Taksim, Asmalı Mescit’de bulunan Alan İstanbul yeni galeri mekânının açılışını 12 Çağdaş Sanatçıdan oluşan "Otoporte" sergisi ile yapıyor. Uluslararası Çağdaş Sanat içerisinde kendine ait yerlerini edinmiş olan sanatçıların çoğunun ilk otoportre çalışmasının bir araya geleceği sergi bu açıdan tarihsel bir önem kazanıyor. 01 Şubat 2012 - 03 Mart 2012 tarihleri arasında gezebileceğiniz sergi aralarında İrfan Önürmen - A.Cem Şahin - Arda Yalkın - Ozan Oganer - Ardan Özmenoğlu - Nejat Satı - Huri Kiriş - Beyza Boynudelik- Bahar Oganer - Barış Sarıbaş- Olgu Ülkenciler – Komet bulunan 12 sanatçının çalışmalarından oluşuyor.




Antik Çağ’dan Rönesans’a oradan da modern sanat içerisinde özgül bir yere sahip olan otoportre, çağdaş sanatın içinde de özellikli bir yere sahip. Bu açıdan farklı teknik, araç ve yaklaşımlara sahip sanatçıların kendilerine dönük bir bakışları da hem güncel izleyiciler açısından değerlendirmeye değer hem de sanat tarihi yazımı açısından geleceğe dönük izler taşıyacak bir özellik kazanıyor.




Alan İstanbul, sanatçıların özel olarak ürettikleri otoportre çalışmalarının yaratacağı sıcak ve samimi doğası yeni galeri mekânının açılış sergisi olarak belirlenmesinde öncelikli nedeni teşkil ediyor. Bu; dinamik bir sanat üretimine sahip olan İstanbul’da sanatçılarının öz-imgelemlerinin içtenlik dolu ifadeleri ile bakarak kendi üretim süreçlerinin bir özeti niteliğinde.




Sergide yer alan sanatçılardan A. Cem Şahin ile çalışmaları, sanatı ve sergi hakkında konuştuk.






Sizi tanımayanlara kendinizden bahseder misiniz?


1967 Amasya doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Amasya' da, liseyi İzmir' de okudum. 1983'de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümüne girdim. 1991 de yüksek lisanstan mezun oldum. 1988 ve 1998' de 2 kişisel resim sergisi açtım. Sonrasında sanat ortamlarına küskünlük ve uzaklaşma duygusuyla geçse de, atölyemde sürekli resim yaptım. Aralarında 1994 55. Resim Heykel yarışması özgün baskı birincilik ödülü ve 2001 TRT 1 Resim Seramik yarışması büyük ödülü de olan 6 ödül kazandım. İstanbul ve İstanbul sanat ortamına uzun bir aradan sonra sevgili Efe Korkut Kurt ve Aslı Biçer'in de etkisiyle Alan İstanbul bünyesinde geri döndüm. Zaten atölye'de resim koyacak yer de kalmamıştı. Hoş bulup bulmadığımı zaman gösterecek.




Resim küçüklüğünüzden gelen bir yetenek mi? Yoksa sonradan mı yeteneğinizin farkına varanlardansınız?


Çocukluğumda Tarkan ve Kaptan Swing çizgi romanlarını çizmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Lise öğrenimim sırasında sevgili Necdet Oltekin ve Altan Turgut'un yönlendirmeleriyle resimle tanışıklığım başladı.




Başarılı ve kendini tuvalde iyi ifade edebilen bir ressam olmanın, olmazsa olmazları var mıdır?


İnsan yaptığı işin diline hâkim olmalı ve onu geliştirebilmeli. Resimdeki renk, biçim, kompozisyon, leke, ışık, açık koyu sorunları zaten resim sanatının başlangıcından itibaren yeni sorular ve çözümlemeler getirerek devam ediyor. Yaratıcı süreçlerde, özellikle sanatsal yaratımlarda karışık ve yoğun oluşumlar bulunur. Bir sanatsal yaratım süreci, kişisel yetenekleri duyu, duyum ve duygular ile izlenimleri kapsayan tüm duygusal sistemler ile yaratıcı sezgi, yaratıcı zekâ, algı, bilgi, us'a vurma, denetleme, yargılama, değerlendirme gibi tüm düşünce basamak ve biçimlerini, kişisel yetenekleri, bilinç ötesi ve bilinçaltını kapsar. Bir sanat yapıtı bir dayanak, iletim aracı ya da fiziksel bir dile getirimdir. Bu getirimin güçlü olması sanatçının söylediği söze ve buna uygun belirlediği tekniğe hâkim olması zorunluluğunu getirir.




Gündemdeki olaylar sizi nasıl etkiliyor? Takip ediyor musunuz?


Gündemdeki olaylar olumlu olumsuz etkiliyor. Tam takip etmeye başlamışken hiç bitmeyen olayları gündemin hızlı değişimi başka başka takipleri de getiriyor ki, bunu yoruculuğu, bir nefes arası verin mümkünseli oluşturuyor.




Çalışma ortamınız nasıldır? Resimleri nasıl ve ne kadar zamanda ortaya çıkarırsınız?


Bana istediğim boyutta resim yapmamı ve çalışmalarımı sığdırma konusunda sorun oluşturan, fakat benim onunla onunda benle barışık olduğum bir çalışma ortamım var. Büyük boyutta resimler yapmayı seviyorum ve bir resim yaklaşık 20-25 gün sürüyor. Farklı teknikler kullanmayı ve üstüne gitmeyi seviyorum. Mangal kömürü, yağlıboya, linol baskı, guaj ,kağıt üstüne karışık teknik kullandığım malzemeler.




Yurtdışından veya yurtiçinden çalışmalarını beğendiğiniz meslektaşlarınız var mı?


Çalışma temposu, duruşları,heyecanlarını sevdiğim Yavuz Tanyeli'den, Neşe Erdok'a, Devrim Erbil'den, Mehmet Güleryüz'e, Hakan Gürsoytrak'tan, Memet Günyeli'ye, Yalçın Karayağız'dan Selma Gürbüz'e Ali Kotan'dan, Sezai Özdemir'e uzanan çok isim var.




Sergiden biraz bahsedebilir misiniz?


Alan İstanbul yeni mekânının ilk sergisini otoportre olarak belirlediğini ve katılımımı istedi. Kendi resimsel dilimin merkezine otoportreyi koyma düşüncesi hoşuma gitti ve umduğumdan daha kısa sürede bu işi gerçekleştirdim. 12 ayrı sanatçının yer aldığı sergi 3 Mart'a kadar sürecek.




Sizce çağdaş sanat ve modern sanat arasında bir ayrım olduğuna inanıyor musunuz? Eğer böyleyse farkları nedir?


Çağdaş sanat ile modern sanat arasında çelişkili ve biraz da ironik bir ayrım sözkonusu. Yaşadığımız çağı post modern’den ziyade geç modern diye tanımlarsak bu çelişki daha da iyi anlaşılabilir. Çağdaş sanat modern sanat içerisinde bir evrime denk düşüyor. Bu evrim 1960'larda eleştirel-avangart-akımlar tarafından tersyüz edilmeye çalışılsa da sürecin devamında farklı bir anlam taşımadı. Bugün çağdaş sanat aslında modern sanatın düzleminde süreklilik arz eden ve onu içeren bir durum. Bu açıdan bir yandan iki uçlu bir cevap söz konusu:çağdaş sanat modern olanı içermekte ve onun tersyüz edilme halinde barındırmakta. Bu modernizmin bildiğimiz anlamda iç çelişkisinden çok da farklı bir şey olmasa da;bize yaşadığımız geç kapitalizmin kültürel düzlemi hakkında fikir veriyor. Kabaca söylemek gerekirse 19.yüzyılın ortalarından beri aynı gemide ama farklı katmanlarda yer alıyoruz.




Türk insanının sanata bakış açısında geçtiğimiz yıllara kıyasla bir fark var mı?


Biraz belirsizlik, mesafe, rüzgârlara açık olma durumu olsa da, gittikçe artan ısınma çabası var gibi görünüyor. Karşılıklı olarak sahicilik sorgulaması yapan bir oluşum yaşanıyor, tez zamanda şüphelerin kalkacağı bir ortamda insanların daha yoğun ilgi göstereceğini düşünüyorum, düşünmek istiyorum. Sanatın daha geniş kitlelere daha samimi sunumlarla daha rahat ulaşacağını ve karşılıklı olarak güçlenileceğini düşünüyorum.




Genç neslin sanata yaklaşımı nasıl?


Genç nesil meraklı, sorgulayan atak ve beslenme kaynaklarını geniş bir yelpazeye dayandırma çabası içinde görünüyor. Popüler kültürün albenisine, aldatıcılığına ve kuşatmasına direnmesini, daha derinlere inmekten çekinmeyip, balığını hemen ele vermeyen denizlere dalmalarını diliyorum.




Nelerden ilham alırsınız?


Hayat derken ölüm sunan operasyonlardan, zaman aşımlarından, kahramanlaştırılan zavallı düşünce ve posterlerden, gizemli dar ama mutlaka geniş bir meydana açılan sokaklardan, inkâr edilmiş aşklardan, yorgun ama dirençli gözlerden, yüreklerden, üstümde yürürken dikkat diyen doğadan, narçiçeğinden, ustura ağzından, insan olabilmekten, iyiki yaşamışlar ve yaşıyorlar dediklerimden...




Geçmiş dönemden etkilendiğiniz ressamlar kimdir?


Resim yapma arzuma arzu katanlar diye söylemem gerekirse, mağaraları boyayan ismi belirsiz meslektaşlardan, Afrika’ya, Uzakdoğu’ya, Goya’ya, Carravaggio’ya, Giacometti’den, Pollack’a, Rembrandt’dan, Tiziano’ya, Max Beckman'dan, Bonnard'a, James Ensor'dan Orozco ve Siqueiros derken uzayıp gider bu liste...










Hazırlayan: Müge Keçeci

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.