Sema Çelebi, Ivana Sert ve İlker Bilgi’yle birlikte bir çeşit moda polisliği yapıyor. Kendisine moda âleminde “Asayiş berkemal mi?” diye sorduk.Ceylan Atınç, Show TV’de hafta sonları yayınlanan Moda Takibi adlı programın kareaslarından biri. Sema Çelebi, Ivana Sert ve İlker Bilgi’yle birlikte bir çeşit moda polisliği yapıyor. Kendisine moda âleminde “Asayiş berkemal mi?” diye sorduk.


Siz onu Show TV’de yayınlanan Moda Takibi adlı programla tanıdınız. Esasen kendisi uzun yıllardır moda dergilerinde, reklam çekimlerinde styling yapan bir moda editörü. Yola aile geleneğini bozmamak için siyaset okuyarak çıkmış ama elinden düşüremediği dergiler kariyer planlamasında seçim yaparken ağır basmış. Reklamcılık okumak için gittiği Amerika’da bitirme ödevi için ziyaret ettiği Victoria’s Secret’ta adeta kalbinden vurulmuş. Anlayacağınız bu güzel kadının en büyük aşkı moda... Neyse lafı daha fazla uzatmayayım, okuyun onu yakından tanıyın.


Klişe bir soruyla başlamak istiyorum. Moda senin için ne demek?

Moda da klişedir zaten. Aynı şeylerin tekrar gün yüzüne çıktığı bir olay. Çok fazla kafaya takılacak bir şey değil.


Peki seni tanıyalım biraz...

Ankaralıyım... Siyaset okudum. Ama kaymakam olmayacağımı başından beri biliyordum. Üniversitedeyken moda dergilerinde staj yapmaya başladım. Sonra Amerika’ya gidip reklamcılık okudum. Berkeley’de benim dahil olduğum gruba bitirme projesi olarak Victoria’s Secret düştü. Kapısından içeri girince aklım gitti. Orada ilk defa styling yapma fırsatı buldum. Çok hoşuma gitti. Türkiye’ye dönünce kısa bir süre reklamcılık yaptım bir süre sonra sıfırdan dergiciliğe döndüm. “Kapak çekimi, reklam çekimi, katalog styling’leri” derken 10 yıl geçmiş. 10 yılın sonunda böyle bir moda programı teklifi geldi. Önce “Ivana Sert ve Sema Çelebi’yle program yapacaksın” dediklerinde şaka zannettim.


Biri daha var...

Evet İlker. Onu da programda tanıdım. Çok iyi anlaşıyoruz. Bizi benzetiyorlar. Ertesi gün deneme çekimine gittim. “Başlıyoruz” dediler.


Bir de üniversitede ders veriyorsun değil mi?

Evet. Eğlenceli anlatmayı seviyorum.


Sizinki Fashion Police’in buradaki versiyonu gibi.

Fashion Police, özellikle, Oscar’dan sonra falan izlediğim ve çok eğlendiğim bir programdı. Ama bizim insanımız pek eleştiriye açık değil. Burada eleştiriyi direkt hakaret olarak algılıyorlar. Orijinalinde yeri geliyor “Ben bu elbisenin üzerine kusarım” diyorlar tabii biz burada o kadar yapamıyoruz. Hakkında konuştuğumuz kişilerin birçoğu çalıştığımız, tanıştığımız insanlar. O yüzden “kötü polisi” oynayamıyorum.


Zaten mizaç olarak o işi Sema Çelebi daha iyi yapabilir.

Evet, o daha eleştirel olabiliyor. Ama biz hepimiz çok iyi anlaşıyoruz.


Hiç terslik oldu mu aranızda?

İlk başta gergindik. Sonra herkes açıldı. Çok eğleniyoruz. ilker’le aynı kulisi paylaşıyoruz. Ivana dünya tatlısı. Çok seviyorum. Kimseyi kırmak istemediği için de tatlı tatlı yapıyor eleştirilerini.


Sema Çelebi’yi çok severim ama Allah onun diline düşürmesin.

Sema Çelebi’nin doğruları ve yanlışları var. Çok kesin. Pek griye giden bir kadın değil. O yüzden de çok net. Sevdiğini hemen belli ediyor, sevmediğini de yüzünden anlıyorsunuz. Aslında çok eğlenceli, çok komik. Program haricinde sohbet etmesi çok keyifli. Çok görgülü. Programla ilgili en çok “Siz modayla ilgilisiniz, Sema Hanım değil” diyorlar. Fakat şunu bilmiyorlar, birincisi evlenmeden önce onun işi modayla alakalıymış. Sema Hanım, moda kavramlarının Fransızca’sını biliyor.


Estetik işiyle de ilgilendi bir ara.

Evet onu da çok iyi biliyor, “Bu burasını yaptırmış güven bana Ceylancım” diyor.


"Sahnede korkunç şeyler görebiliyoruz"

Program başladığından bu yana en çok hangi isimler gözünüze çarpıyor?

Her hafta önümüze gelenler var. Bazen eliyoruz onları. Ben özellikle sahne kostümlerini tartışmayı seviyorum. Çünkü sokaktaki görüntüde eleştirecek bir şey olamayabiliyor. Bir gömlek, altına jean pantolon ve kabanı çok fazla eleştiremezsin. Ama sah ne de gerçekten çok korkunç şeyler görebiliyoruz.


Ben böyle bir zamanda kötü bir sahne kostümünü algılayamıyorum. Olmamalı.

Doğru söylüyorsun. Bugün İlker bir set fotoğrafı yollamış. Bülent Ersoy, Seda Sayan, Sibel Can biri daha var, 4’ü de aynı şeyi giymiş. Torbadan çıkmış gibi. Halbuki “Bunu Seda giydi, ben giymeyeyim” demeleri lazım. En azından bunu takip etmeleri gerekiyor. Biraz kolaycılığa kaçılıyor ya da aceleye geliyor belki... Bu konuda Ebru Gündeş’in çok iyi çalıştığını düşünüyorum. Çünkü sahneye ve günlük kıyafetlerine kafa yoruyor.


Ajda Pekkan hakkında ne düşünüyorsun peki?

Bence kesinlikle onun içinde var. Sense of style bir kadın o. Bir kere kendisiyle çalışma şerefine nail oldum. Çizim de yapabiliyor. Öyle bir kabiliyeti de var. Kıyafet çizimini kafasında yapıyor bence. Sezon trendleri hakkında her şeyi biliyor.


Herkes Ebru Gündeş makyajı yapmaya Rihanna gibi giyinmeye çalışıyor. Taklitçilik ya da öykünme konusunda ne düşünüyorsun?

Bazı şeyleri bire bir kopya ederken yanlışı doğruyu da öğrenebiliriz. Gidip onların üzerindeki kombini olduğu gibi satın almadan önce denemek gerekir. Türk kadının proporsiyonları farklıdır. 36 beden değiliz, 38 bedene daha yakınız biz. O yüzden yabancı markaların pantolonları bize uymaz. Hande Yener gibi giyinemem mesela o çok renkli, ama ona yakıştırıyorum, Hande Ataizi’ni beğeniyorum. Vücudunu çok iyi tanıyor. Ece Sükan, kombin yapmayı bize öğreten isimlerden biri. Son zamanlarda sahnede Gülşen’i beğeniyorum. İddialı buluyorum. Erkeklerden en beğendiğim isim de Mazhar Alanson.


Röportaj: Helin Avşar



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.