Ray Breslin (Sylvester Stallone), hayatını hapishanelerden kaçarak kazanıyor. Asıl görevi güvenlik açıklarını tespit etmek. Yeni işinde ise onu bir tuzak bekliyor ve bu kez “iş için” değil, hayatını kurtarmak için kaçmak zorunda olduğunu anlıyor. Üstelik daha önce gördüğü hapishanelere hiç benzemeyen bir yere kapatılıyor.


Bırakın yapımcıları, stüdyo yöneticilerinin bile senaryo okumadığı Hollywood’da birkaç cümleyle anlatılabilen filmler çok sevilir. Büyük paralar da bu tür filmlere yatırılır. “Kaçış Planı” da yapımcıların “şahane fikir” diyecekleri türden bir öyküye sahip. Ama iş bir filme dönüştüğünde, kuşkusuz öyküye değil senaryoya bakıyoruz.


Miles Chapman ile Jason Keller imzalı senaryo, akıcı ve sürükleyici bir olay örgüsüne sahip. Breslin’i “iş üstünde” gördüğümüz, yani yüksek güvenlikli bir hapishanenin tecrit hücresinden firar edişine tanık olduğumuz ilk sahnede film aksiyonu yakalıyor. Finale kadar da, sürprizler ve gelişmelerin ardı arkası neredeyse hiç kesilmiyor.


Lakin, “Kaçış Planı”nın oyalayıcı ve akıcı olması dışında pek bir meziyeti yok. Senaryo, öykü ve yönetmenlik, tam bir Hollywood matematiği içinde “kusursuzca” akıp gidiyor ama seyirciyi yakalayan güçlü duygulara, etkileyici sinema anlarına rastgelmek mümkün değil


Uzay üssü gibi hapishane

Öykünün iç mantığı da zayıf. Kuşkusuz, Hollywood macera ve aksiyon filmlerinde mantık aramak anlamlı değildir ama öykünün üzerine bina edildiği temelin sağlam olması beklenir. Burada sorun Breslin’in düştüğü özel hapishaneyle ilgili... Yeri geldiğinde sorgusuz sualsiz öldürülebilen yüzlerce adam içeride yatsın diye birilerinin neden bu kadar büyük paralar ödediğini anlamak zor. Geçen hafta gösterime giren “Oldboy”daki gibi 5-10 kişilik otelden bozma özel ve gizli bir hapishanenin varlığına inanmak mümkün. Ama “Kaçış Planı”ndaki, uzay üssünü andıran, devasa ve çok masraflı tesis biraz fantastik, hatta komik kaçıyor. Buna karşılık film, Arnold Schwarzenegger’in çabaları dışında komediye pek meyletmiyor. Sylvester Stallone “sert ve düşünceli aksiyon adamı” suratıyla başladığı filmi aynı ciddi ifadeyle sonuna kadar götürüyor. Hapishane müdürünü canlandıran Jim Caviezel ise “kötü adamı” oynayabileceğini göstermek için elinden geleni yapıyor. Ama peş peşe gelen hadiseler ve gerilim sahneleriyle ilerleyen senaryo sadece Caviezel’e değil, hiçbir oyuncuya alan açmıyor.


“Kaçış Planı”, 2005’te “Raydan Çıkanlar” (Derailed) ile Hollywood’a transfer olan İsveçli yönetmen Mikael Hafström’ün filmografisinin sıradan örneklerinden biri. Ama hareketli Hollywood filmlerini sevenler ve hâlâ aksiyon kahramanı olmayı başaran Schwarzenegger ile Stallone hayranları için tatmin edici bir iş çıkardığı kesin.


Yazı: Mehmet Açar

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.