Geçen pazar Taksim Tramvay Durağı’ndan başlayıp Tünel Meydanı’nda sona eren çılgın bir yürüyüş vardı. 21’inci Onur Haftası kapsamında Trans Onur Yürüyüşü. Bu sene 4’üncüsü gerçekleştirilen yürüyüşün haftalardır yapılan diğer yürüyüşlerden en büyük farkı, taş ve gaz yerine göbek atılmasıydı. Etrafta TOMA’lar değil, kahkahalar, ağzı burnu kapatmaya yarayan fularlar yerine bolca peluş, peruk, topuklu ayakkabı, payet ve makyaj vardı. Gaz maskelerini boyayıp sütyen gibi kullananlarsa işin parodisini yapanlardı. Hiç durmadan çalan müzik ve dev gökkuşağı bayrağı eşliğinde “Her yerdeyiz ayol” yazılı pankartları taşıyanlar yılın kalan günlerinde bu kadar rahat olabilse, belki sloganlarında dedikleri gibi “dünya yerinden oynar”dı.


Büyük olasılıkla bunun bilinciyle dünyanın neredeyse her yerinde “ötekinin ötekisi” konumunda olan LGBT bireyleri, Gezi Parkı olayları sırasında da en çok dikkat çeken gruplardandı. Bu yürüyüşleri konuşmak için buluştuğum Onur Haftası organizatörlerinden Elif Avcı, “Bu süreçte kimse kazanmadıysa bile biz kazandık. İnsanların homofobisini ve transfobisini yenmelerini sağladı bu olaylar” diyor.


Avukat olan Levent Pişkin de hemfikir: “Aslında 21 senedir devam eden bir direniş var bu konuda. Homofobik ve transfobik bir algı olan ‘Bu insanlar sadece sevişmek için mücadele ediyor’ algısı biraz değişti. Evet, özgürce sevişebilmek için de mücadele ettik, hâlâ ediyoruz ama yegâne derdimiz bu değil...”



Onur Haftası yürüyüşlerine ilk kez katılmadım, bu konulara duyarsız değilim ve biliyorum; ama şimdiki vaziyet farklı. Parkta “Bu bayraklar ne bayrağı yavrum” diye sonra teyzeler, amcalarla az karşılaşmamışlar. Levent bunu şöyle anlatıyor: “Göz gözü görmezken Twitter’da "Etekli oğlanda ilaç var, onu bulun" tweet’leri dönüyordu. "Gökkuşağı bayraklı çocuklarda yemek var" mesajları dolaşıyordu. Alkışlandık, insanlar kimi alkışlıyor diye önce anlamadık...” Elif ekliyor: “Bu bizim ilk sokağa çıkışımız değil. Gaza karşı kullanılacakları biliyorduk.” Levent’in sözleri ise daha sert: “Bir şekilde sistemin ya da polisin fiziksel ya da psikolojik şiddetine maruz kaldık önceden. O yaşam sana zaten dayanışma duygusunu veriyor. Hiç mütevazılık yapamayacağız bu konuda.Meydanı, insanları yeniden kazandık.”


Tam tersine çok madiyiz!

Bayrağın olmadığı yerlerde çantalar vardı. “Aşk örgütlenmektir” yazan çantalar o kadar çoktu ki kim LGBT bireyi kim değil anlamak çok zordu. Fakat yürüyüşte bunun hiç önemi yoktu. Çünkü sarı peruk takmış, payetli büstiyer giymiş, kıllı bacaklarına giydiği mini eteği stiletto ile tamamlamış kişiler basbayağı evde dolma sararken çıkıp gelmiş teyzelerle, kasketli amcalarla yürüyordu. Doğruyu söyleyeyim, çoğu atılan sloganları anlamıyordu, “Ne diyorlar” diye soran en az 6-7 kişiye rastladım. Şimdi böyle durup bakınca “Ay ne cici” havası oluşuyor değil mi?


Aslında homofobi ve transfobinin tam tersi olan, özellikle büyük şehirlerdeki “Geyler çok tatlı” tavrı da büyük ölçüde sinir bozucu. Levent hemen atlıyor: “Hayır, tatlı değil tam tersine çok madiyiz! Şeker değiliz, tatlı değiliz, insanız” diyor. “Biz bir sürü şeyi reddetmişiz neden şeker olayım, hayatta başka derdim yok mu benim, neden sürekli eğleneyim, gezeyim? Hepimiz çok orta sınıf ve beyaz mıyız?” “Medyadaki gay’lerin popüler halleri işinizi zorlaştırıyor mu yoksa önyargıları kırıyor mu?” diye de sordum. İşte cevabı: “İnsanların kafasındaki profillere o kişiler uyuyor ve onu kabulleniyorlar. İşimiz zorlaşıyor tabii. Genelde eşcinselliği açıkça dile getirmeyen ama feminen davranan kişiler. Kendilerini gizlemek için harcadıkları enerjiyi homofobiye karşı harcasalardı bugün her şey çok daha farklı olurdu.”


Onur Haftası’nın teması direniş. Ama bu tamamen tesadüf. Tema aylar önce belirlenmiş. Sokakta, yatakta, aileye, sisteme karşı direniş... Kimliğinden ve yöneliminden dolayı direniş. Hafta boyunca sadece yürüyüşler yok. Paneller, film gösterimleri vardı. Detayları onurhaftasi.tumblr.com adresinde de bulabilirsiniz...


Dünyada kocaman bir erkeklik var

Lezbiyen olmak daha mı kolay?

Elif Avcı: “Doğru erkeği bulamamışsın, bir erkekle yatsan düzelirsin” dendiği sürece, hayır daha kolay değil.


Levent Pişkin: Bence en zoru heteroluk. Çünkü toplumun yüklediği bir sürü norm var sana. Onlara uymak zorunda kalıyorsun. Başka bir beklenti yok senden. Örneğin 35 yaşında bir kadınsın ve evlenmiyorsun, yani normları kabul etmiyorsun. Hayatın daha zor. Dünyada kocaman bir erkeklik var. Erkeklikle yüzleşmek de çok zor. İkili cinsiyet sistemi, cinsel yönelim, cinsel kimlik sahiplenmediğimiz, kabul etmediğimiz şeyler aslında.

E.A.: Eşcinsellerin özgürleşmesi heteroseksüelleri de özgürleştirecek aslında.


Translık cinsel yönelim değil

Herkesin tam anlaması için LGBT hakkındaki belli kavramları özetleyebilir misiniz?

L.P.: 3 tane cinsel yönelim var: Eşcinsellik, biseksüellik ve heteroseksüellik. Cinsiyet kimliği ise başka bir konu, trans kadın ya da trans erkek olma halini ifade ediyor. Translık, doğduğun bedeni kabullenmeme halidir. Cinsiyet kimliğidir, cinsel yönelim değil. Trans olmak cinsel yönelimi ifade etmez. Travesti kelimesini uzun süredir kullanmıyoruz. “Dönme” gibi kavramları sahipleniyoruz.



Haber: Heja Bozyel

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.