Dünyada kaşmir ve ipeği birleştirip lükste bile istisna yaratan bir marka, 20 yıl önce ülkemizde doğdu.Markanın yaratıcısı Ayşen Zamanpur için Herald Tribune Gazetesi “Dünyayı fetheden kaşmirci” diyor. Güler Sabancı “Kişisel çabalarıyla bir dünya markası yarattı, örnek bir işe imza attı” yorumunu yapıyor, Ümit Boyner’in görüşü “Silk&Cashmere Türkiye’nin girişimcilik ve markalaşma yolunda çığır açtı” oluyor. Yaşar Kemal ise “Türkiye tarih boyu bir ipek ülkesi olmuştur. Kardeşim kaşmir ustası Ayşen, ipekle kaşmiri buluşturup İpek Yolu’nu ‘kaşmir yolu’ olarak yeniledi” diyor.


Yurtiçi ve yurtdışında 20’ye yakın ödül alan, akademik çalışmalara konu olan Silk & Cashmere’in hikâyesi, Ayşen Zamanpur’un 1992’de 5 Benetton mağazasını devredip yakın arkadaşı Selmin Korman’la birlikte soluğu İç Moğolistan’da almasıyla başlıyor...


Uzun tren yolculukları, dil bilmeyen taksicilerle yaşanan ilginç anılar... Çin’in daha dünyaya açılmadığı yıllarda özel bir keçinin nadir yünü kaşmirin peşinde yüzlerce seyahatte yapılan binlerce kilometrenin hikâyesini, Zamanpur “Kaşmir Yolu” kitabında anlatıyor.


Kaşmirde niye bu kadar ısrar ettiniz, 20 yıl önce bu kadar lüks değildi?

Çok hafif, helezonik dönüşüyle vücudu ideal ısıda tutuyor. Alerjik değil, sağlıklı, yakmaz, batmaz, acıtmaz, uzun ömürlü... Bütün bu özellikleri bir arada barındıran başka malzeme yok. Gösterişli değil ama giyen için müthiş bir his. Kaşmiri kendiniz için giyersiniz. Damıtılmış bir zevkiniz olmalı, kaşmir için para gerekli ama yeterli değil.


Oysa teknoloji sayesinde ne kumaşlar geliştirildi; klimalısı, hava alanı, müzik çalanı...

Kaşmire erişilemiyor. Keçinin yüksek dağlarda, çok çok özel bir eko sistemin içinde, tüm şartlar yerine getirildiğinde ürettiği bir yün kaşmir. O keçiler benzer yerlere götürülüp yetiştirilmeye çalışılmış ama bir daha kaşmir elde edilememiş. İnatçı hayvanlar sonuçta. Rakım, bitki örtüsü, iklim, rüzgârın estiği yön, sular... Hepsi çok etkili.


Kitabınızı kim, niye okusun?

Dünya markası yaratmak dışında motivasyonu olmayan bir markanın hikâyesi bu. Arkasında ne bir banka, ne kurumsal bir sermaye, ne de havalı bir soyadı var. Her şey yasal ve etik. Sıfır teşvikle, her şeyimizi ortaya koyup çalıştık. Bu hikâye herkesi motive eder. Kitabı okuyan kızlar, “Girişimci olacağım” diyor. Özellikle kadınlar okumalı. Kitapta anne olma özlemim, gençlik hayallerim, ailem her şey var.


Zor bir yol seçmişsiniz, hammaddeniz dünyanın öbür ucunda. Türkiye’den bir hammadde seçseydiniz...

Dünyanın en lüks kumaşını ulaşılabilir fiyatlarla satmaya çalışıyoruz ki bu da bir iddia. Türkiye’de olmayanın peşinde gitmenin ötesinde, dünyada 50 yıldır kaşmir markası çıkmazken biz bu yola baş koyduk. Ayrıca 1992’de herkes Çin’den korkarken biz oraya yatırım yaptık. Oraya bu kadar yatırım yapmayı şimdi bile inanılmaz buluyorum. Sonra ipekle kaşmiri birleştirme sevdasına kapıldık...


"Kotalardan çok çektik!"

Sizi en çok yoran neydi?

En çok Türkiye’nin Çin’e bakış açısı yıprattı. Bazı lobilerin etkisiyle Çin’den gelen her şey kötüymüş gibi bir bakış açısı yaratıldı ya, ondan çok çektim. Bir girişimci olarak çok korktum. Oysa kor kut ma mak la zım. Gi ri şim ci ler, ha zır dan yeme z kat ma de ğer ya ra tır.


Kaşmire âşık olmuşsunuz, peki ya ipek? Çin’e gitmişken onu da mı getireyim dediniz?

Kışın kaşmirse yazın da başka bir şey satmalıydık. Ticari bir kaygıdan çıktı elbette ama çok güzel bir noktada buluştu. Bu iki lüks kumaşı dünyada birleştiren tek markayız. Hatta ikisini aynı kumaşta birleştirip baharlık giysiler de üretiyoruz. İpek ve kaşmirden üretilen her şeyi yaparız.


Eskiden kaşmir orta yaş ürünü olarak algılanırdı ama şimdi gençler de değerinin farkına vardı.

Koleksiyonun yüzde 60’ını trendi ürünlerle hazırlıyoruz. Gençler Grace Kelly gibi elbisenin üstüne kaşmir bir hırka giyiyor, çok yakışıyor. Altına jean bile giyse çok güzel. Aksesuvarlarımızı gençler bitiriyor.


20 yıl önce ürettiğiniz kaşmirle şimdiki arasında ciddi farklar var.

7 gün 24 saat çalışıyoruz. İncecik, arkası görünen kaşmirler ürettik. Hep yenilik peşindeyiz çünkü kendimizi kaşmir ve ipekle sınırladık.


"Tereciye tere satacağız!"

Dünyada kaşmire sizin kadar yatırım yapan var mı?

449 modelle uzak ara öndeyiz. Kurumsal iletişimin başındaki oğlum, “Dünyanın en zengin kaşmir koleksiyonu bizde diye çıkıyoruz ama bu yurtdışında sorun yaratabilir. Emin misin anne?” diye sordu. “İçin rahat edecekse araştır oğlum” dedim. Tüm markalara soruldu ve sonuçta bu kalitede, uzak ara dünyanın en zengin saf kaşmir koleksiyonunun bizim olduğu ortaya çıktı. En çok isviçre’de satıyoruz ama gözümüz Çin’de; tereciye tere satacağız inşallah. Önümüzdeki ay mağazayı açıyoruz. Çin’in de ilk kaşmir markası olacağız.


Röportaj: Aysun Öz Kaşi

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.