Evlerimizi dekore edip sürekli yeni eşyalarla donatıyoruz de süsleyip iki dirhembir çekirdek sokağa çıkıyoruz. Peki sokakların dekorasyonu,makyajı, mobilyası ne olacak? Grand Canal Square, Jacob Javitz Plaza, Rio AlışverişMerkezi,Mesa Gösteri SanatlarıMerkezi gibi önemli projelere imza atan ünlü peyzajmimarı ve sanatçı Martha Schwartz, “Sokakta parklardan 8 kat daha fazla zaman geçiriyoruz. İyi bir yaşamiçin sokaklar daha yeşil olmalı” diyor.


Bol ödüllü mimar “Hayatta kalmak istiyorsak şehirde sürdürülebilir bir peyzajmimarisi olmalı” görüşünde. Yapı-EndüstriMerkezi’nin davetlisi olarak İstanbul’a gelen Schwartz “Sürdürülebilirliğin Yumuşak Yüzü” başlıklı ilginç bir konferans verdi. Cambridge,Massachusetts ve Londra’da ofisleri bulunan, Harvard Graduate School of Design’da profesör olarak görev yapan, dünyaca ünlümimarların projelerinde sanatçı ve peyzajmimarı olarak 30 yılı geride bırakan Schwartz’ı İstanbul’da bulunca, şehrin dekorasyonunu konuştuk.


Sürdürülebilirliğin yumuşak yüzü ne demek Allah aşkına?

Peyzajmimarlığının, doğası gereği çevre sorunlarına odaklanması gerekir. Bugün dünyadaki toplamnüfusun yarısı şehirlerde yaşıyor ve sürdürülebilirliğin içine peyzajın dahil edilmesi şehirlere sağlıklı bir yaşamsunmanın yolunu açıyor. Hayatımız sokaklarda geçerken kültürel hayatı daha görünür hale getirmede peyzajmimarisinin katkısı olabilir. Ekonomik bir faydası da var. Peyzajmimarisi şehirleri davetkâr kılıyor;nalışveriş için, seyahat için daha çekici halengetiriyor. Sürdürülebilir şehirlerin sosyalve ekonomik çerçevesine bakınca peyzajın daha yumuşak bir görevi var. O yüzden “Sürdürülebilirliğin Yumuşak Yüzü’ dedim.


Bize yumuşak bakan şehirler hangileri?

En ileri noktadakiler İskandinav Yarımadası ülkeleri.


Peki İstanbul?

İstanbul harika bir şehir. Küçük ölçeğini seviyorum. Sokaklar küçük, samimi ve ilginç. Ayrıca insanlar da çok güzel.


Pek çoğumuzun hayali bir Ege kasabasına yerleşmek ama İstanbul’dan bir türlü vazgeçemiyoruz; yoksa sebebi söylediklerinizmi?

Benimde tercihim Ege’de küçük bir kasaba olurdu ama şehirleri vazgeçilmez yapan kültürel zenginlik, çünkü bunu sadece şehirlerde buluyoruz. Bir kere tadına varınca bırakmıyoruz. Altyapı eksikliği ve fakirlikle savaşan, İstanbul’dan daha kötü şehirler var. İstanbul bu konularda çok daha iyi. Belki gelecekte sürdürülebilirlik açısından daha güzel şeyler yapılabilir.


Neler yapılabilir?

Biraz daha sistematik ağaç dikilse şehirdeki duyguya katkıda bulunur. Temiz bir habitat haline gelir. Bütün şehirler için ağaç önemli. Teknolojinin de sunabilecekleri çok fazla. Melbourne, bu konuda çok yaratıcı. Sokaklara su rezervuarları yapmışlar, suyu temizleyip sulama amaçlı tekrar kullanıyorlar. Bu sürdürebilir bir sistem haline getirilmiş. Peyzajda teknolojik sistemlerin kullanılması da önemli. Bu konuda çevre mühendislerinden destek alıyoruz. Peyzaj mimarlarının görevi, bilgiyi alıp değer katmak ve sürdürülebilir hale getirmek.


Şehirlerdeki peyzaj çalışmasını ev dekorasyonuna benzetebilirmiyiz?

Yaşadığımız evler kimolduğumuzu ifade eder. Peyzaj şehir için dekorasyonun ötesinde bir şey. Ev gibi düşünecek olursak, evin zemini gibi algılanmalı. Eğer bir şehirde peyzaj olmazsa, kimse orada yaşamak istemez. Fakirliğin, çevre kirliliğinin olduğu bir çevrede yaşamayı kim ister? Elbette herkes güzeli arıyor, sanatı bu şekilde takdir ediyoruz.


Dekorasyonun evin değerini artırdığını biliyoruz, peyzaj bir bölgenin değerini ne kadar artırabilir?

Araştırmalara göre ağaç dikilmiş bir sokakta bulunan ev, ağaçsız bir sokağa göre yüzde 20 daha fazla paraya satılabiliyor.


Ağaç dikmekmaliyetli bir işmi?

İnşaat firmaları bunun için gerekli olan parayı vermek istemiyor, çünkü ağaç dikmek için daha çok çelik kullanmaları gerekiyor. Zorunlu olmazsa insanlar bundan kaçınıyor. Şehirde doğaya sahip olmanın bir bedeli var. Ama İstanbul gibi yoğun şehirlerde böyle bir yatırım yapılırsa yatırımgeri dönüşü hızlı ve kat kat fazla olur. New York’ta Central Park ve MilenyumPark’ın yanındaki dükkânların cirosu yeşillik olduğu için 90 milyon dolara kadar çıkabiliyor. Ve insanlar da ekonomik istikrarın olduğu yerde yaşamak istiyor.


“Boğaza rakip park yapılabilir”



İstanbul’da en pahalı binalar Boğaz görenler... Hatta Avrupa’nın bile en pahalıları orada... İstanbul’da böyle bir park yaratılırsa Boğaz’a rakip olurmu?

Rakip olabilir.


Geleceğin şehirleri nasıl olacak?

Belki çok fazla ağaç olur, bilemiyorumama 100 yıl sonra umarım İstanbul’da bunu görürüz.


Karamsarlık hissettimsanki, daha yeşil bir İstanbul görmeyecekmiyiz?

Hayatlarımız buna bağlı, yaşamak istiyorsak bu şekilde olmalı.


Röportaj: Aysun Öz Kaşi

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.