Ferhat Göçer’in söylediği ve hit olan “Gül ki Sevgilim” şarkısını aslında Oğuzhan Koç’un yaptığını biliyor muydunuz? Gülben Ergen’le düet yapıp klibinde oynadığı “Giden Günlerim Oldu” da ona ait. Çok Güzel Hareketler Bunlar ile ünlenen bir grup yetenekli gençten biri Oğuzhan Koç. Malumunuz, o ekipteki çocukların her birinin parmağında 10 marifet. Bir süredir 3 Adam programında izlediğimiz Oğuzhan Koç, arada söylediği esprili şarkılarla, uzun havalarla dikkatimizi çekiyordu. “Bir albüm yapsa” diyorduk. Ama bol esprili aşk şarkıları olan bir albüm ya da damardan arabesk bir iş bekliyordum. Ki ikisi de kabulümdü. Ama “Ben Hâlâ Rüyada”yı dinlerken çok şaşırdım. Hayır, kötü bir albüm olmuş diye değil. Sonrakiler çok iyi olacak, belli ve bu da iyi bir başlangıç... Sadece beklediğim bu değildi!

Şu an saat 19.00 ve siz bugünkü dördüncü röportajınızı veriyorsunuz. Ama sorun olmasa gerek, hayatınızın ilk röportajını lise gazetesine vermişsiniz diye duydum...

Evet evet. Hatta geçen gün gördüm o gazeteyi. Fotoğrafta elimde gitar var ama gitarın telleri yok! Özgüveni fazla yüksek bir çocukmuşum. “İstanbul’a gideceğim, şarkı söyleyeceğim, meşhur olacağım” demişim. Allah’tan yaptım hepsini iyi kötü.

Eser Yenenler ile birlikte müzik grubunuz varmış o zamanlar...

Eser’le olan çok kötü bir gruptu, gerçekten! Bir türkü grubum vardı bir de rock grubum.

O çocuğun rüyası mı gerçekleşen şimdi? Yoksa uyandı mı rüyadan?

Yok hâlâ rüyada. Bu işlerin içine girdiğimden beri olanların hepsine şaşırıyorum. Sadece şanslı olduğumu düşünüyorum ve her gün şaşırıyorum.

O çocuğa iki çift laf edecek olsanız?

O kadar özgüvenli cümlelerle konuşmasın, adamı sinirlendirmesin! Öğüdüm bu.

Albüm için neden bu kadar beklediniz?

Bu kadar beklendiğini bilmiyordum. Bir de Çok Güzel Hareketler’de her hafta yazmak, sahneye koymak, ezberleyip oynamak zordu. O sıra başka hiçbir şey yapamıyordum. Ailem Bursa’da, 2 saat mesafedeler ve gidip göremiyordum. Sinemada bir film izleyemiyordum. Çok Güzel Hareketler bitince “Ben 4 yıldır evden çıkmıyormuşum, hiçbir şey yapmıyormuşum, haydi artık müzik yapayım” kafasına girebildim. 1 yıldır teknik kısmıyla ilgileniyorduk, albümün çıkması bugüne kısmetmiş.

Arada “Eski şarkıları başkalarına vermeseydim, onları da kendime saklasaydım” diyor musunuz?

Yok, hiç demiyorum. O şarkıları yine çaktırmadan söylerim ben. Bu albümdekilerin de onlardan kötü olduğunu düşünmüyorum. O şarkıları daha üniversiteye giderken yapmıştım ben. Ayrıca o sayede insanlar “Aaa bu çocuk şarkı da söylüyormuş” dedi. İyi oldu yani.

Peki skeçlerdeki şarkılara yazık olmadı mı? Onları da bir yerde toplasaydınız keşke...

Skeçlerde şu ana kadar 10-12 şarkı yapmışım galiba. Filmde de 2-3 şarkı yapmıştım. Yani onlarla da albüm olurmuş ama onlar daha “Hemen yiyelim tüketelim” şarkıları olduğu için ticarete döküp kazanç sağlamak istiyormuşum gibi görünsün istemedim. Sinekten yağ çıkarmaya girerdi. Yoksa “Domuz Gribi” bence bir hitti. Bugün “Domuz Gibi” dendiğinde insanlar saygı duruşuna geçer.

"Müezzinlik yaptım"

Sizin için “Müezzin olsa” diyorlarmış...

Duydum ben de onu. Müezzinlik yaptım. Bursa’da küçükken oturduğumuz bir site vardı. 4 blokluk sitenin bir mescidi vardı. Ramazanda orada ezan okunurdu. Hoca amca çok yaşlıydı, sonra vefat etti. Benim de sesim güzeldi diye “Benim dizlerim çok ağrıyor Oğuzhan’cım, böyle olmaz. Sen iftar vakti gel ezanı oku” dedi. Bir ramazan boyunca okumuştum ezanları. Bütün namazların makamlarını öğretmişti ama bir tek iftarı okuyordum, diğer zamanlarda top oynadığımdan beni bulmak mümkün değildi.

“Türkiye’nin Justin Bieber’ı” yazmış birisi hakkınızda.

Kim diyor bunu? Türkiye’nin Justin Bieber’ı Sinan Akçıl değil mi? Aaa hayır, Sinan Akçıl’ın hakkını yiyemem. Benim öyle atletlerim yok bir kere!

Birisi de “Çok âşık olurmuş ama hep hunharca yıpratılmış görüntüsü var” demiş...

Sen kimlerle konuştun geldin? Yok, öyle bir imajım var ama benim hayatım çok steril. Öyle görünsem de öyle değilim. Dümdüz adamım.

Röportaj: Heja Bozyel