Yeni filmi “Ayhan Hanım”daki performansı ve Show TV’de sunduğu “Büyük Risk” programıyla gündemde Selçuk Yöntem. Kendisini ekranın karizmatik yüzü olarak tanıyoruz, ama hakkında pek de bir şey bilmiyoruz... Yöntem’le evliliklerini, kızıyla ilişkisini, ne yiyip içtiğini, tiyatroyu ve sinemayı konuştuk...


Selçuk Yöntem, şu sıralar dizi oyunculuğunun yanı sıra, Levent Semerci’nin yeni filmi “Ayhan Hanım”daki performansı ve Show TV’de sunduğu “Büyük Risk” programıyla gündemde. Herkes onu ekranın karizmatik yüzü olarak tanıyor. Peki perde arkasında nasıl bir adam yatıyor? Egosu yüksek mi? Huysuz mu? Kaprisli mi? Ne yer, ne içer? Nasıl bir hayat yaşadı? Hakkında pek bir şey bilmediğimizi fark ettim, aradım. Çukurcuma Corinne Hotel’de buluştuk. Önce lafladık, sonra antikacılarda dolaşıp eski eşyalar arasında anılara daldık...


Hakkınızda araştırma yaparken fark ettim ki eğitim hayatınız ve rol aldığınız oyunlar dışında sizinle ilgili hiçbir şey bilmiyoruz. Iğdır doğumluymuşsunuz.

Yanlış biliniyor, Iğdır’la hiçbir alakam yok! Doğma büyüme İstanbulluyum. Eyüp’te doğdum. Babam subay olduğu için tayinle birkaç şehir dolaştık. İlkokula Malatya’da başladım. Sonra Ankara, Afyon, İstanbul... Liseyi Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Sonra konservatuar...


Nasıl bir aileniz var?

Annem çok aydın bir kadındır. Şu an 85 yaşında. 5 kardeşiz, en büyüğümüz kız, gerisi erkek. Ben dört numarayım. Babamızı kaybettik. Çok şenlikli ve kalabalık bir aileyiz. Evlilikler başlayıp torunlar yeğenler geldikçe daha da şenlikli olduk.


Aile bağları güçlü mü?

Çok güçlüdür. Annemin evi merkezdir. Herkesin anahtarı var, her gün muhakkak uğrarız.


Kardeşleriniz ne iş yapıyor?

Ablam ev kadını. Ağabeylerimden biri İSKİ’den diğeri Karayolları’ndan emekli oldu. Kardeşim işletmecilik yapıyor.


Babanız otoriter bir subay mıydı?

Hayır, ama kuvvetli bir karakteri vardı. Beni ilk kez operaya, baleye, tiyatroya babam götürdü. Beethoven’i ilk o dinletti. Konservatuvarı kazanınca çok sevindi. Ankara’daki evini bana verdi. 5 yıl boyunca kocaman bir evde tek başına yaşadım, keyifliydi.


‘Okuldan Atıldım’


Nasıl bir öğrenciydiniz?

İlk yıl okuldan atıldım! Şubat elemesinde 7 kişiyi okuldan çıkardılar. Danıştay kararıyla geri döndük. Hocalarımın benden pek umudu yoktu. Şimdi konuşup gülüyoruz!


Tembellikten mi atıldınız?

Hayır, hem siyasi nedenler hem de hocaların kişisel antipatisi...


Politik bir öğrenci miydiniz?

Hayır, politika hiçbir zaman hayatımda dominant olmadı. O dönem bana çok ayrıksı bakıyorlardı... Belli bir düşüncem vardı, hâlâ o çizgide yürüyorum.


‘Salaşlığı Çok Severim. Kokoreç Yerim!’


Hep şarap ve puro içen, Beethoven dinleyen, elit zevkleri olan bir adam mıydı Selçuk Yöntem? Onlar çok sonraları başladı. İlk önceleri yaşama karşı merakım yoktu. Halk adamıydım! Sanatla yoğrulmaya başlayınca hayata başka türlü bakmaya başladım. Puroyu son 10 senedir içiyorum. Pek çok şeyi sonradan öğrendim.


Hiç, paçoz bir yanınız yok mu?

Salaşlığı çok severim. Kokoreç yerim!


Tiyatroyu çekip alsak nasıl bir adam kalır geriye? Hiçbir adam kalmaz! Düz bir adam kalır... Tiyatro hayatımda olmasaydı pek bir şey olamazdım galiba.


‘Çok Alınganım’


Evde nasıl bir adam Selçuk Yöntem? Sabah kalkınca ne yapar?

Ev benim için çok önemli. Sabah kalkar kalkmaz 4-5 gazete okurum. Gazetelerle birlikte kahvaltı ederim. Her sabah sırasıyla önce hızlı, sonra caz en son klasik müzik dinlerim. Son yıllarda iş yoğunluğu nedeniyle özel bir şey yapamıyorum. Set sonrası dostlarla yemek yiyoruz. Zaman olursa geziyorum. Berlin’i ve Kıbrıs’ı seviyorum.


Akşam evde yalnız kalınca?

Aslanlar gibi DVD seyrediyorum! Kitap okuyorum diyemeyeceğim, yalancılığın âlemi yok! (Gülüyor...)


Nasıl bir eviniz var?

Sakin sessiz bir apartman hayatı...


Sevmediğiniz bir huyunuz var mı?

Çok alınganım, bazı şeyleri çok büyütüyorum. Bir de kimseyi kırmamaya, üzmemeye çalışıyorum ama bu huyum beni rahatsız ediyor.


Herkes size kral gibi davransın mı istiyorsunuz?

Alakası yok. Herkesi kendim gibi zannediyorum, sonra alınıyorum.


Çabuk küsen biri misiniz?

Yok, sabrederim ama küsünce tam küserim! Küsmenin getirdiği üzüntü daha kötü...


Hınzır bir tarafınız var mı?

Onu beni tanıyanlar anlatmalı! (Gülüyor...) Bazı hınzırlıklarım vardır. Bir keresinde satın aldığım evi aileme kiralıkmış gibi gösterdim. Çok beğendiler, sonra aldığımı söyledim.


‘Egosu Yüksek Biri Değilim’


Manevi dünyanız nasıl?

Yaşamın büyük organizatörün büyük organizasyonu olduğunu düşünüyorum ve bu dünyadan ibaret olmadığına inanıyorum.


Dindar bir tarafınız var mı?

Tanrıyla diğer boyutlardaki ilişkim sadece beni ilgilendirir. Kutsal kitapların temelinde doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık ve sevgi yatar. Bunlara önem versek dünyadaki sorunlar çözülür ama insanların hırsı ve egosu buna izin vermiyor.


Egonuz yüksek midir?

Hayır, paylaşımcılığa çok inanan biriyim, çektiğim sıkıntıların nedeni de bu...


‘Zuhal Olcay’la Maceralı Bir Evlilik Yaşadık’


Gelelim kadınlara... Zuhal Olcay’la kısa süren bir evliliğiniz olmuş. Ne bıraktı sizde?

Çok güzel anılar bıraktı. Zuhal’le sınıf arkadaşıydık. Evlendiğimizde o 19 yaşındaydı, ben 23. Hâlâ iyi arkadaşız, fırsat buldukça görüşüyoruz.


Neden kısa sürdü?

Yaşanması gereken bir tecrübeydi. Çok maceralı günler yaşadık. 1 yıl Londra’da kaldık.


Sonra ikinci evlilik...

Evet, Cihan Yöntem’le evlendik. Kızımız Iraz doğdu. Sonra o da tiyatrocu oldu. Güzel bir döngü yaşadım anlayacağınız...


Nasıl bir babasınız?

“Çocuğumla arkadaş gibiyiz” diyenlere kızıyorum. Ben arkadaşı olursam babası kim olacak!


Otoriter bir tarafınız yoktur herhalde?

Olması gerektiği yerde olurum! Ona zarar vereceğini düşündüğüm bir şey olursa kesin hattı çekerim.


Yanlış adama âşık olup birlikte olmak isterse?

Engellerim!


60 yaş erkeği olmak nasıl bir şey? Hayatın manasını çözdünüz mü?

Bu yaşlara geldiğinizde pek çok şeyi süzüp keyiflerin daha derinine inmeye başlıyorsunuz. Gençlere gıpta ediyorsunuz ama daha çok yol almaları gerektiğini görüp bulunduğunuz yerden çok mutlu oluyorsunuz. John Lenon’ın dediği gibi “Biz gelecek için hayal kurarken hayat başımızdan geçenlerdir”... Ama gençken bu bilince sahip olmak istemezdim.


Neden?

Yaşamın siyah-beyazları olmasa hedefe varmak için nasıl çaba göstereceksiniz? Ruhunuz nasıl pişecek, nasıl kendinizi aşacaksınız?


40 yaş kadınları fenomeni sizin için de geçerli mi? Yoksa “Çıtır iyidir” diyenlerden misiniz?

Kadın kadındır her zaman. Çıtıra bakabilir, 40 yaş kadınından keyif alabilir ama 65-70 yaşındaki bir kadından da etkilenebilirsiniz. Birliktelik biçime değil ruha dayalıdır.


'Bu Kadar Esprisiz Olamaz Hayat'


Yıllar sizden ne götürdü?

Hücrelerimin eskimesi dışında bir şey götürmedi. Asıl ben yıllardan çok şey götürdüm! Bana çok şey kattı.


Ya ölümle ilişkiniz?

Ondan korkmuyorum ama şeklinden çekinebilirim ancak. Ölüm farklı bir dünyaya, yeni bir güzelliğe geçiş. Bu kadar mükemmel bir organizma toprağa girip yok olamaz. Bu kadar esprisiz olamaz hayat...


Farklı meraklarınız var mı?

Fotoğraf çekmeyi, kayak yapmayı, tenis oynamayı istedim ama zamansızlıktan yarım kaldı.


Selçuk Yöntem’in ‘en’leri...

Yemek?

Annemin köftesi, pilavı, patates kızartması...

Yönetmen?

Türk: Onur Ünlü ve Levent Semerci.

Yabancı: Coppola, Inarritu ve Terrence Malick

Tiyatro?

Ben Feuerbach, Deli Dumrul, Peynirli Yumurta.

Müzik?

60’lar ve 70’ler. Beatles, Cat Stevens, Rolling Stones, Elvis Presley.

Kitap?

Tolstoy, Puşkin, Montaigne gibi temel eserler. Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Murathan Mungan, Uğur Mumcu.

En enteresan yanınız?

Hiç enteresan bir adam olmamam!


Röportaj: Kübra Par

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Selçuk Yöntem zaten beğendiğim bir tıyatro sanatçısı ıdı bozulmamış, doğaldı herzaman. Röpörtajda da bunu teyıd ettım bır kere daha.. Daha nice güzel yapıtlarda gormek dıleğiyle sağlıklı ve mutlu yoluna devam etsın ısterım..
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.