MFÖ’nün üyeleri grup dışı çalışmaları çok sevdi. Özkan Uğur’un filmleri, Mazhar Alanson’un komedi dizileri, Fuat Güner’in solo müzik projeleri. Fuat Güner tek başına çalışmalar için kendisinin geç bile kaldığını düşünüyor. MFÖ’nün en ağırbaşlı görünen asabi abisi, bundan beş altı yıl önce hayatın yükünü taşımaktan bunalıp ‘Yeter be’ dediği, Bodrum’da tek başına bindiği teknesinin yelkenlerini şişirip gittiği ıssız adada “Dibine Vur”muş. Kendi yaşadıklarından yola çıkarak o zaman yazdığı “Dibine Vur” şarkısı geçen ay çıkan albümünde. Şarkının hikâyesi ise bu röportajda.


Keşke MFÖ’den ayrı solo çalışmalara daha önce başlasaydım diyor musunuz?

Daha evvelden de yapabileceğim şeyler varmış. Biraz ertelemişim, ‘Yaparız yaparız’ diyerek. Biz 40 yıldır birlikteyiz. Hepimizin de yarı ayrı kabiliyetimiz var. Ben aynı zamanda inşaat mühendisiyim ama yapmıyorum. Bu sene mesela bir filmde oynamaya başlıyorum. Yurtdışı ağırlıklı bir televizyon projem var. Bu ciddi ve büyük proje. Hepimizin ayrı projeleri var. Özkan, Cem Yılmaz ile bir filme başlıyor.


Artık şarkı sözü yazarlığınız da konuşuluyor size son dönemde söz yazdıran durum nedir? Aşk mı başka bir şey mi?

Ben aslında çok söz yazan bir adam değilim. Son albümde sekiz şarkıdan beşinin sözünü yazdım. Güzel bir verimlilik dönemine denk geldi. Sadece aşk değil. İlhamiler geldi. Hep yazmak için otururdum. Düşünürken sabahı bulurdum. Şimdi kendiliğinden dökülüyor. Belki de zamanı geldi.


Mazhar Alanson ve Özkan Uğur’un da müzik ve oyunculuk projeleri var. MFÖ artık bir konser grubu mu?

Yeteri kadar albüm yaptık, bundan sonra hayatımızın sonuna kadar albüm yapmayacağız gibi bir kararımız yok ama görünen köy kılavuz istemez. Bakıyoruz pek öyle birlikte albüm yapacak hevesimiz yok. Bir gün o heves yeniden gelirse yaparız. Konserler bize yetiyor. Allah’a şükür geniş bir kitleye şarkılarımızı sevdirmişiz. Bireysel bir şeyler yapmamız grubun sağlığı açısından daha iyi. Oraya gidemezsin, bunu yapamazsın psikolojisine zaten grup olarak hiç girmedik. O psikoloji grubu kesinlikle dağıtır. Bireysel çalışmalar insanın ruhunu hoş tutuyor hem de gruptaki verimi artırıyor.


'Kolektif çalışmaya yatkınım'


Kendi projeleriniz için çalıştığınız genç müzisyenlerden de yeni şeyler öğreniyor musunuz?

Yok, müzikte benim keşfedeceğim bir şey yok. Müziğin her kısmıyla uğraşan bir adamım. Sadece işin notası armonisiyle değil, işin business ve telif hakları kısmıyla da çok ilgilenmişimdir. Benim gençlerden alacağım bir şey yok onlara vereceğim şeylerim var. Gençler için şunu söyleyebilirim çok iyi müzisyenler çıkıyor, eskiler gibi tembel değiler. Kolektif çalışmaya yatkın bir adamım. O yüzden ekipte bir şeyi kim iyi yazıyor ya da kim iyi çalıyorsa onun yaptığı albüme girer. Benim yaptığım olsun diyen bencil biri değilim. Gruptan ayrı yaptığım albümlerde de stüdyoya yine başka grupla giriyorum. Birlikte çalışmayı seviyorum.


Bu yanınızın MFÖ’nün ömrünün devam etmesine katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?

Düşünüyorum tabii. Herkesin gruba getirdiği artı ve eksiler vardır. Biz üç ayrı şahsiyet çok iyi birbirimizi tamamladık. Üç güzel sesi yan yana getirseniz o kadar iyi olmayabilir. Üç ayrı sesten çok güzel tını çıkabilir.


Melodi öldü


Sizce 60-70’li yıllardaki gibi yeni şarkılar çıkıyor mu şimdiki gençlerden?

Buna gönül verenler var. Melodi öldü, ritim çıktı. Rap meselesi, laf salatası var ya. Vıdı vıdı vıdı. Adam Türkçe konuşuyor ve ben anlamıyorum. Anlamıyorsam niye seveyim. Zaten müzik yok, melodi yok bari sözlerini anlayalım değil mi? Ceza iyi onun söylediklerini anlıyorum. Dünyada bugün melodik ritimleri koyup üstüne tekerlemeli bir söz uydurdu mu oldu size hit şarkı.


Siz şarkı sözü yazmaya uydurma mı diyorsunuz?

Evet ben çoğu söze uydurma diyorum. Güzel şarkı sözü yazmak maharettir. Hafife alınacak


bir iş değildir. Hem melodiye uyacak hem anlam olarak güzel olacak hem de yeni olacak.


Bunun için de şair olmak lazım. Ben bunlara dikkat ettiğim için kendi yazdığım şarkılara öyle diyemeyeceğim.


Tekneyle açıldı hayatı değişti


Bir ay önce çıkan yeni albümdeki şarkınız “Dibine Vur”da “Dibine vur hayatın, dibine vur şişenin’ diye yazmışsınız. Hangi dertleri unutmak için dibe vurdunuz?

(Gülüyor) Ya adama gelmişler. Kimseye haber vermeden şehri terk edip teknesine binmiş, yelkeni basmış açılmış. Sonra “Ohh” diyor. “Gideceksen sonuna kadar git” diyor. Kendiyle hesaplaşıp kendine dönüyor.


Sanki şarkıyı değil de yaşadıklarınızı anlatıyor gibisiniz?

Bunlar yaşanmış şeyler tabii yaşanmadan anlatılmaz. Ben bunu 5-6 sene önce yaşamıştım. Aynen bir gün Bodrum’da tekneyi alıp tek başıma açıldım. Gittim adanın birine demirledim. Çok hoş bir gece geçirdim ve o şarkıyı yazdım.


Yıllarca hayatın yükünü taşıyıp “Yeter be” dediğiniz bir gün müydü o gün?

Evet, zaten hayatta bazen ‘Yeter be’ demek lazım. İnsanlara devamlı “Tatile vaktim yok” dedirten zihniyeti ben anlamıyorum. İnsanın bedeniyle birlikte ruhunun da dinlenmeye ihtiyacı var. Yoksa kendinize göre sağlıklı kararlar veremezsiniz. Zaten stresli yaşam bir bedel ödettiriyor insana.


Ne olmuştu o zaman da dibe vurma sözleri yazdınız?

O dibine vur lafın gelişi, “Dibine vur şişenin” derler ya. Sadece şişenin dibine vurulmaz. Yani git yaşa yaşayabildiğin kadar. Hayatın dibine vur. Yani “ay onu yapmayayım, ay bunu erteleyeyim, ay kim ne der.” Boş verin bu hikâyeleri.


Kaç yaşında fark ettiniz bunları, öncesinde kontrollü müydünüz?

50 yaşındaydım, evet ben çok kontrollüydüm. Yani attığım her adımı hesaplardım. Maddi olarak değil manevi olarak maddiyata hiç önem vermemişimdir. Çalışıyorsan parayı düşünmeye gerek yok o zaten gelir. İnsanları kırmamak için çok fazla özen gösterdim. Benim için asabi derler. Ben de Türkiye’deki olumsuzluklardan, cahil cesaretinden, vurdumduymazlıktan, kabalıktan uzağım ve bunlara dayanamayıp tepki gösteriyorum. Sinirleniyorum.


MFÖ’nün en sakin ve güler yüzlü adamı gibisiniz ama “Mazeretim var asabiyim ben” diyorsunuz.

Asabiyim ama kin yoktur, kızgınlığım 5 dakikada geçer. Ben adamın küstahlığına vurdumduymazlığına dayanamıyorum. Küstahça dayılanmaya tahammül edemiyorum. Bu sinir süpaptan bir yerden kaçıyor. Karadenizlilik yok ama Arnavutluk var.


Röportaj: Bülent İpek

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.