Şarkıları bizi alıp götürüyor eski günlere. Şöyle bir düşünüyorumda neredeyse unutulmaz şarkıların hepsinin altında onun imzası var. Sahneye çıktığı zaman da insanı sanki avucunun içine alıveriyor. İkinci baharını yaşayan bu romantik prensin bir dematrak yanı var ki, işte o da her şeyin tuzu biberi. Geçen gün bir programöncesi kulise şöyle bir uğrayayımdedim. Baktım Selami Abi hazırlanıyor, güzel eşi Didem de yanında... Tabii önce küçük bir espri bombardımanına tutuldum, sonra laf lafı açtı, kahkahalar patladı. Bir ara Didem, “Ah sen bunu bilmezsin İzzet” dedi ve başladı anlatmaya...





Efendim Selami Abi’miz, bir tarihte Mehmet Ali Erbil’le Kıbrıs’ta bir programa Didem Hanım’la birlikte gitmiş. İlk gecemuhteşembir performanstan sonra çift odalarına çekilmiş. Didemyatağa girmiş, Selami de tamışıkları söndürecek, bir bakmışlar gecenin o saatinde ‘Tık tık tık...’ kapı çalınıyor... İkisinde de birmerak, kim ola ki?




Kapıya dayanan dilber

Sonunda Selami Pembe Panter adımlarıyla gitmiş açmış kapıyı. Didem yattığı yerden gelenin kimolduğunu göremiyor ama Selami fısır fısır bir şeyler söylüyor... Aaaa, bir de İngilizce üstelik. “Selami kim?” diye soruyor, cevap yok Selami’den. Sonra meraklanıyor kalkıp bir gidiyor ki kapıya ne görsün?





Sarışın bir afet; up uzun boy, dalgalı saçlar... O anda pat diye kapatıyor Selami kapıyı “Yanlış odaymış” diyor demesine ama sen gel bir de Didem’e anlat yanlışmı değilmi... Merakım kabarıyor tabii konuşmanın burasında. Selami Şahin için “Çapkın” derlerdi ama o eskidendi. Şimdilerde hiçbir vukuatı yok “Ne demiş kadın?” diye soruyorum. “Sabah beni kahvaltıya davet edebilirmisin?” demiş diye Didem yanıtlıyor sorumu... Selami de “Sana sucuklu yumurta ısmarlarımdedim” diye gülerek kulağıma fısıldıyor. “Şimdi böyle güldüğüne bakma” diyor Didem, “O anda yüzünü görecektin kireç gibi olmuştu...”





Neyse, o sabah her ikisi de sağ salim kahvaltıya indiklerine göre kadın tarafının elini kana bulamadığı bir gerçek. Ama tartışma hâlâ devam ediyor. Selami, “Valla yanlış odaymış” diye ne kadar dirense de inandıramıyor. Tam Didem, masadaki çatal bıçaklar arasında cinayet aletini tespit etmeye çalışırken yüzünde tabak gibi bir gülümsemeyle Mehmet Ali Erbil gelip oturuyor yanlarına ve ilk cümlesi şu oluyor “Nasıl ama kız fıstık gibiydi dimi?” “Mehmet Ali mi tezgâhlamış her şeyi” diyorum. “Tabii ya, sabaha kadar da kıkır kıkır gülmüş hergele” diyor Selami... Olayı bir kez daha hatırlayan Selami Şahin, Mali’ye karşı yeni intikamplanları düşünürken bu kez Didem ikinci bombayı patlatıyor...




Diva bornozla odadan fırlayınca

Selami Şahin’in Kıbrıs maceralarının ikinci bölümü biraz trajikomik aslında. Bir başka konserden sonra bizimkiler yine odalarına çekiliyorlar ama Selami’nin niyeti yatıp uyumak değil. Geceliğini giyen Didem, Selami’nin elbiselerini değiştirdiğini görünce hayretle soruyor “Nereye” diye? Selami yatıştırıcı bir sesle masum amacını açıklıyor; “Biraz casino’ya inip şöyle bir etrafa bakınacağım sevgilim” Bu arada o gece otelden aldığı paraları da ceplerine doldurmak üzere... Gidersin gidemezsin, büyük bir tartışma başlıyor...




Dolapları alıp sıvışıyor

Didem kocasının elinden dolarları çekiyor, diğeri vermemekte ısrarlı. Sesler yükseliyor, yükseliyor... Yan odada sahneden inmiş, makyajını temizlemekte olan Bülent Ersoy’un kulağına kadar gidiyor. Bülent Hanımyardımcısına “Git bak bakalım Selami’ler neden kavga ediyorlar. Didem’i de çağır buraya” diyor. Didemağlamaklı gözlerle Bülent Ersoy’un odasına girdiği zaman Selami çoktan asansörse binip sıvışmış bile... Didem, “Bu gece kazandığı parayı kumarhanede bitirecek” deyince “Neden gitmedin peşinden kız?” diye soruyor Bülent Hanım. Meğer Selami yasaklamış Didem’in aşağıya inmesini, kıyameti koparırım peşimden gelirsen diye... Bülent Ersoy’a söylenecek laf mı bu?. Kafası atıyor o anda Diva’nın...



“Yürü kız gidiyoruz, o herifi alıp yukarı getiriyoruz” diye fırlıyor. Onun üzerinde bornoz, Didem’de son anda giydiği sabahlık odadan çıkıp asansörün önüne geliyorlar ki... Şaşkınlıkla soruyorum: “Gerçekten indiniz mi o halde aşağıya...” “Vallahi iniyorduk. Zaten Bülent Hanım’ı tutamıyorum. O anda asansörün kapısı açıldı... Yüzünde muzip bir ifadeyle bizimki çıkmaz mı?” Merakım iyice artıyor: “N’olmuş...” Didemanlatıyor: “Dinle... Bir de gülüyor, ‘Geç kaldınız hanımlar, gitti bütün paralar’ diye...” Sahne zamanı gelmese Didem daha neler anlatacak kim bilir... Bizim Abi sahneye çıkarken Didem dönüp bana diyor ki “Bak İzzet, haftaya Dubai’ye gidiyorum, Selami sana emanet. Göz kulak ol bizim adama.” “Tabii yenge sen merak etme- ” diyorum en güven verici ifademle, kurda kuzu teslim eden bu güzel kadına...







Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.