Aşk için yaşadığı ülkeyi geride bırakan ve İstanbul’a taşınan Indhira Taşpınar’a (38), başlarda “Dominik Cumhuriyeti’nden ithal yenge” olarak davrananlar, bugün pişmanlar mı acaba? Değillerse olmalılar... Indhira, Eda Taşpınar’ın amcası Adnan Taşpınar’ın eşi... Plajlarda sere serpe güneşlenmek yerine önce bir restouran, sonra bir kulüp, en sonunda da plaj açacak kadar hırslı ve başarılı bir işkadını. Onunla tanışınca aklınızda sadece ne derece içten, eğlenceli, enerjik ve güzel olduğu kalıyor. Bütün Dominikli kadınlar böyleyse çok şanslıyız. İyi ki bir Türk’le evlenmiş de bir kız çocuk doğurmuş. Onun sayesinde o genler bizim memlekete de bulaştı ve belki gelecekte böyle kadınların sayısı artar!


■ Magazin habercilerinin çok sevdiği “sosyetik güzel” sıfatını resmen değiştirdiniz. Herkese sadece güzellikten ibaret olmadığınızı gösterdiniz. Ama hâlâ “Adnan Taşpınar’ın eşi” olarak tanınıyorsunuz. Bu sizi rahatsız etmiyor mu?

Kesinlikle hayır. Bu yüzden uykularımız kaçmıyor. Bu tip şeylerle hiç ilgilenmiyorum.


■ Belki de hiç çalışmadan bütün yazı güneşlenerek ya da kızınızla gezerek geçirebilecekken bu kadar çok çalışmayı seçmenizin nedeni ne?

Ben işimle ilgilenmek için buradayım. Bu sene Propaganda gibi büyük bir yeri işletiyoruz ve bu kolay değil. Sadece işim ofiste değil de plajda olduğu için şanslıyım. Biz insanlara eğlence satan bir iş seçtik. Restouran ve gece kulübü işinde başarılı olmak istiyorsanız işinizin başında olmanız gerekiyor. Ekibinizle ve müşterilerinizle iyi ilişkilere sahip olmalısınız.


■ Dominik’teyken televizyon ve radyo şovları yapıyormuşsunuz. Burada da başladınız ama neden devam ettirmediniz?

TV şovunu birkaç yıl önce yaptım fakat proje ve kanal ile çok mutlu değildim. Bir süre sonra hiçbir şey için vaktim kalmaz oldu çünkü aynı sene ilk restoranımız El Beso’yu açtık. Radyoya gelince 2 haftada bir Radyo FG için DJ setleri çalıyorum. Bu uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi ve bunun bir parçası olmak beni çok fazla gururlandırıyor.


‘TÜRKİYE, DOMİNİK’E BENZİYOR’

■ Aşk için bütün hayatınızı değiştirip Türkiye’ye geldiniz. Türkiye’de yaşamaya başladığınızda sizi ilk başta neler etkilemişti ve neler zorlamıştı?

Dil başta çok büyük bir zorluktu ama zamanla Türkiye’ye alıştım. Kendi ülkemle birçok benzerlikleri var. İnsanlar bana burada çok nazik davrandı. Adnan (Taşpınar) da bana her konuda yardımcı oldu, cesaret verdi.


■ Kızınız böyle bir şey yapıp âşık olduğu için uzak bir ülkeye gitmek istese tepkiniz ne olur?

Ben bu kararı aldığımda 28 yaşındaydım, yani yetişkindim. Sadece ailemin desteğini istedim çünkü onlar benim için çok önemli ve bu çok büyük bir değişiklikti. Umarım Milla kendini mutlu edecek doğru kararlar alır; bu, başka bir ülkeye gitmek olsa bile...


GÜZELLİK KRALİÇESİ ANNE, POLİTİKACI BABA

■ Bir kadını güzel yapan şey nedir sizce?

Kocaman bir gülümseme ve özgüven.


■ Anneniz güzellik kraliçesiymiş. Ondan öğrendiğiniz güzellik sırları var mı?

Uykudan önce mutlaka makyajı temizlemek ve iyi bir nemlendirici kullanmak.


■ Öyle güzel bir annenin kızı olmak zor muydu?

Kesinlikle değil. Harikaydı. Küçükken tüm arkadaşlarımın ona bayıldığını hatırlıyorum. Onunla gurur duyardım. Birkaç yıl önce vefat etti, onu çok özlüyorum. Gerçekten çok güzeldi. İç güzelliği ile de herkesin gözüne daha güzel görünürdü.


■ Annenize mi benziyorsunuz babanıza mı?

İkisinden de bir şeyler aldığımı düşünüyorum ama insanlar daha çok babama benzediğimi söyler. Hem fiziksel hem de karakteristik olarak.


■ Babanız bir politikacıymış...

Babam her zaman insanların gözü önündeydi. Çok zor zamanlar yaşadı. Dominik’te onun gibi insanlar sayesinde şu anda demokrasi var. Babamla ilişkim her zaman inanılmaz derecede özel olmuştur. Benim için o büyük bir aşk. Ailemin sayesinde harika bir eğitim ve sevgi aldım.


‘İyi ve kötü müziği ayırt edemiyorlar’

Propaganda neyin propagandasını yapıyor?

Eğlence, mükemmel müzik, harika yemekler ve daha fazlası...


Çok güzel dans ediyorsunuz ve muazzam bir müzik zevkiniz var. Propaganda’yı açarken amaçlarınızdan biri hem sevdiğiniz müziğin çalınacağı hem de rahat dans edebileceğiniz bir yer kurmak mıydı?

Restoran ve gece kulübü konseptini bir arada sunmayı planladık; lezzetli yemeklerle inandığımız ve sevdiğimiz müziği bir arada sunabilecek cool bir mekan yaratmak istedik. Konseptimizin arkasında durduk ve karakterli bir mekân yarattık. Şimdi Propaganda’nın bir ‘sound’u var diyebiliyoruz.


■ Başka yerlerde eğlenebiliyor musunuz?

Ben bir anne, eş, DJ ve işkadınıyım. Ailemle evde vakit geçirmek benim için büyük bir zevk. Gece hayatı çok yoğun ve arada kopmak iyi geliyor.


■ İstanbul’da ya da genel olarak Türkiye’de gece dışarı çıkmayı seven bir kadın olmanın zorlukları neler sizce?

Yıllardır devam eden tipik problemler. Örnek olarak erkekler birkaç içkiden sonra kadınları rahatsız edebiliyor agresifleşebiliyor. Ama şunu söyleyebilirim kadınlar bazen erkeklerden daha kötü davranıp daha agresif olabiliyorlar!


■ Türk insanı eğlenmeyi öğrenebilecek mi?

2004’te Türkiye’ye ilk geldiğimde, insanların az dans etmeleri ya da hiç etmiyor olmaları şok ediciydi. Şimdi biraz daha iyi durumda. Artık Karaköy ve Beyoğlu gibi daha bohem, kozmopolit yerlerde insanların daha iyi eğlendiklerini söyleyebilirim.


■ Eğlence hayatının en büyük eksikleri neler?

İnsanlar iyi ve kötü müziği ayırt edemiyor.


■ Alaçatı’da zaten bir restoranınız varken neden bir de plaj düşündünüz?

El Beso çok başarılı bir proje oldu. Ama bir kaç yıldır beach club açmak gibi daha büyük bir düşüncemiz olduğundan ve İstanbul’daki Propaganda’nın başarısından sonra Propaganda markasını Alaçatı’ya getirmeye karar verdik.


■ Başka bir semtte ya da şehirde açmayı düşünüyor musunuz?

Şimdilik hayır. Ama başka ülkelerde Propaganda partileri yapmayı planlıyoruz.


■ Plaj olarak diğerlerinden sizi ayıran ne?

Propaganda, Karayipler ile İbiza havasının harmanlandığı bir ortam. Tamamen doğal ağaçlarla düzenlendi, yoga alanı, fitness ve wellness alanı, hamakları olan sessiz bölge ve çok fazla yeşil alanı var. Aynı zamanda lezzetli yemekleri. Bunların yanı sıra, rengârenk boyanmış Dominik Cumhuriyeti’nin kırsal kesimini anımsatan konteynerlierimiz var. Geceleri ise kulübe dönüşüyor. Bu sene ağustosta birçok ünlü yabancı DJ’e, Chill Out ve Electronica gibi festivallere ev sahipliği yapacağız.


‘Hep Beyoğlu’ndayız, her şey yolunda’

■ Beyoğlu’nu çok sevdiğinizi biliyorum. Türkiye’ye taşındığınızdan bu yana Beyoğlu aşırı derecede değişti. Bu konuda ne diyorsunuz?

Beyoğlu, Barcelona’daki El Borne’yi hatırlatıyor bana. Biz zamanımızın çoğunu Beyoğlu’nda geçiriyoruz. Her şey yolunda... Birileri buranın tehlikeli olduğunu söylemese insanlar buraya gelmekten korkmaz ve aslında tehlikeli bir durum olmadığını görürler.


■ Beyoğlu Belediye Başkanı olsaydınız semti nasıl yönetirdiniz, neler yapardınız?

Restoran sahiplerine sandalye ve masalarını sokaklara çıkarabilmeleri için izin verirdim çünkü böyle olunca insanlar işlerini daha iyi yapabiliyor ve çevre daha canlı gözüküyor, insanları daha mutlu ediyor. Bence Beyoğlu dışındaki her yerde dışarıda oturup bir şeyler içilmesi haksızlık.


■ Taksim’de gece hayatı bitiyor mu?

Kesinlikle hayır. Taksim, tarihi, simgelediği şeyler ve genç nesil ayrılamaz.


Indhira’nın yaz şarkıları

1. Sleepless Joyce Muniz

2. U don’t Dance Dr Dru

3. Sleepless Disco Todd Terje

4. Down for this Mat.Joe

5. Lana del Rey & West Coast – Solomun Remix

6. I’m Lonely Hollis P.Monroe

7. The Path Lovebirds

8. Hypnotize Solomun

9. Sunburn Mat.Joe Creamix

10. Benediction Grades remix


Indhira ile Alaçatı

Kahvaltı: Sailors Bahçe Tatlı ve kahve: Köşe Kahve

Akşam yemeği : El Beso, Asma Yaprağı

Alışveriş: Lisa Corti

Eğlence: Propaga nda



Röportaj: Heja Boyel

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.