığım işi iyi yapayım gerisi çok da önemli değil benim için.




Tasarım okudun bildiğim kadarıyla Amerika’da...


“Önce okul” kuralımız vardı çocukluğumuzdan beri... Küçükken de hep dizi teklifi gelirdi ama bizim hiç haberimiz olmazdı. Okul bitene kadar böyleydi. Hatta okul bittikten sonra da annem hep geri çevirmiş. Ara sıra ağzından “Geçen sene böyle bir dizi gelmişti” gibi cümleler kaçırıyor da öyle öğreniyoruz. Hiçbir zaman söylemedi bize. Söylemiş olsaydı da farklı bir şey olmayacaktı. Çok küçük yaşta “Önce okul” kafasına getirilmiştik. Annem de babam da “Size karışmayacağız, ister bankacı olun, isterseniz oyuncu. Ama oyunculuk zor. Bugünü var yarını yok. 6 ay çalışıyorsun 3 ay işin yok. Kolunuzda altın bileziğiniz olsun, sonra oyunculuk yapmak istiyorsanız yapın” dedi. Önce eğitimimizi tamamladık ama sonra hayat bizi galiba bu noktaya getirdi.




Eskiden beri istediğin bir şey değil miydi oyunculuk? Ne okumuştun?


İllüstrasyon-animasyon okudum.




Ne oldu da sen buraya geldin? Başka mıydı hayallerin?


Gelecek planları yapan, hayaller kuran bir insan değilim. Biraz akışına göre yaşıyorum hayatı. Ama tiyatronun içinde büyüdüğümüz için, özellikle de Ses Tiyatrosu’nu görenler bilir, orada büyüyüp de “Oyuncu olmayı aklımdan hiç geçirmedim” demek büyük bir yalan olur. İzlemeye gelen insanların bile aklından geçirtiyor oyuncu olmayı. Çocukluğumuz boyunca onlar sahnede oynarken, biz kuliste oyunu ezberler, oynardık. Ben 10, ablam 11 yaşındayken 2 sene profesyonel tiyatro yaptık ve tiyatronun aslında kuliste haha hihi bir şey olmadığını anladık. Ondan sonra “Biz ne okusak acaba?” diye başka bir yöne eğildik. Oyunculuk disiplin gerektiren zor bir meslek. Saati, günü yok. Her şeyini ona göre ayarlaman gerekiyor. Özel hayatın yok.




Niye illüstrasyon?


Zaten küçüklükten beri resim çizdiğim için annem de “Yeteneğin var, bunu çöpe atma” dedi. Ferhan zaten sinema ve televizyon okudu, çok uzağa gitmedi. Sanat okulunda okuduğum için yine çok uzaklaşamadım aslında. Okul bittikten sonra bir süre takı tasarımıyla uğraştım.




Takı tasarımlarını hatırlıyorum. Başarılıydın, niye bıraktın?


Tek başına onu yürütmek çok zor. Bir ekip kurulması gerekiyordu ve o konuda biraz başarısız oldum galiba. Mükemmeliyetçikten hepsini kendim yapacağım durumuna gelince benim için sıkıcı olmaya başladı. Çünkü bir şeyden 80 tane yapmak sıkıcı bir şey. Hem bir yandan dizi olunca, o iş yarım kaldı. Güzel bir heyecandı benim için. Hayat bana ne getirirse ben de ucundan bir şeylere bulaşıyorum.




Şimdi oyunculuk ve bir taraftan da reklam çekimleri...


Onların beraber yürümesi çok zor şeyler değil. Ama şu an mutluyum geldiğim noktadan. Doksanlar mayısta bitti, görüştüğümüz projeler var.


‘Her ayakkabıyı giymem rahat olmalı’



Ayakkabı tutku muydu senin için ki ayakkabı reklam çekiminde yer aldın?


Benim ayakkabı değil de rahatlık tutkum var. İlk teklif geldiğinde tedirginlik yaşadım, her ayakkabıyı giymem, rahat olması lazım benim için. Bir de küçüklüğümüzden beri şöyle bir sorunumuz vardı; Tarabya’da yani uzak bir yerde yaşadığımız için sabah evden çıktığım kılığımla akşam bir davete katılmam da gerekiyordu. Hem şık olsun hem rahat olsun, hem spor olsun hem de çok spor olmasın gibi. Tarabya’da oturmak benim giyim tarzımı geliştirdi. O yüzden aslında Elle Ayakkabı ile doğru bir buluşma oldu bizimki. Çok rahat ederek ve ayakkabıları gerçekten severek giydim. Kendim giymeyeceğim veya kullanmayacağım hiçbir markayla bir birleşme yapmam. Instagram’dan da bile paylaşmam.




Rahat olduğu için sürekli giydiğin ve artık yırtılma noktasına gelen spor ayakkabılarını annenin bir partiye giderken süslediğini hatırlıyorum. Yaratıcı bir annenin kızı olmak nasıl?


Küçükken ablamla rüyalarımızda annemin bizi silikon tabancasıyla birbirimize yapıştırdığını, beni ahşap boyamanın arasına koyup üstümüze cila döktüğünü falan görüyorduk. Ama o dönem hızlı geçti. Hatta şimdi insanların internetten baktığı şeyleri ben anneme soruyorum.


‘İyi paralar hak edilerek kazanılıyor’




Oyuncu anne-babanın çocuğu olmak zordur ama annen sizi hep yanında götürmüş ve aslında bugünlerin de temelini atmış.


Biz kamera arkasını kamera önünden daha çok tecrübe ettik. Abim de yönetmen ve o da arayıp “Sete adam lazım gelir misin?” diyor. Kablo taşıdığım da oluyor. Babam çağırıyor dekor yaptırıyor. Birden bir dizide oynamak şaşkınlık yaratmadı.




Dizi zordur ama sen sevdin sanırım?


Sevmeden bankada çalışmak da zor. Ben daha çok çalışmamaktan şikâyet eden biri olduğum için, hep çalışayım mümkünse. Hiçbir oyuncuya bunun sürpriz olduğunu düşünmüyorum.




İyi de paralar kazanılıyor tabii.


İyi paralar hak edilerek kazanılıyor. O yüzden o da şaşırılacak bir durum değil. Oyuncular çok para kazanıyor evet, çünkü oyuncuların hiçbir özel hayatı yok, günleri saatleri, hiçbir şeyleri yok. Çocuğunun okulunun ilk günü gidemiyorsun, kardeşinin düğünü var gidemiyorsun.




Ölüyor insanlar sette artık.


Maalesef öyle durumlar oluyor. Özellikle kamera arkası ekip 7/24 çalışıyor, onların işi çok çok daha zor. Oyuncuların en azından bir gün izni oluyor.


Röportaj: Deniz Egeli


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.