Diğer ülkelerde Ekim, Kasım ve Aralık aylarında doğan çocuklar yaşıtlarından, yani aynı yıl doğan çocuklardan 1 yıl sonra okula başlıyorlar. Bizim ülkemizde bu konuya ne zaman el atılacak? Yeni sistem bu çocukları daha da hırpalamayacak mı?

Eski yapıda bir yıl erken başlama, bir yıl da erteleme hakkı vardı. Yani, 68 – 84 ay arasındaki çocuklar aynı sınıfta okuyabiliyorlardı. Yeni yapıda bu fark 60 – 72 ay aralığına çekilmiş olacak. Ayrıca, yeni sistemde o yılın Eylül ayı sonu itibarıyla 5 yaşını tamamlayan çocukların ilkokula başlayacağı düzenlenmiş olduğundan, Ekim, Kasım ve Aralık ayında doğanlar bir sonraki yıl ilkokula kayıt olabilecekler.


6 yaşındaki çocukların ilkokul binalarına gidebilmesi için binalar ve iç sistemler uygun mu?

Yeni yapılan ilköğretim okullarının tamamı küçük çocuklar ile engelli çocuklar düşünülerek tasarlandı. Uygun olmayanların ise kısa sürede eksiklikleri giderilmeye çalışıyoruz.


Tüm okullar 6 yaş çocukları alacak mı? Yoksa okullar arasında ayrışma olacak mı?

Bu konu fiziki mekânlarımızın kapasiteleri ve eğitim öğretim alanındaki çağ nüfusu ile alakalı bir konu. Bilindiği gibi, her bir ilköğretim okulumuz belirli bir eğitim alanına hitap etmekte ve bu alan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde (ADNKS) kayıtlı olarak oturan nüfus ve bu nüfusun demografik özelliklerine göre belirlenmekte.


Eğitim öğretim alanı belirleme çalışmalarının yeni duruma uygun olarak yeniden belirlenmesi için bütün il müdürlerimize bir talimat verdim. Bu yönden fiziki yapısı ve konumu itibarıyla uygun olan ilköğretim okullarının ilkokul ve ortaokul olarak ayrılması ve eğitim bölgesindeki çağ nüfusunun okullarının bu yönde yeniden belirlenmesi söz konusu olacak. Uygun olmayan okullarımız ise zaman içerisinde oluşturulacak yeni kapasitelerle buna uygun hale getirilecektir.


Okurlarımız en çok bunu sordu, niçin bu sistem 4+4+4 diye ayırıp tanımlandı?

Bu konudaki isimlendirmenin temeli 2010 yılında yapılan Milli Eğitim Şurasında alınan kararlara dayanıyor. Ayrıca şunu da ifade edeyim ki, dünyada bu konuda o kadar çok çeşitli kademelendirme var ki, hatta bir kaçını örnek olarak vereyim: 8+4, 3+5+2, 4+5+2, 5+4+3, 5+3+4, 6+2+4, 6+3+2, 6+3+3, 6+3+4, 7+3+2. Her bir ülke kendi gelenekleri, kültürleri, bulunduğu coğrafi konum vb. o kadar çok sebeple bu kademeleri oluşturuyor ki, neden diye bir soru sormanın uygun olmadığını düşünüyorum. Eğer bize neden 4+4+4 diye soruluyorsa, benzer bir soruyu mesela Hollanda’ya neden 6+2+4, Japonya’ya neden 6+3+3, Rusya’ya 4+5+2, Fransa’ya 5+4+3 … şeklinde sormak gerekir.


Yeni yapının eğitime bakışı, hedeflenen esnek program anlayışı ve çocukların gelişim özellikleri esas alınarak bu kademelendirme yapıldı. İlk dört, çocuğun okula alıştığı ve temel becerileri kazandığı evre. İkinci dört, çocuğun yeteneklerini sınadığı ve geliştirdiği bir kademe. Üçüncü dört ise çocuğun ilgi istek ve yetenekleri doğrultusunda genel eğitim veya mesleki ve teknik eğitim alacağı kademe.


Biz ailelerin kafası karışık, tüm öğretmenlerin bu sisteme karşı olması da bizi tedirgin ediyor. Neden öğretmenler karşı anlamak istiyoruz?

Tüm öğretmenlerin bu sisteme karşı olduğuna ilişkin bilgi, doğru bir bilgi değil. Ancak bazı kesimlerin gerçeklerle ilgisi olmayan ve kasıtlı olarak ortaya atmış olduğu “54 bin öğretmenin norm fazlası olacağı” gibi eksik ve yanlış bilgilendirmelerin öğretmenlerimizi olumsuz etkilediğini düşünüyorum.


Alt sınır 60, üst sınır 72 derken bu konuda tercihi aile mi yapacak? Okula başlama kararını bu durumda aile mi verecek?

Hem ailenin talebi hem de çocuğun gelişim düzeyi bu kararın verilmesinde etkili olacak.


Hangi öğretmenler eğitim verecek bu küçük çocuklara? Bu öğretmenlerin alt yapısı hazır mı? Pedagojik formasyonları yeterli mi?

Öğretmen olma ve istihdam etme şartları değişmiyor bu nedenle bu konuda da sorun yok. 72 aylık çocuklara eğitim veren öğretmenlerimizin 60 aylık çocuklara eğitim veremeyeceğini söylemek ise, en basit haliyle öğretmenlerimize yapılan bir haksızlık.


Neden tüm medya ve yorumda bulunan herkes imam hatiplere bağlıyor bu konuyu? İmam hatip okulları ile 4+4+4 konusunun bağlantısı nedir?

Sistem esas olarak demokratikleşti ve esnekleşti. İmam hatip okullarının orta kısmının açılmasına imkân sağlanması, düzenlemenin sadece bu amaçla yapıldığı şeklinde haksız değerlendirmelere sebebiyet veriyor. Bu planlamanın birçok amacı ve hedefi var. Sadece bu amaçla yapıldığını iddia etmek haksızlık. Zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılması, lise eğitimini destekleyecek şekilde çocukların yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler alması imkânının getirilmesi, okul binalarının çocukların gelişim evrelerine göre ayrı mekânlarda olması, farklı programlar arasında tercihe imkân verecek şekilde ortaokulların kurulması gibi düzenlemelerin imam hatip okulları ile ne ilgisi olabilir? Spor/güzel sanatlar, müzik, sosyal bilimler, fen bilimleri, Türk dili ve edebiyatı gibi geniş bir yelpazede öğrencilere tercihler yapma esnekliği getirilmesinin imam hatip okullarıyla ilgisi nedir? Yapılan düzenlemeleri bir bütün olarak görmek ve değişiklik yapılan kanunların değişiklik yapılmayan hükümleriyle birlikte bu değişiklikleri okumak gerekir. Aksi halde, at gözlüğü takarak tek yönlü ve ideolojik bir bakış açısıyla konu değerlendirilirse, elbette ki çok kısır ve gerçeklerle bağlantısı olmayan sonuçlara ulaşılır.


5. sınıf öğretmenleri ne olacak? Onlar açıkta mı kalacak?

Şu anda 5. sınıflarımızda iki ayrı alanda öğretmenlerimiz görev yapmakta: Sınıf öğretmenleri ile alan/branş öğretmenleri. Branş öğretmenleri bakımından herhangi bir sorun bulunmuyor. Çünkü, 5. sınıf artık ortaokul kademesini oluşturmakta ve tüm dersler branş derslerinden oluşacak. Dolayısıyla bu öğretmenlerimiz yine alan/branş derslerini vermeye devam edecekler.


Peki neden sınıf öğretmenleri açıkta kalacak şeklinde konuşmalar yapılıyor? Bu konu yazılıp çiziliyor?

Sınıf öğretmenleri konusunda kasıtlı bir biçimde, yeni sistemi engellemek amacıyla ve öğretmenlerimiz arasında tedirginlik oluşturmak için spekülasyonlar üretiliyor. Şu anda 5. sınıflarımızdaki 37.722 sınıf öğretmenimiz yeni sistem nedeniyle norm fazlası konuma düşüyor. Ancak, bir gerçek gözlerden kaçıyor. 2012 – 2013 öğretim yılında 60. ayını tamamlayan çocuklarımızın da ilkokul 1. sınıfa kaydolacak olması nedeniyle 1. sınıflarımızda önceki yıllara göre çok daha fazla öğrenci kaydı gerçekleştirilecek. Dolayısıyla bir ilkokulumuzda diyelim ki önceden 3 veya 4 şube varken şimdi 5 veya 6 şube olacak. Bu öğretmenlerimiz yeni açılacak şubelerde görevlerine devam edecekler. Ayrıca, şu anda 1-5. sınıflarda ülke genelinde şube/öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ortalama 30 iken, yeni sistemle 1-4. sınıflarda bu sayı yaklaşık 22 civarında olacak.


Diğer bir deyişle, uygulamanın ilk yılında okula kayıt yaşının erkene çekilmesi nedeniyle birinci sınıflar düzeyinde öğretmen ihtiyacı doğacak. Ayrıca sistemde hâlâ ücret karşılığı derse giren öğretmenler var. Ortaya çıkacak öğretmen fazlalılığı bu alanlarda da değerlendirilecek.


Bu karar kimlerle,nasıl kişilerle, hangi araştırmacılar veya akademisyenlerle alındı? Bu kararın arkasında eğitimciler var mı? Ne kadar bir ön hazırlık var? Aniden mi akıllara geldi? Ne oldu da böyle olması gerekti?

1997 yılında 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim, hiçbir hazırlıkyapılmadan ve olağanüstü yönetim şartlarının geçerli olduğu bir dönemde, bir dayatma olarak getirildiğinden bu yana eğitim yapımızın kesintili veya kesintisiz olması tartışılmakta. Diğer taraftan Cumhuriyetin ilk günlerinden bu yana zorunlu eğitim süresinin uzatılması her kesim tarafından ileri sürülmüş ve genel kabul görmüş bir düşünce. Nitekim zaman zaman zorunlu eğitim süreleri uzatılmış, son olarak 1997 yılında 8 yıla çıkarılmıştır. Ancak zorunlu eğitim süresinin kesintisiz olması biraz önce de ifade ettiğim gibi ilk gününden itibaren eğitim camiası, akademi dünyası, çeşitli toplum kesimleri ve siyasiler tarafından sürekli tartışılmış halen de tartışılıyor. Diğer taraftan son yıllardaki Milli Eğitim Şuralarına da bakıldığında bu tartışmaların yapıldığını ve son olarak 2010 Şurasında tavsiye kararına dönüştürüldüğünü görüyoruz. Ayrıca teklif verildikten sonra konu Türkiye Büyük Millet Meclisi Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonundaki çalışmalar süresince konuyla ilgili tüm sivil toplum örgütleri ve akademik çevrelerin görüş ve önerileri alınmak üzere dinlenmiş, uygun olanlar metne yansıtılmış, Genel Kurul çalışmaları süresince de toplumdaki tartışmalar, değerlendirmeler, öneriler dikkate alınarak bazı değişiklikler gerçekleştirildi.


Röportajın 1. Bölümünü okumak için tıklayın...


Röportajın 2. Bölümünü okumak için tıklayın...



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.