1980’li yılların başından beri “Kaşmir” denince ilk akla gelen markalar arasında yer alan Brunello Cucinelli, Türkiye’deki ilk butiğini açtı. Cucinelli HT Cumartesi’nin sorularını yanıtladı.

Kaşmirle hikâyeniz nasıl başladı?

Kaşmir gibi değerli bir kumaşa kim karşı koyabilir ki? Mükemmel kaşmir yününü rüyaları süsleyen yumuşacık kazaklara işleyerek işe başladım. Çok özel dokular ve materyallerle ortaya çıkan kaşmiri farklı renklerle buluşturup zamansız koleksiyonlar oluşturduk. Gelen olumlu tepkiler ne kadar doğru bir işe imza attığımızı bize gösterdi. Kaşmir benim için sonsuzluğu ifade ediyor. Doğal iplikten dokunarak üretilen kumaş türü olduğu için hiçbir zaman yapay durmuyor. Her zaman gerçek ve pürüzsüz duruşuyla müthiş bir haz veriyor. Kaşmirin zamansız tarzına asla karşı çıkamadığım için kaşmiri çok seviyorum.

Kaşmir hayranı biri olarak gardırobunuzda da kaşmir parçalar çoğunuktadır diye düşünüyorum.

Gardırobum sadece kaşmirden oluşuyor. İşimdeki duruşumu özel hayatımda da gösteren biriyim. Savunmadığım bir konuyu ya da kendime yakıştırmadığım bir şeyi asla insanlara önermem. Sorunuza dönecek olursak kaşmir trikolar benim için çok değerli. Sanki birer kitap, giydikçe değerlenen ve asla eskimeden kalan. Tadı uzun süre damakta kalan sürükleyici bir roman gibi...

Lüks sizin için neyi ifade ediyor?

Ulaşılabilir lükse inanmıyorum. Bizim için lüks, mükemmellikten oluşan sağlam bir sistem içinde, güvene sahip olmaktır.

Brunello Cucinelli markası dünyanın kaşmir devlerinden biri. Bunu nasıl başardınız?

Biz hem kadın hem de erkek müşterilerimize moda değil bir hayat tarzı sunuyoruz. Başarımızın sırrı bu.

Lüks ve sofistike günlük giyim markası olan Brunello Cucinelli’yi, diğer markalardan ayıran nedir?

Biz her zaman kaliteli, değerli, el işçiliğinin ön planda olduğu İtalyan zevkini yansıtan parçalar çiziyoruz, tasarlıyoruz ve üretiyoruz. Farkımız tasarımdan üretim aşamasına kadar her basamakta, her detayda titiz çalışmamız ve müşterilerimize son aşamaya kadar kusursuz bir ürün sunmamız.