Birkaç hafta önce Fox’a geçtiler. Aslen bir televizyoncu olarak durumdan vazife çıkarıp işin sırrını merak ettim. Atladım gittim evlerine. Songül Öden, Evrim Solmaz, Bennu Yıldırımlar ve Ceyda Düvenci ile tek tek konuştum. “Umutsuz” dediğimiz bu kadınlar, bana umudun dersini verdi ya... Vay arkadaş, şaştım kaldım!


Songül bizim Merve Hasman'a poz verirken kendinden geçti. O gazla da röportajı yaptı. Ben de sordukça sordum. Nezaketinden zerre ödün vermeden cevapladı sağ olsun. Ha bir de Araplar ona neden bu kadar hasta, konuşurken daha iyi anladım. Evrim Solmaz'ın reaksiyonlarına bayıldım. Yani konuşmuyor, eller kollar havada uçuşuyor, dans ediyor sanki. Bennu Yıldırımlar sessiz güç. Müthiş nüktedan, eyvallahı olmayan tavrı beni benden aldı. Ceyda Düvenci'nin gözlerinin içindeki gülümsemeye eşlik eden telaşlı gamzesi, bakana "Güzel böyle bir şeymiş" dedirtiyor. Haydi hayırlısı...





"Umut etmek" avantaj mı dezavantaj mı?

Umut etmeyen insan ölür. Bizi bir sonraki dakikaya bağlayan şey umut.





Ama Nietzsche "Umut sadece eziyetin süresini artırır" der.

Nihilist değilim, yarına çengel atmadan yaşayamam. Umut ayakta durmak için çok önemli...





Umutsuz kaldığın dönemler yok mu?

Tabii insanım ben de.





Peki nasıl üstesinden geldin?

Sevdiklerimle, inancımla. Sıkı dostlarım var.

Yönetmene teslim olurum


Başlarda itici geliyormuşsun kimilerine. Umutsuz Ev Kadınları'yla hayranların almış yürümüş!

Komedi, oyuncunun zenginliğini ortaya çıkarıyor. Cebindeki malzemeleri göstermek için zamana ihtiyacı var oyuncunun.





Samimi bir oyunculuk çıkarıyorsun...

Doğal oyunculuktan yanayım.





Fazla doğallık da iyi bir şey değil sanki?

O, projeye göre değişir. Bazen klasik bir şey oynaman gerekir.





Seyirci kafasında kurduğu şeyi görmek isteyebilir...

Bu işin başı yönetmen. O ne isterse, onu yaparız.





Dizi işinde yönetmen gerçeğini ıskalıyoruz...

Yönetmen şekillendirir. Ben de yönetmene teslim olurum.


Çalışma şartları...

Mısır'da oynadığım dizi 40 dakika. Müthiş başarılı çalışıyorlar. Bizimkilerse mucize yaratıyor. Her hafta 140 dakika çekiyoruz. Çalışan herkese madalya takmaları lazım.


Kusurlarımı da seviyorum


Yaptığın işleri izliyor musun?

Elimden geldiğince. Kendime çok eleştirel bakıyorum.





Kişiliğini de ortaya koyuyor bu. Biraz pipirikli misin?

Evet, mükemmelliyetçiyim.





O iyi bir şey değil...

Kesinlikle. Ama kusurlarımı da seviyorum.





Kendini hırpalamadan yapıyorsan, bu güzel...

"En güzel, en iyi, en yetenekli..." Bu sıfatları sevmiyorum. Kıyaslamamayı bu işe başlarken öğrendim. Diğer türlüsü konsantrasyonumu zedeliyor. Kendi kendine çelme takmış oluyorsun.





Çelmeden öte, ayağına kurşun sıkıyorsun yahu...

Aynen öyle. Ben rakibe değil, topa sert bir giren bir oyuncuyum. Severek yaptığım için işim strese sokmuyor, tam tersi haz veriyor.





Mutlu öleceksin yani?

İnşallah... Ay ne güzel, temennim o. Huzurlu bir şekilde.





Huzurun kıymetini yeni mi keşfettin yoksa hep bilir miydin?

Son 5 senede keşfettim.





5 mi, niye?

Eh büyüdüm, büyüyorum. İşim çok mühim ama sevdiklerimle huzur ve sağlıklı bir yaşam liste başı.





Çalışmak önemli ama para da listenin başıdır herhalde?

Para önemli bir araç. Kimseye muhtaç olmamak için dua ediyorum. Böyle bir takıntım var. Biraz ara vermek gibi bir özgürlüğümün olmasını istiyorum.






Öyle bir derdim yoktu, kader ağlarını ördü

Şu dakikadan sonra herhalde para meselesini sorgulamayacağız, çünkü Ortadoğu'da, Arap dünyasında prensesler gibi karşılanıyorsun. Var mı sana göz koyan, evlenme teklif eden prens?

Kırmızı nokta... (Cevap vermiyor.) Ortadoğu ve Balkanlar'daki yoğun ilgi benim için çok büyük şans ve tecrübe. Çünkü şunu fark ettim ki dünya birbirini yanlış tanıyor. Birileri nasıl görünmesini istiyorsa öyle gösteriyorlar memleketleri. Mesela Mısır, müthiş bir sanat anlayışları var, çok kibarlar.





Zaten Ortadoğu ve Balkanlar'ın starı sensin?

Oralarda durumlar iyi.





Mısır'ın yeri ayrı ama değil mi?

Mısır'da müthiş bir kitle var. Gözlerinin içi parlıyor, evlerine davet ediyorlar. Anadolu kültüründeki gibi...





Ortadoğu tipi misin? Neden bu kadar çok sevildin orada?

Tam bu coğrafyanın tipiyim. Hem Doğulu hem Batılı.





Kanımca Avrupa'ya ya da dünyaya açılma gibi bir dert kasıyor meşhurlarımızı. Bizim olayımız belli aslında, Ortadoğu, Arap dünyası, Afrika'nın kuzeyi...

Benim öyle bir derdim yoktu. Kader ağlarını ördü. Yetenekle birlikte şans da çok önemli. Şimdi çok büyük bir coğrafyada tanınıyorum.





Çok da böbürlenerek anlattığın bir şey değil. Bu ne tevazu?

Neden böbürleneyim ki. Bu bir iş nihayetinde.


Bu soruyu protesto ediyorum

BM'nin kadına karşı şiddetle ilgili yüzüsün. Nedir şiddete ilişkin veriler?

Dünya sınıfta kaldı. Veriler dudak uçuklatıyor. Kadına şiddet; millet, eğitim seviyesi tanımıyor. İnsan hakkı gözetildiği zaman, kadın hakkını savunmaya gerek kalmaz. Devletin korumaya aldığı kadın bile öldürülüyor. Bunu çözemezsek hiçbir şeyi çözemeyiz. İstatistikler, kadına şiddetin en yakınındaki erkekler tarafından uygulandığını gösteriyor.





Çözüm?

Kadınların okuması ve istihdam edilmesi.





Protest bir tavır olarak Femen kızları gibi soyunmaya ne dersin?

Protestolara saygı duyuyorum ama ben soyunmam.





Gümüş çıkış noktan mı?

Güzel, sürprizli bir yolculuğun başlangıcı oldu.





Özel hayatında da bazı iniş çıkışlar oldu dizi sürerken?

Evet.





Boşandın.

O konulara girmiyorum.


Tamam girme de, o boşanma senin yükselişinle, para kazanmanla ilgili bir mevzu muydu? Yoksa farklı sebepler mi vardı?

Bu soruyu öncelikle kınıyorum.





Kınama için çok teşekkür ederim. Lütfen devam et...

Zor bir süreç geçirdim. Kadın olmak bu ülkede çok zor. Bir de meşhursan hedef tahtası oluyorsun. Oysa ben de bu ülkede şiddete uğrayan kadınlardan biriyim. Hiç kimseden farkım yok. Dolayısıyla bu soruyu da şiddet olarak algılıyorum. O yüzden protesto ediyorum.

3 Kadından biri kocası tarafından öldürülüyor

Protestonu anlayabiliyorum, bunun için ayrıca çok teşekkür ederim...

Rica ederim. Sorun çok magazinsel. O yüzden protesto ediyorum.


Neden?

Benim için aile kutsaldır. Aile içinde yaşananlar konuşulmaz...


Kol kırılır yen içinde kalır...

Hâlâ da konuşmam... O dönemde mahkemede çözüldü işler. Cezalar alındı. Dolayısıyla şiddet istatistiğine ben de girdim. Ama "Buna, şuna uğradım" gibi cümleleri ağzımdan alamazsın. Esas neden bu ülkede kadınların başına böyle şeyler geldiğini konuşmak lazım. İyi evlilik bitmez ki. Ayrıca sebepleri, vebali beni ilgilendirir. Bir kadın olarak konuşmak da bana yakışmaz.


Kıvanç mevzusu da çok konuşuldu ya...

Cevabımı verdim.


Türkiye'nin karnesi nasıl şiddet konusunda?

3 kadından biri kocası tarafından öldürülüyor.


Sebep?

Bir sürü işkence çektirdikten, kötü eş, kötü baba olduktan sonra... Nedense erkek egosu "Benden nasıl boşanır" diyor. Gitmek istediğinde de kadına zarar veriyor.


Gitmek mi istedin?

Ben bu ülkedeki kadınlardan biriyim. Nokta. O senin yorumun.


Tamam o dönem şiddet uygulandı belki sana. Peki yaralarını nasıl sardın?

Valla bu zamana kadar yaptığım işlere bakarak görebilirsin.


Barıştan yanayım


Diyarbakırlısın. Akil insanlar gündemde, aralarında yer almak ister miydin?

Ailem Diyarbakırlı. Ankara'da büyüdüm. Bu coğrafyayı çok seviyorum. Sadece barışa ve kardeşliğe inanıyorum. İnsan çok kıymetli, biz kimiz ki ayrım yapacağız. Barıştan yanayım. Dünyayı sanatın, edebiyatın güzelleştireceğine inanıyorum.


Türklerin Penolope'si

9 yaşındaki bir çocuk neden şiir yazar? Derdin neydi?

Ölüm, aşk... Okudukça şaşırıyorum.


Akranlarından çok farklıydın demek ki. Bir de çocukken Pavarotti hayranıymışsın...

İnsan annesi babası ayrılınca etkilenir ya, o psikolojiden olabilir. Belki çocuk depresyon geçiriyordur.


O depresyonlar seni bugünlere hazırlamış...

Sanat insanın duygularını sağaltma yöntemi. O yüzden silahlara inanmıyorum.


Penelope'ye benzerliğin ne olacak?

Evet Alman basınında yer aldı "Türklerin Penelopesi" diye.


Bir kedinin annesiyim


Çocuk istiyor musun?

Ama Murat'cığım bir kedim var. Onun annesi gibiyim.





Çocuk istemiyor musun?

Galiba istiyorum.





Hani "Yaş da geldi artık" derler ya...

İstiyorum evet.


Yapacak mısın?

Sağlığım el verirse evet.





Evlenme niyetin var mı?

Çocuk düşündüğümde pek tabii.





Kedinle aran nasıl?

Kedimi çok seviyorum, adı Ekrem. Beyaz pamuk gibi.





Ekrem mi?

Ekrem Ağabeyi (Bora) çok severdim. Kaybettikten sonra ailesinden izin alarak bu ismi koydum. Onun ölümü beni sarstı.





Uzun ömürlü olur inşallah. Vefatından önce bir kırgınlık var mıydı, Kıvanç mevzusuyla ilgili olarak?

Doğru değil. Beni kastederek bir şey söylememişti, çok üzüldü. Tansiyonu fırladı. Adımı anmadan Kıvanç'la ilgili şakacı bir yorum yapmış. Böyle yayınlamayı uygun gördüler. Tekzip yayınlattık zaten.





Kıvanç'la dostluğun devam ediyor mu?

Tabii ki. Ailesiyle de, annesiyle de, onunla da, kardeşiyle de... Benim için çok kıymetli biri Kıvanç. Hiçbir zaman da dostluğumuz bitmedi.





Zaten Azra'yla da çok iyi arkadaşsın...

Çok severim onları. Bu dostluklar da bazı soruların cevabıdır.


Evrim Solmaz



Seyirci veli nimetim


Reytingle ilgili misin?

İlk 2-3 ay takip ederim. O zamana kadar iş rengini belli eder zaten. Sonra daha rahat davranırım.





Dizide ön plandasın, harikulade bir oyunculuk sergiliyorsun...

Dizimiz birebir adaptasyon. Ama Türk gelenek ve göreneklerine göre değişiklikler yapılıyor. Bu yüzden Eva Longoria'nın oynadığı Gabriel karakteriyle Zeliş ne yazık ki aynı değil.





Ne yazık ki mi? Neden?

Çünkü yeni bir karakter yaratmak zorunda kaldım.





Güzel olmuş bence...

Aynı zamanda eleştirildi de.





Samimisin...

Samimiyetle, zaman zaman da oyunculuk teknikleri kullanarak kotarıyorum.





Anlayabiliyor mu seyirci?

Onların beğenisiyle burada olduğumu düşünüyorum. Seyirci veli nimetimdir.





Canlı yayın fobisi var sende. Ama bunu avantaja döndürdün...

Bir karakteri oynarken binlerin karşısına çıkmakla ilgili sıkıntım yok. Alıştıktan sonra, orası babamın eviymiş gibi davranırım. En absürt, en şaşırtıcı, en beklenmeyen hareketi yapabilirim. Ama Evrim Solmaz olduğum anda, o başka bir şey.





Ne oluyor?

Replik yok, arkasına gizlendiğim senaryo yok...


Her zaman aşktan yana oldum

Umuda yönelik ne dersin?

Umutsuz hiçbir şey olmaz. Kaybettiğin yerde bitersin. Sebatkâr olmak, olumlu düşünmek, her şeyin bir anda değişeceğine yönelik inanç... Bu her açıdan sizi dik tutar. Ne tamamen derdine gömül, ne tamamen sevince boğul. Umut Allah tarafından her an, her şeyin değişeceğini bilmektir.





Ya Nietzsche'nin bahsettiği umut işkence durumu?

Nietzsche, nihilist. Karamsar. Bir kere bir ihtimal vardır bütün koşullarda. Umut etmek, "Niyet koymak, beklemek" demek.





Aptal değil abdal olalım...

Olabiliyorsa olalım.





İlişki mevzusuna gelelim...

Her zaman aşktan yana oldum. Tabii önce birey olmak, kendi varlığını ortaya koyabilmek, bu sorumluluğu alabilmek, kendini taşıyabilmek. Bunlar kolay şeyler değil.





Bir de bu zamanda...

Hiç kolay değil, bunun mücadelesini vermek önemli. Birey olduktan sonra, aşk olmak. Aşkın ta kendisi olduğun zaman zaten kendine çağrıştırırsın.





Ne zaman keşfettin bunu?

3 yıl oluyor. Ben "aşk"ım şu an.





İlk aşkı keşfettiğin yer...

Kaş yakınlarında gezerken o güzellikleri gördüğümde içim katıldı. "Ne kadar güzelsiniz, âşık oldum" dedim.





Terazim vicdanım

Peki Leyla aşkı ne durumda? Evlilik ne zaman?

Allah bilir. Hayırlısı. Düşünüyorum, bakacağız.


Evlilikten ne bekliyorsun, çocuk mesela...

Çocuk isterim tabii ki...





"Kariyerim çok iyi ne gerek var çocuğa" diyebilirsin...

Geniş zamanlı cevap vereyim. Kariyeri için özel hayatını, evlilik, çocuk müessesesini bir kenara koyanlara saygım büyük. Aile müessesesi için kariyerini bir kenara koyanlara da... Benim için aslolan ise ruh eşimi bulmak.





Ya kariyerin...

Aynı zamanda mesleğimde de başarılı, kalıcı; belki torunlarımın da izleyebileceği, söylemine katıldığım ürünler bırakmak. TV sektörüne teşekkür ediyorum. Ben emek verdim, o da beni bir yere getirdi. Sinemada da kalıcı eserler bırakmak istiyorum.





Artık TV dünyasında olmak istemiyor musun?

Televizyon da olsun elbet. Onunla da geniş kitlelere ulaşıyoruz. Ama sinemanın da yeri başka. Sinemada da güzel işler yapmak istiyorum.





İnandıklarının arkasından gidiyorsun...

Terazim vicdanım. Kendim için kendimi düzeltirim. Kendimle barışığım, severim kendimi. Yıllarım kendimi eleştirmekle geçti.





Acımasız mıydın?

Evet. Genç kızdım, İçimde fırtınalar kopuyordu. Önüne iyi ve kötü aynı anda düşüyor. Düşe kalka, yana yana, öğrendim.





Yanlışların da oldu tabii...

Elbette. Pişmanlık değil öğrenme süreci.





"Her şerde bir hayır var" diyenlerdensin...

Aynen öyle. Zamana bırakırım, beklerim. Uzun zamandır böyle düşünüyorum.


Bennu Yıldırımlar

Oynayarak gelişirsin




Umut fakirin ekmeği midir?

Umut ve geleceğe dair planlar yoksa, yaşamanın anlamı yok.





Kendi hayatında...

Umutsuz olmuyor yahu. Bir de özellikle çoluğa çocuk varsa... Kendinden vazgeçebilirsin ama çocuğun geleceğinden asla.





Geleceğe dair umutsuzluk var mı?

Dünyanın genel gidişatına yönelik.





100 yıl önce de konuşulsa bu cevaplar verilirdi herhalde...

Bugünkü kirlenme, başkalaşım çok daha farklı.





Memleketle ilgili umudun...

Kendi içinde değişimlerin olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu değişimlerin herkese umut vermesini diliyorum.

Senaristin matematiğine eşlik etmeye çalışıyorum

Oyunculuk denen şey doğal olunca mı güzel yoksa rol katmak gerekiyor mu?

Role ne kadar samimi ve anlamaya yönelik yaklaşırsanız, karşılığını o kadar alırsınız.





Seyirci samimiyeti anlıyor mu?

Anlar. Senaristin matematiğine eşlik etmeye çalışıyorum.





Oyunculuğundan memnun musun?

Daha iyi olmak için, her oyuncunun çözmeye çalıştığı problemler vardır. Oynayarak gelişirsin.


Gelişmeye ihtiyacınız var mı?

Herkes gibi benim de gelişmeye ihtiyacım var. Mesela birkaç yıl tiyatro yapmazsınız, sahneye çıktığınızda tuhaf hissedersiniz. Ne kadar antrenmanlıysanız, o kadar yumuşak ve değişebilir oluyorsunuz.





TV'yle ilişkin para temelli mi?

Tümüyle finans kaynaklı yaklaşmıyorum.





Kadının işi daha mı zor?

Organizatör olmak durumunda kalıyorsunuz. Az uyurum yine de yaparım üstüme düşeni.





Çok pozitifsin...

Sorun varsa çözmeye çalışıyorum.





Şarj olma durumu?

Kendine boş alan yaratmaktan geçiyor.





Özgür kız gibisin...

Ben tek çocuktum. Her şeyi tek başıma yapmayı öğrendiğimden özgür bir yapım var.



Ceyda Düvenci


İçimdeki güce tutunuyorum


Umut hakkında ne düşünüyorsun?

"İnsan umut ettikçe yaşar" cümlesine inanırım. Umut benim için bir yaşam kaynağı, yaşama tutunma noktası.





Umutsuzluğa kapıldığında ne yaparsın?

İçimdeki güce tutunuyorum.





"Umutsuz Ev Kadınları" set dışında biraraya geliyor mu?

Hayır, çünkü çok yoğun çalışıyoruz. Zaman bulamıyoruz.





Küslük gibi mevzular var mı aranızda?

Hayır. Yan yana geldiğimiz set günlerinde hayatı paylaşıyoruz.





Setin annesi gibiymişsiniz, ne kadar doğru bu?

Çok doğru... Zor zamanlarda yan yana olduk. Yoğun set programı ailelerimizden çok birbirimizi görmemize neden oluyor. Bu sevgi ilişkisinde anne benzetmesi çok yerinde olmuş.


Röportaj: Murat Güloğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.