MÖ 6. yüzyıl civarında yaşadığından ve Jadmon (ya da Samoslu Janto) adlı bir adamın kölesi olmasından başka Ezop’un hayatı hakkında pek az şey biliyoruz. MÖ 300’lü yıllarda Demetrios tarafından toplanan fablları bizlere insan davranışlarını tüm karmaşıklığı ve bütünlüğüyle sunar. Son yılların en travmatik olaylarından biri olan Irak’taki savaş, bana Ezop’un meşhur fabllarından birini, kurt ve kuzuyu hatırlatıyor. Bush ülkeyi her ne olursa olsun işgal etmeye karar vermişti ve bunun için her türlü mazereti denedi - kitle imha silahları, geliştirilen bir nükleer program, terörist örgüt El Kaide ile bağlantı. Hans Blix (UNMOVIC - Birleşmiş Milletler İzleme, Tespit ve Denetleme Komisyonu) ve Muhammed El Baradei (IAEA - Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), Birleşmiş Millerler Güvenlik Konseyi’nin gerilimli toplantılarında bu iddiaları kanıtlayacak hiçbir bulgu olmadığına dair ifade vermiş olsalar da, Bush BM’ye sırtını dönme kararı aldı ve her şeye rağmen istila gerçekleşti. Kitle imha silahları bulunamamış ve aramalara artık son verilmiş olsa bile, Bush “Ama o silahları yapmaya çalışıyordu” gibi bir savunma uydurup meseleyi kapatmayı başardı. Ezop’un kısa öykülerinden birinde kurt kuzuyu izlemektedir ve onu yemek için bir mazeret bulması gerekmektedir. Onu suyu kirletmekle suçlamaya karar verir ama kuzu “İyi ama sen akıntının üst tarafında duruyorsun” der. “Geçen sene sen benim aileme saldırmıştın” diye ısrarla devam eder kurt. Ama kuzu, geçen sene daha dünyaya bile gelmemiş olduğunu kanıtlayacak kadar küçüktür. Kurt “Sen başkalarının sözlerini tersine çevirme ustasısın ama bunlar hep bahane” diyerek tekrar kuzuyu suçlar ve sonunda avını öldürüp yer. Elbette Saddam Hüseyin bir kuzu olmaktan çok uzak, ama yine de hikâyedeki metafor bu konuda da geçerli. Eğer birisi kötülük yapmaya kararlıysa mutlaka onu haklı kılacak bir savunma bulacaktır. İşte insanların nasıl davrandığını tartışan hayvanların söyledikleri:


1- Çevresine zararlı olanlardan asla yardım istemeyin: Kurt uçurumun öte yanına geçmek için atlarken ayağı kaymış ve düşmemek için dikenli çalılara tutunmuş. Pençelerinden akan kanı fark edince söylenmiş: “Ben senden yardım istiyorum sen ise bana acı veriyorsun.” “Bu senin hatan” demiş çalı, “Benim yanıma yaklaşanların canını acıtmak için yaratıldığımı bilmiyor musun?”


2- Eğer istediklerinizi elde edemezseniz suçu başkasına atmayın: Kurt açlıktan ölmek üzereymiş ki asmanın üzerinden sarkan üzümleri görmüş. Üzümlere ulaşmak için çok çabalamış ama sonuç nafileymiş. Hayal kırıklığıyla oradan uzaklaşırken söylenmiş: “Eminim o üzümler çok ekşiydi.”


3- Bugün ideal olan şey yarın ölümcül olabilir: Susuzluktan dili damağı kurumuş iki kurbağa su dolu bir kuyu keşfetmiş. Tam içine atlamak üzereyken kurbağalardan biri uyarmış: “Sevgili kardeşim biz kurak hava yüzünden susuz kaldık. Yakında bu kuyu da kuruyacak. Peki biz su içmek için girdikten sonra su çekilirse nasıl geri çıkacağız?” İşte orada, o anda susuz kalmanın kolay görünen bir çözümü kabul etmekten daha iyi olduğuna karar verip yollarına devam etmişler.


4- Zaferlerinizin size sınırlarınızı unutturmasına izin vermeyin: Sivrisinek aslana şöyle demiş: “Biliyorum sen benden daha güçlüsün ama ben seni delirtebilirim.” Ve bütün gün boyunca aslanın burnunu sokup durmuş, onun bu işkenceye son vermek konusunda hiçbir işe yaramayan koskoca pençeleri ve iri dişleriyle dalga geçmiş. Hayvanların en güçlüsünü yenmiş olmanın mutluluğuyla oradan ayrılan sivrisinek zaferini herkese anlatmak için yanıp tutuşarak uçarken incecik bir örümcek ağına takılıvermiş ve ölmüş.


5- Şeytanın gitmesine izin vermek onu kontrol etmeye çalışmaktan iyidir: Aslan, çiftçinin arazisine girmiş ve çiftçi onu yakalamak için hemen kapıları kapatmış. Aslanı vurmak için komşusundan silahını ödünç almaya gittiği sırada aslan çiftlikteki bütün koyunları yemiş, inekleri öldürmüş ve çiftlik evinin içine girmeyi başarmış. Çiftçi eve dönüp de ailesinin büyük bir tehlike içinde olduğunu görünce vahşi hayvanın kaçabilmesi için kapıları açmaya karar vermiş. Sonra içerden karısının şöyle söylendiğini duymuş: “Kontrol edemediğin şeyleri neden yakınında tutuyorsun?”


6- Gereksiz kavgalar sadece izleyici çekmeye yarar: Bir aslan ve bir yaban domuzu aynı anda gölün başına gelmişler ve suyu kimin önce içeceği konusunda tartışmaya başlamışlar. Tam ölümüne bir kavgaya girişmek üzereyken akbabaların ve çakalların yanlarına yaklaştığını görmüşler. Yaban domuzu aslana şöyle demiş: “Önce sen iç, ben senden sonra içeceğim. Seyreden, eleştiren ve cesurların etiyle beslenenlere malzeme olmaktansa gururumun incinmesini yeğlerim.”


(Çeviren: Mine Akverdi Denktaş)

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.