Okuduğum kitapları her zaman kendim seçmem. Çoğunlukla onlar beni seçer, kitapçının rafından bana seslenirler ve genellikle sebebini hiçbilmeden onları satın alırım ama her biriüzerimde derin bir iz bırakır. Geçenlerde küçük kütüphanemden öylesine birkaç kitap çekip açtım, işte o kitaplardan altını çizdiğim satırlar:


Söz ve Kontrol

“Bütün o var olan şeylerin bazılarına ulaşabilir, bazılarına ulaşamayız. Ulaşabileceklerimiz arasında düşünceler, dürtüler, istek duyulan ve duyulmayanlar, kısacası kendi davranışlarımızın sonucunda ortaya çıkan şeyler vardır. Ama bizim dışımızda gelişen şeyler de vardır, bu durumlarda neler olup bittiğini anlamak için olaylara akılla bakmamız gerekir. İnsan ruhunu rahatsız eden, olaylar ve gerçekler değil bunlar karşısında verdiğimiz kararlardır. Her şey için dua etmeyin, bu hayatta istedikleriniz doğrultusunda adım atın, iradenizin peşinden gidin. Her şeyin olması gerektiği gibi olması için dua edin - zira bu aslında, olmasını istediğiniz gibi olmasından çok daha iyidir.”


Manuel Bandeira ve Nehir

Coşkun bir nehir gibi ol,

Geceleri durul. Gecenin karanlığından korkma.

Seyret gökte yıldızlar varsa,

Ve eğer gükkubbe bulutlarla doluysa,

Tıpkı nehir gibidir, bulut sudur zira.

Onları da düşünüyorum, üzülmeden

Sükûnetin derinliklerini hissederken.


ChIco XavIer ve Bazı Yazılar

“Ciddi ilişki problemlerinin üstesinden geldiğinizde, zor zamanlara dair anıları düşünmeyin, aksine hayatın zorlu bir evresinden başarıyla geçmenin mutluluğunu düşünün. Ciddi bir kaza atlattığınızda, kötüsü olsaydı sizde nasıl bir travma yaratırdı diye düşünmeyin, bunu atlatmanızı sağlayan mucizeyi düşünün. Ciddi bir hastalıktan kurtulduğunuzda, çektiğiniz acıları düşünmeyin, iyileşmenize yardım eden Tanrı’nın nimetlerini düşünün. Hayatınıza dair anılarınızda, kötü zamanlarda karşınıza çıkan iyi şeyler yer alsın. Bunlar yarışları kazanma yeteneğinizin kanıtıdır ve her zaman, her durumda, her türlü engelin karşısında dimdik durmanızı sağlayacak özgüveni verir.”


Halil Cibran ve Yaşama Sanatı

“‘Veririm ama sadece hak edenlere’ deriz sık sık. Ne meyve bahçenizdeki ağaçlar böyle der, ne de çayırlarınızdaki sürüler. Onlar yaşayabilmek için verir; çünkü vermekten kaçınmak yok olmaktır. Günler ve geceler bahşedilmeye değer bulunmuş olan, sizin vereceğiniz başka her şeye de layıktır kuşkusuz. Hem hayat ummanından içmeyi hak etmiş olan, sizin küçük derenizden tasını doldurmayı da hak eder elbet. Bir şeyleri alma cesaretinde ve güveninde, hatta hayırseverliğinde yatandan daha büyük bir ödül var mıdır?


Hem siz kim oluyorsunuz ki çırılçıplak değerlerini ve utanmasız gururlarını görebilesiniz diye önünüzde göğüslerini bağırlarını yırtıp gururlarını sergilesin insanlar.


Hele bir veren olmaya ve vermenin aracı olmaya layık olun önce. Çünkü aslında hayata bir şeyler vermek hayata mahsustur; kendinizi verici sanan sizzler sadece birer tanıksınız. Siz alanlar ki hepiniz alıcısınız minnetin ağırlığını yüklenmeyin, yoksa boyunduruk vurursunuz kendinize ve verene. Onun yerine verenle birlikte yükselin kanatlanırcasına hediyelerinin üzerinde...


Çünkü borcunuzu aşırı önemsemek, anası eli açık toprak ve babası Tanrı olanın cömertliğinden kuşku duymak demektir.”

(Halil Cibran, Ermiş/ İş Bankası Kültür Yayınları / Çeviren: Ayşe Berktay)


Çeviren: Mine Akverdi Denktaş

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.